Anayasa taslağında, Arapça'nın Suriye'nin resmi dili olduğu fakat ülke içerisindeki özerk Kürt yönetim organlarının Arapça ve Kürtçe'nin eşit düzeyde kullanılacağına ilişkin bir madde bulunuyor.
'YETKİLERİ GENİŞLETİLECEK PARLAMENTO, DEVLET BAŞKANINI GÖREVDEN ALABİLECEK'
Taslakta, parlamentonun yetkilerinin de genişletilmesi teklif ediliyor. Buna göre, parlamento, savaş ilan edebilecek, devlet başkanını görevden alabilecek, anayasa mahkemesi üyeleri ile merkez bankası başkanını atayabilecek.
'SİLAHLI KUVVETLER SİYASETE KARIŞMAYACAK, YETKİ DEVRİ SÜRECİNDE ROL ALMAYACAK'
Metninde, Suriye'yi korumakla görevli olacağı belirtilen silahlı kuvvetlerin dışında kalması gereken alanlarsa şöyle sıralanıyor: "Ordu, halk üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmayacak, siyasete karışmayacak, yetki devri sürecinde rol oynamayacak."
'SURİYE CUMHURİYETİ BAĞIMSIZ VE DEMOKRATİK BİR DEVLETTİR'
Uluslararası hukukun öncelikli olması gerektiği kaydedilen taslakta şu ifadelere yer verildi: "Suriye Cumhuriyeti; hukukun üstünlüğü, eşitlik ve hiçbir ayrım yapılmadan tüm vatandaşların hak ve özgürlüklerinin saygı duyulması ilkelerine dayanan bağımsız ve demokratik bir devlettir."
'DEVLET BAŞKANININ GÖREV SÜRESİ 7 YIL OLACAK'
Taslak metnine göre ayrıca, devlet başkanının görev süresinin yedi yıl olması öneriliyor. Devlet başkanına yalnızca bir dönem için daha aday olma hakkı tanınıyor.
Metinde, devlet başkanının ülkenin çıkarlarını ilgilendiren önemli meseleler konusunda ulusal referandum düzenleme hakkına sahip olması gerektiği önerisi de yer alıyor.
'PARLAMENTOYU FESHETME YETKİSİ DEVLET BAŞKANINDAN ALINACAK'
Öte yandan anayasa taslağında, parlamentoyu feshetme yetkisinin devlet başkanının elinden alınması teklif ediliyor. Suriye'nin mevcut anayasanın 111 ve 91. maddelerine göreyse devlet başkanı parlamentoyu feshedebiliyor ve bir ya da daha fazla devlet başkanı yardımcısı belirleyip yetkilerinden bazılarını onlara devredebiliyor.
'TÜM GRUPLARI ORANTILI TEMSİL EDECEK ŞEKİLDE ATANACAKLAR'
Bunların yanı sıra taslakta, başbakan yardımcıları ve bakanların, tüm dini ve etnik grupları orantılı biçimde temsil edecekleri şekilde atanmaları gerektiği belirtiliyor.