CHP’ye göre turizmde 2017’yi ‘OHAL ve başkanlık dayatması’ vuracak

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, yaptığı yazılı açıklama ile turizm sektörünü değerlendirdi. 2016 yılında büyük bir ekonomik çöküntü yaşayan turizm sektörü için hala hükümetin etkin bir adım atmadığını kaydeden Budak, 2017 programına "Ülkenin yurtdışında imajını düzeltecek çalışmalar yapılacak" ve "risk ve kriz yönetimi oluşturulacak" hedeflerinin konulduğunu ancak bu hedeflere yönelik bir adım atılmadığını belirtti. Budak, açıklamasında şöyle dedi:

'HÜKÜMETİN DERDİ BAŞKANLIK'

"Turizmde son iki yıl da ciddi kayıplar ortaya çıktı ama AKP Hükümeti hala ders almış görünmüyor. Krize odaklanan adımlar atılmıyor. Bakanlık, yer tahsisleriyle ilgili düzenlemeler yapıyor, milli parkların turizme açılması için mevzuatı değiştiriyor. Hükümetin derdi ise başkanlık. Türkiye'nin ciddi bir döviz ihtiyacı olduğu, döviz kurunun yükselişinin durdurulamadığı bir ortamda turizm sektörünün önemi artarken, Hükümetin böyle bir derdi görünmüyor. Sektör çabalıyor ama bir yandan OHAL, bir yandan başkanlık dayatması altında girişimler sonuçsuz kalıyor. Türkiye'nin bozulan imajı ve terör olayları derken, turizmde 2017'yi de OHAL düzeni ve başkanlık dayatmaları vuracak gibi görünüyor " diye konuştu.

'ANTALYA'DA ERKEN REZERVASYON RAKAMLARI 2016'YI ARATIYOR'

2017 yılı erken rezervasyonlarıyla ilgili özellikle Avrupa ülkelerinden olumlu sinyaller gelmediğini kaydeden Budak, Antalya'da da Ocak ayına ilişkin ilk rakamların düşüşün devam ettiğini ortaya koyduğunu söyledi. Budak, "Geçen yıl en büyük kaybı yaşayan Antalya'da Ocak ayı rakamları da olumlu görünmüyor. Ocak ayının 25 günlük döneminde Antalya'ya gelen turist sayısında 2016'ya göre yüzde 9, 2015'e göre yüzde 22'lik kayıp var. Fiyatlardaki gerilemeye rağmen, erken rezervasyon rakamları 2016'yı aratıyor" dedi. Budak, şöyle devam etti:

'RUSYA İLE YUMUŞAMANIN ARDINDAN HAREKETLİLİK VAR ANCAK…'

"Avrupa'daki fuarlardan umut kırıcı haberler geliyor. İspanya, İtalya, Yunanistan'a ilişkin taleplerde artışlar var, Türkiye ise gerilerde kalıyor. Rusya ile sağlanan yumuşamanın ardından, bu pazarda bir hareketlilik var. Ancak bir anda eski seviyelere ulaşılması mümkün gözükmüyor. Sadece Rusya pazarı ile yüzde 80-90 doluluk oranına ulaşılamaz.

'TÜRKİYE İÇERDE VE DIŞARIDA BARIŞ DİLİNİ HAKİM KILMALI'

Türkiye'nin yüzde 40'lara varan kayıplar yaşadığı Avrupa pazarını yeniden kazanması gereklidir. OHAL düzeni, gazetecilerin tutuklanması, AB ile ilişkiler, çocuk istismarcılarına af tartışmaları ciddi bir imaj sorunu yarattı. Dış politikada kullanılan dil de insanların tercihlerini etkiliyor. Tehdit ve şiddet dilinden bir an önce vazgeçilmeli. Türkiye içerde ve dışarda barış dilini hakim kılmalı."