Yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmasının konuşulduğu yönündeki iddiaya yanıt veren Çavuşoğlu, “Henüz Başkan’ın programı net değil ama Başkan’ın yakın ekibiyle yaptığımız görüşmelerde en kısa sürede iki başkanı bir araya getirmemiz gerektiği konusunda hemfikir olduk” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İki başkan bir araya gelecek, bir yol haritası belirleyeceğiz. Birçok bölgesel sorun var. Tüm bu sorunların üstesinden gelebilmek ve iş birliğimizi artırmak için bir yol haritası üzerinde çalışıyoruz. İki başkanın bir araya gelmesinden sonra onların aldığı kararlar, verdikleri talimatlar neticesinde biz de bu yol haritasının uygulanması için çalışmaya devam edeceğiz.”
Çavuşoğlu, Trump’ın, eski Başkan Barack Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi görevini yürüten Brett McGurk’un yeni yönetimde de aynı görevini sürdürmesine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
“McGurk, daha önce YPG’nin üniformasını da giydi, ‘badge’ de taktı. Buna gösterdiğimiz reaksiyonu siz çok iyi hatırlarsınız. Bu tür adımlar Türkiye’de Amerikan karşıtlığının artmasına neden oldu. Muhataplarımızla ABD’deki Türkiye karşıtlığı ve Türkiye’de artan Amerikan karşıtlığına karşı güven artırıcı adımlar atmamız gerekiyor. YPG ile ilgili konuları net bir şekilde gündeme getirdik ve YPG’nin PKK’dan farkının olmadığını söyledik. Suriye’de Rakka başta olmak üzere DEAŞ’a karşı operasyonda daha etkin bir şekilde sonuç alıcı bir strateji ile mücadele edebileceğimizi ve başarabileceğimizi söyledik. Teröre karşı başka bir terör örgütüne güvenmenin ya da destek vermenin, bel bağlamanın çok yanlış olduğunu ve Suriye’de sorunu bitirmeyeceğini vurguladık. Muhataplarımın da bunu çok iyi anladığını gördüm.”
ABD’nin El Bab’da şimdiye kadar verdiği desteğin sembolik olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Amerika’nın 20 kilometrenin altındaki bölgeye destek vermeyeceğini söylediğini ifade etti. Çavuşoğlu, “DEAŞ’a karşı mücadelede çok daha etkili strateji ile iş birliği yapacağımızı tüm muhataplarım görüşmelerimizde bize söyledi, bundan da şüphemiz yok. Biz de buna hazırız” dedi.
Çavuşoğlu, yeni ABD yönetiminin Türkiye’nin hassasiyetlerini çok iyi anladığını sözlerine ekledi.
Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenecek Suriye görüşmelerine Türkiye’nin uzman düzeyinde katılacağını belirten Çavuşoğlu, yarın başlayacak görüşmelerle ateşkesi pekiştirmek ve siyasi süreci hızlandırmak istediklerini vurguladı.
Türkiye, Rusya, İran ve BM’den sonra sadece ABD’yi davet ettiklerini ve kendilerinden iyi bir heyet göndermelerini rica ettiklerini aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Verimli bir ziyaret olduğunu söyleyebilirim. Görüştüğüm tüm kişilerin Türkiye’ye verdikleri sıcak mesajlar, ayrıca Sayın Trump’ın yakın ekibiyle ve danışmanlarıyla görüşme fırsatım oldu. Bizim gerek ABD ile olan ilişkilerimizin geleceği açısından, gerekse ABD ile bölgesel konularda iş birliği bakımından olumlu izlenim elde ederek ülkemize döneceğiz.”
Bu arada Çavuşoğlu, yemin töreninde FETÖ konusunu tüm detaylarıyla konuşmadıklarını, tüm konuları genel anlamda ele aldıklarını dile getirerek, “FETÖ ile ilgili yeni yönetimin düşüncelerini biliyorsunuz. Seçim zamanında da gördük, bu görüşmelerimizde de aynı mesajları aldık. FETÖ’nün iadesi ile ilgili, nasıl bir örgüt olduğuna dair bilgiler verdik. Olumlu sinyaller aldık” ifadelerini kullandı.
Daha önce de muhataplarına bu talep ve delilleri dosya halinde ilettiklerini, davanın devam ettiğini, yeni delillerin ortaya çıktığını anımsatan Çavuşoğlu, tüm bunları yeni yönetime de ileteceklerini söyledi.
Çavuşoğlu, Kıbrıs görüşmelerinde gelinen nokta ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın, görüşmelerde Türkiye’ye yönelik eleştirilerine ilişkin ise şunları söyledi:
“Kıbrıs konusunda Türkiye’ye yönelik eleştiri yöneltecek en son ülkenin Yunanistan olması gerekiyor. Kıbrıs konusunda hiçbir ülke ya da kurum, Türkiye’ye yönelik eleştiri getiremez. Türkiye, bir eleştiriyi hak etmiyor. Kritik bir aşamaya geldik. İlk bakanlar toplantısında Türkiye kendinden emin, ne istediğini ve ne istemediğini gerekçeleriyle net bir şekilde söyleyen yapıcı bir ülke tutumunu sürdürdü. Aynı şekilde KKTC’de çok hassas konularda olgun bir tutum sergiledi ama karşı taraf hazırlıksız geldi. Görüşmelerde bir kez izin istedi, masadan kalktı, ikincisinde ise masadan kaçtı.
Tüm bunlara rağmen biz çerçevesi belli olan bir müzakerenin sonuçlanması için olumlu tutumumuzu sürdürüyoruz. Hal böyleyken Türkiye’ye hangi sebeple eleştiri getiriyorsunuz? Garanti ve güvenlik konusunda bizim tutumumuz belli, gerekçesini de söylüyoruz. Siz de bu konuda farklı düşünüyorsanız bunu söyleyin, ne istediğinizi söyleyin. Sizin tutumunuzdan, arzunuzdan ve hayalinizden farklı bir şey söylendiğinde saldırgan olmanız gerekmez.”