Emekli Büyükelçi Onur Öymen de Obama döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin olumlu bir dönemden geçmediğini, Türkiye'nin birçok ABD tarafından yalnız bırakıldığını ifade etti.
Bu agresif dış politika tablosunun Türkiye'ye etkileri neler oldu, Washington-ABD ilişkileri nasıl bir nitelik taşıyordu?
Ortadoğu uzmanı, yazar Alper Birdal, Türkiye-ABD ilişkilerinin Obama döneminde tek bir profilini çizmenin mümkün olmadığını ve ABD Başkanının iki iktidar dönemi arasında farklılıklar olduğunu söyledi. Birdal, Sputnik'e yaptığı değerlendirmede inişli — çıkışlı seyir izlemekle birlikte Türkiye — ABD ilişkilerinin daha tarihsel bir çerçevede bakıldığında bugün dahi çok radikal bir değişiklik göstermediğini belirtti. Türkiye kapitalizminin kendisini her zaman için ABD merkezli emperyalist hiyerarşi içerisinde bir yere konumlandırdığını ifade eden Birdal "Uzun dönemli ilişkiler açısından bakıldığında Türkiye hala NATO sisteminin bir parçası, orada kendisine yer arayan, pazarlık kozunu güçlendirmeye çalışan bir ülke görünümü vermeyi sürdürüyor" dedi.
TÜRKİYE — ABD İLİŞKİLERİ NEDEN İNİŞLİ ÇIKIŞLI SEYİR İZLEDİ?
İki ülke arasındaki ilişkilerin neden 8 yıl boyunca inişli çıkışlı bir profil gösterdiğine ilişkin değerlendirme yapan Birdal, Obama'nın krizdeki ABD sistemini restore edeceği vaadiyle göreve geldiğini, bu girişimin başarısızlığa uğramasıyla Türkiye — ABD ilişkilerinde de pürüzler ortaya çıkmaya başladığını kaydetti:
"Türkiye — ABD ilişkisinin inişli çıkışlı bir profil göstermesinin bana kalırsa temel nedenlerinden bir tanesi ABD'nin kendisi. Obama'nın iktidara geliş süreci ABD hegemonyasına dair bir restorasyon arayışını ifade ediyordu. 90'larda Sovyetler Birliği'nin tarih sahnesinden çekilmesi, ABD hegemonyasının ömrünü umulmadık bir şekilde uzattı. Ancak bu hegemonyanın ömrü 20-25 yıl kadar daha sürdürülebildi. İşte o dönemle birlikte giderek daha bariz hale gelen, bütün alanlarda kendisini hissettiren gerek ideolojik, gerek kültürel, gerek ekonomik, gerekse de uluslararası siyaset alanlarında kendini gösteren kriz Obama'nın iktidara geldiği dönemde artık ayyuka çıkmış bir krizdi. Zaten Obama da bu krizle boğuşmakta olan Amerikan sistemini restore edeceği vaadiyle ABD sermaye sınıfının desteğini arkasına alarak gelmişti. Ancak bu restorasyon girişiminin daha baştan başarısızlığa uğrayacağı, beklenen sonuçları veremeyeceği yine tarihsel nedenlerle sabitti.
'İLİŞKİLERDEKİ DEĞİŞİKLİK ABD MERKEZLİ EMPERYALİST SİSTEMİN KRİZİYLE ALAKALI'
"Nihayetinde Obama'nın iktidara gelişi Amerikan sisteminin restore edilmesine dönük bir arayıştı, bu arayışın Türkiye'ye dönük yansıması başlangıçta bir model ortaklık diye kodlanan, Türkiye'deki AKP iktidarı eliyle tırnak içerisinde, artık pek dile getirilmeyen kavramla ‘ılımlı İslamcı' bir modeli kullanarak Ortadoğu'da yeni bir hegemonya yaratmak çerçevesinde özetleniyordu ve ilişkiler ilk dönemde bu nedenle bir hayli sıcak, bir hayli yakın şekilde seyretti. Türkiye'nin bölgedeki yeni Osmanlıcı arayışlarını da yine bir Amerikan kurgusu olarak ve onların onayıyla gerçekleştiğini, ABD'nin bu dönemde özellikle Arap Baharı diye adlandırılan süreçle birlikte, Türkiye'yi merkeze alan bir yeni ittifak kurgusu geliştirdiğini gördük. Bu ittifak kurgusu içerisinde Türkiye, ona bağlı olan Müslüman Kardeşler teşkilatı eliyle örgütlenmiş bir iktidarlar kuşağı öngörülüyordu. Ancak bu fantezi diyeceğim, Ortadoğu gerçekliğinin, neresinden bakarsanız bakın sosyal, sınıfsal dinamikleriyle uygun olmayan bu fantezi arayışı hızlı bir şekilde çözüldü, duvara tosladı. Duvara da özellikle Suriye'de tosladı. Bundan sonra Türkiye- ABD ilişkisi de pürüzlü bir ilişki haline gelmeye başladı. Bana kalırsa dolayısıyla bu ilişkilerdeki değişiklik kendisini bambaşka bir yerde konumlandırması, yepyeni arayışlar içerisine girmesiyle falan değil, ABD merkezli emperyalist sistemin kriziyle alakalı olarak bir dalgalanma gösteriyor.
'OBAMA DÖNEMİ TÜRKİYE AÇISINDAN SEVİNDİRİCİ BİR DÖNEM OLMADI'
Emekli büyükelçi Onur Öymen de Sputnik'e Obama döneminde Türk-Amerikan ilişkilerini değerlendirirken Obama döneminin tek başına düşülemeyeceğini, Türk-Amerikan ilişkilerinde uzun zamandan beri sıkıntılar yaşandığını ifade etti.
Geçmişte 1963'te Johnson Mektubu, 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Türkiye'ye uygulanan ABD ambargosu gibi Türkiye-ABD ilişkilerinde iki müttefik arasında olmaması gereken durumların yaşandığını anımsatan Öymen, "O bakımdan Obama dönemini tek başına düşünmek zor. Ama Obama yönetimi, aslında Türkiye açısından sevindirici bir dönem olmadı" dedi.
Obama'nın 2009'da başkanlığa seçildikten sonra ilk ziyaretlerinden birini Türkiye'ye yaptığını, o dönem Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmayı da milletvekili sıralarından dinlediğini kaydeden Öymen, "O konuşmada ‘İki tane tehlikeli terör örgütü vardır. Biri El Kaide, biri PKK. Biz El Kaide'yi yerinden sökeceğiz, yeneceğiz. Siz ise PKK meselesini halletmek için gidin Bağdat'la, Barzani'yle görüşün, reform yasaları çıkartın' dedi. Yani terörle mücadelede ABD için öngörülen model başka, Türkiye için öngörülen model başka. O dönemde şunu gördük ki ABD'li yetkililer, PKK'nın Kuzey Irak'tan tasfiyesi için bir kara operasyonuna karşı çıktılar. Terörle mücadelede ABD'den yeterince desteği gördüğümüzü söyleyemeyiz" dedi.
'TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ OLUMLU BİR TECRÜBE YAŞAMADI'
ABD'nin, Türkiye-AB ilişkileri, Kıbrıs meselesi, Ege sorunu gibi birçok konuda Türkiye'nin yanında durmadığını ifade eden Öymen, "Maalesef bu dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinde olumlu bir tecrübe yaşadığımızı söyleyemeyiz. Daha da kötüsü, bazı belgelere baktığımız zaman sanki ABD'nin, Türkiye'nin iç politikasına da müdahale etmek istediği izlenimleri var. Özellikle anamuhalefet partisinin başına kim geçecek tartışmaları konusunda basına sızan belgelere baktığımız zaman uluslararası ilişkilerde hiç görmek istemediğimiz örnekler var.
ABD ile Türkiye arasında PYD konusunda yaşanan gerginliğe de dikkat çeken Öymen, "ABD, PKK ve PYD arasındaki ilişki ayyuka çıkmışken, bunun örnekleri Amerikan basınında yer almışken bu ilişkiyi kabul etmedi ve PYD'yi PKK ile ilişkili görmek istemedi. Halbuki Amnesty International raporlarında PYD, bir savaş suçlusu olarak ilan ediliyor işgal ettiği Arap köylerinde insanların geri dönmesini engellediği için. Başka çok örneği de var ama Türk-Amerikan ilişkilerinin çok tatminkar, dengeli, işbirliğine ağırlık veren bir dönemden geçtiğini söyleyemeyiz" dedi.
'TÜRKİYE'NİN AVRUPA ÜLKESİ DEĞİL DE ORTADOĞU DEVLETİ OLMASI ARZU EDİLDİ'
Obama yönetiminde Türkiye'nin yalnızlığa itildiğini ifade eden Öymen, "Başka ülkelerin politikaları da bundan farklı olmadı ve Türkiye bu dönemde büyük ölçüde yalnızlığa itildi, Avrupa'dan uzaklaştırıldı, adeta Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi değil de Ortadoğu devleti olması arzu edildi gibi bir izlenim alıyoruz" diye konuştu.
'BELLİ Kİ ABD'NİN ORTADOĞU İLE İLGİLİ BAŞKA PROJELERİ VAR'
ABD'nin Suriye politikasında da iniş-çıkışların yaşandığını kaydeden Öymen, şöyle konuştu:
"İlk başta sanki bütün öncelikli hedef Esad'ın tasfiyesiymiş havası yaratıldı, Türkiye de bu politikayı benimsedi. Fakat sonra baktık ki ABD'nin politikasında daha nüanslı yaklaşımlar var. Esad'ın devrilmesi birinci hedef olmaktan çıkar gibi oldu. Türkiye o zaman ABD'den farklı politikalar izlemeye başladı. Eğit-donat programına ABD başlangıçta destek oldu fakat sonra bunun başarılı olmadığını gördü ve desteğini çekti. Son olarak El Bab'da Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadelesini desteklemediği yolunda Cumhurbaşkanı'nın eleştirileri oldu. Özetle Suriye politikasında inişler-çıkışlar yaşandı. Bunun sebebi şu; Türkiye ile ABD'nin öncelikli hedefleri arasında tam uyum sağlanamadı. Belli ki ABD'nin bütün düşüncesi Suriye hükümeti ile oradaki muhalifler arasındaki çatışmalarla sınırlı değil. Belli ki Ortadoğu ile ilgili başka projeleri var. Orada İsrail'in menfaatleri var. Şam'la İran arasında kurulan bağlantıdan, İran silahlarının Suriye üzerinden Hizbullah'a gönderilmesinden duyulan rahatsızlık var. Amerikan politikasını etkileyen unsurlardan birinin bu olabileceği düşünülüyor. Türkiye'nin şu anda başka hedefleri var. Türkiye orada sınırının güvenliğini sağlamak istiyor, bunun için PYD koridorunun oluşmasını engellemeye çalışıyor. Fakat bunun da rahatsızlık yarattığı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı'nın söylediğine göre ABD, '20 kilometreden derine inmeyin' diyor. IŞİD'le mücadele hedefse neden Türkiye 20 kilometreden daha güneyde IŞİD'le mücadele etmesin?"
Trump döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceğini görmek için zamana ihtiyaç olduğunu kaydeden Öymen, "Trump zamanında ne olacak, göreceğiz. Ama Obama yönetiminde ABD'nin terörle mücadelede ve başka alanlarda Türkiye'ye desteğinden mutlu olduk diyecek durumda değiliz" dedi.