''Yıldırım'ın öne çıkan ifadeleri şöyle:
- (Cazibe Merkezleri Programı ile ilgili) Sağladığımız imkanları dikkate aldığımızda ciddi bir ilgi bekliyorum. Bu elle tutulur, cezbedici bir program. Gerçekten yatırım, üretim yapmak düşüncesinde olanlar için bulunmaz bir fırsat.
'BENZER ÜLKELERDEN İYİ KONUMDAYIZ'
Ülkede ve civarında yaşananlar nedeniyle biz biraz daha ayrıştık. 15 Temmuz'u, 3 koldan terörle mücadeleyi buna dahil edebiliriz. Irak ve Suriye'de yaşananların ülkemize olumsuz etkileri, AB ile aramızdaki yanlış anlaşılmalar. Tüm bunları dahil ettiğimizde benzer ülkelerde yüzde 5-6 sapma olduysa bizde yüzde 8-9 belki de yüzde 10 oldu. Bunlar gelip geçici. Türk ekonomisinin parametrelerine baktığımız zaman, hangisine bakarsanız bakın, benzer ülkelerden iyi konumdayız. Türkiye normal şartlarda bütün bu olanları hak eden bir ülke değil ama bir algı problemi var.
'BANA NE FALAN DİYECEK HALİMİZ YOK'
- (Döviz kurundaki hareketliliğe ilişkin) Paniklemeyin, bunlar gelip geçici işlerdir. 'Dolar 3.50, 3.60 oldu. Ne yapacağız?' diyerek dolara hücum etmeye lüzum yok. Özel sektör, kamu fark etmez. Buraya giren, kayda giren her türlü kaynak bu ülkenin garantisi altındadır. 'Özel sektörün borcu, bana ne' filan diyecek halimiz yok. Buraya gelmiş, yatırıma girmiş, üretime dahil olmuş istihdam oluşturmuş, mutlaka bunların ödeme mekanizması bulunacak, yapılacak yapılıyor da. Piyasanın kamu kaynaklı döviz ihtiyacını azaltıyoruz.
'MERKEZ BANKASI İŞİNİ YAPIYOR, BİZ DE İŞİMİZİ YAPIYORUZ'
(Merkez Bankası'nın faiz kararına ilişkin) Merkez Bankası işini yapıyor, biz de işimizi yapıyoruz. Merkez Bankası'nın elindeki araçlar bellidir. Onun yapacağı şeyler bellidir, bu konuda tamamen bağımsızdır. Toplanıyor, karar verecekler. Bundan sonra 1.5 ayda bir toplanacaklar. Bir sonraki toplantı 1.5 ay sonra yapılacak. Merkez Bankası düşünür, taşınır hesabını kitabını yapar, reel faiz, politika faizi artısı eksisi ne, bunları göz önüne alır, karar verir. Bu kararı da kamuoyuyla paylaşır. Bizim yaptığımız üretim, istihdam ve ihracat. Biz reel ekonomiye yoğunlaştık. Bizim büyüme gibi bir problemimiz var. Merkez Bankası'nın da enflasyon gibi hedefi var. İkisinin birbiriyle uyumlu gitmesini sağlamamız lazım.
'YENİ SÜRECİN ADI CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİDİR'
Türkiye'nin bulunduğu bölge itibarıyla güçlü olması lazım. Güçlü olmanın yolu da güçlü iradedir, güçlü siyasi iktidardır. Mevcut karma sistemde, 2007'de Cumhurbaşkanı seçimini engelleyenlerin, icat çıkaranların bugün konuşmaya hakkı yok. Ciyak ciyak bağıranların, dönüp 2007'de yaptıklarıyla yüzleşmeleri lazım, bu bir kere şart. Artık onlar geçti, Türkiye 2007'den sonra yeni bir sürece girdi. Yeni sürecin adı, artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bizim yaptığımız da mevcut durum ile anayasayı uygun hale getirmektir. Çift başlılığı ortadan kaldırıyoruz. Millet bir sandıkta iki iş yapıyor, meclisi, vekilleri, bir de ülkeyi yönetecek olanı seçiyor. Ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanıdır, kanunları yapacak olan da vekillerdir. Seçtiği hükümeti daha doğrusu cumhurbaşkanını denetleyecek de yine milletin vekilleridir.
'GİT, ALIRSIN HAVANI, MİLLET HESABINI SORAR, ÇOCUK OYUNCAĞI MI BU?'
- Meclis diyelim ki cumhurbaşkanı ile takıştı, ne yapacak? Seçim kararı alıyor. Kendi de cumhurbaşkanı da seçime gidiyor. Durup dururken neden seçime gideceksin? Yüzde 50 oy vermiş millet 'uzlaş' diyor. Şimdi seçildi, 'Ben beğenmedim bu Meclisi, Meclisteki milletvekillerinin çoğunluğu benim fikrimde değil, seçime gidelim.' Git, alırsın havanı, millet de hesabını sorar, çocuk oyuncağı mı? Bunlar uzlaşmayı getiriyor. Bunlar başka sistemlerde bugün yaşanan sorunları da çözecek ileri tedbirlerdir. Bizim bu anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlığı veya diğer adı ile 'başkanlık sistem' olan diğer ülkelerde bugün tartışılan ve çözüme ulaştırılamamış konuları da çözüme kavuşturan bir anlayış ile hazırlandı.