ABD Başkanı'nın göreve başladığı günün şafak öncesi karanlığında, Donald Trump'a oy veren, yaşamı boyunca liberal feminist olagelmiş biri olarak bir seçimle karşı karşıyaydım: Pembe Nike yürüyüş ayakkabılarımı giyip DC metrosuna binerek ülkenin başkentine, Amerika'nın yeni başkanının göreve başlamasını izlemeye mi gidecektim, yoksa yarının "Washington'da Kadın Yürüyüşü" olarak isimlendirilen, "kutlama sonrası asıl parti"ye mi kalacaktım?
KENDİLİĞİNDEN GELİŞEN BİR EYLEM Mİ?
The Guardian gazetesi, 'Washington'da Kadın Yürüyüşü'nü kadın hakları için 'kendiliğinden gelişen' bir eylem olarak niteledi. Başka bir medya kuruluşu Vox, yürüyüşün arkasındaki 'büyük, aniden çıkan duygu patlaması'ndan bahsediyor. Yürüyüşün internet sitesinde organizatörler, işlerinin tanıtımını 'bağımsız' örgütleyicilerin 'halktan gelen çabalarıyla' yapıyorlar. Gittiğim yerel yoga stüdyosu Beloved Yoga bile otobüs kiralayarak koltuklarına 35$ fiyat biçiyor. Yürüyüşün sloganı şu muhteşem şeyi dile getiriyor: Kadınların Yükselmesi = Halkın Yükselmesi
Trump'a oy veren biri olarak 'hoş gelmiş' hissetmiyorum; yürüyüşün temelini oluşturan, kadınları ait hissetirmeyen, kürtaja karşı çıkan kadınlara engel olan, gündemi gasp eden liberal kimlik politikasını reddeden kadınlar da böyle hissetmiyor.
YÜRÜYÜŞ TARAFSIZ MIYDI?
Yürüyüşü daha iyi anlayabilmek için bu hafta boyunca geceleri uyumadım ve yürüyüşün finansal, politik veya konuşmacı 'ortaklarından' 403 grubu inceledim. Bu, yandaş olmayan bir 'Kadın Yürüyüşü' mü?
Amerikan Hümanist Derneği baş yöneticisi ve yürüyüşün 'ortaklarından' Roy Speckhardt bana, örgütünün 'taraflı olmadığını' ama 'Trump yönetiminin gelişinden, kadınlara yönelik cinsiyetçi tutumu da içeren pek çok tedirginliği olduğunu' söyledi. Bir diğer yürüyüş ortağı olan Amerikan Ateistleri ulusal programının yürütücüsü Nick Fish ise 'Bu taraflı olmayan bir etkinlik' dedi. Başka bir yürüyüş 'ortağı', Ahitli Vaftizciler Hristiyan Birleşik Kilisesi papazı Dennis Wiley telefonumu şöyle yanıtladı: "Bu tarafsız bir yürüyüş."
Gerçekten mi? Başka bir ortak, UniteWomen.org (kadınları örgütle isimli site); #ImWithHer (Hillary Clinton'a ithafen, #KadınınYanındayım), #DemsInPhily (#PhiladelphiadaDemokratlar) ve #ThanksObama (#TeşekkürlerObama) etiketleri ile videolar yayınlıyor. Parayı takip ederek George Soros ve onun Open Society (Açık Toplum) hayırseverliğine dikkat kesildim, çünkü şunu merak ediyordum: Hillary Clinton'ın en büyük bağışçısı ile 'Kadın Yürüyüşü' arasındaki bağ neydi?
SOROS 56 KURULUŞU FONLUYOR
GoogleDocs ile kitle kaynak kullanımına açtığım taslak araştırmaya göre Soros, Trump'ın kürtaj karşıtı politikasını reddeden Planned Parenthood (Planlı Ebeveynlik), Trump'ın çevre politikalarına karşı çıkan National Resource Defense Council (Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi) gibi 'başlıca ortaklar' dahil olmak üzere 56 'ortağı' fonluyor ya da bu kuruluşlarla yakın ilişkisi var. Soros'un bağlarının olduğu 'Kadın Yürüyüşü'ne katılan kuruluşlar arasında olan diğer örgütler yandaş MoveOn.org (koyu Clinton destekçisi) ve Ulusal Eylem Ağı-National Action Network (Eski üst düzey yöneticisi Obama'nın baş danışmanı Valerie Jarrett tarafından 'geleceğin lideri' olarak methedilen yürüyüş eş başkanı ve bir diğer yetkili de 'lojistik yöneticisi').
Yürüyüşün ortaklarından diğer Soros hibe alıcıları ise Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği, Anayasal Haklar Merkezi, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Komitesi. Burada adı geçen yürüyüş organizatörleri ve örgütler, sorulara yorum yapmadılar.
'KADIN YÜRÜYÜŞÜ İSLAMCI AŞIRICILIĞIN ÜSTÜNÜ ÖRTEN OBAMA YÖNETİMİNE YANDAŞTIR'
Bir müslüman olarak önem verdiğim konular arasında 'Kadın Yürüyüşü'nün ne yazık ki sekiz yıllık Obama yönetimi boyunca İslamcı aşırıcılığın üstünü örten yandaş politikası da var. 'Kadın Yürüyüşü'nün ortakları arasında yalnızca 11 Eylül sonrası İslamcı aşırıcılığı saptırmakla kalmayıp kadınların imam olmasına ya da iffet timsali türbanları takmadan cami önünde dua edebilmesini savunan müslüman reformlarını karşısına alan Amerikan-İslamcı İlişkiler Konseyi de var. Ayrıca ortaklara Güney
Soros'un desteklediklerinden bir başka yürüyüş 'ortağı', başkanı Linda Sarsour'un yürüyüş eş başkanlarından olduğu New York Arap-Amerikan Birliği. Başka bir yazarla ortak yazdığımız yazıda Müslüman kadınların 'dürüstlük' gereği türban takmaları gerekmediğini savunduğumda, diğer yazar ile beni 'kahküllü' diyerek aşağılamıştı.
SOROS SİYASİ AMAÇLARLA FON DAĞITIYOR
Daha önce, Trump'ın seçimini sokaklarda protesto eden 100 siyah kadından en az 33'ü Soros'un siyahi aktivizm çerçevesinde fonladığı kuruluşlarda çalıştı. Tabii ki Soros, çıkarları tüm bu gruplar ile ortaklaşan bir 'ideolojik yardımsever'.
'Trump'ı öldürün' yazılarını içeren seçim sonrası protestolarının, bazı medya kuruluşlarının söylediği gibi 'kendiliğinden' gerçekleşmemesi kadar, 'Kadın Yürüyüşü' de bugün Amerika'yı kampüslerden topluluklara kadar parçalayan stratejik kimlik siyasetinin uzantısıdır. İster solda olsun ister sağda, yanlıştır. Ama göreve başlama töreni ile siyaseti öğrendik. Yürüyüşle, 'kadınlar' Trump-karşıtı güne uygun görüldüler. Görüşlerimi kendisiyle paylaştığımda gittiğim yoga stüdyosunun sahibi kadın, yürüyüşün organizatörlerinin siyasetlerini sakladıkları için 'üzgün' olduğunu söyledi ve 'Herkes için sevgi istiyorum' diye ekledi.
Solun kimlik politikası ve İslamcı aşırılıkçılık konusundaki başarısızlığı geçtiğimiz seçimlerde oyumu kaybettirdi ve bu yüzden şafağın ilk ışıkları söktüğünde yazımı yazarken kararımı veriyorum: Pembe Nike'larımın bağcıklarını bağlayacak, benim gibi kadınların yeri olmayan 'Kadın Yürüyüşü'nü es geçip başkanın göreve başladığı törene gideceğim.