Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı değişiklikle müfredattan evrim teorisini çıkarması üzerine, "Osmanlı'dan devralınan bir cehalettir bilim kültürsüzlüğü" diyen Orhan Bursalı, "Bilim ve kültürü Avrupa 1400'lerde inşa etmiş. Devrimler bunun üzerine yapılmış. Ekonomik dünyanın temelini oluşturan bir olay. Bizim Osmanlı'dan devraldığımız bilim adına hiçbir şey yok. Osmanlı'da kul var, birey yok. Cumhuriyetin, Atatürk'ün en çok hayranlık uyandıran düşüncesi bunu başlatıyor olması" şeklinde konuştu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bilim adına önemli bir ilerleme kaydedildiğini söyleyen Orhan Bursalı, bilimin içselleştirilemediğine vurgu yaptı. Bursalı, "Bugün hâlâ Türkiye'nin ayrıcalıklı bir yapısı varsa nedeni cumhuriyetin inşa ettiklerinin geriye döndürülememiş olmasıdır. Hâlâ okullarda bilimsel bilgi öğretiliyor. Fizik, kimya vs. Dini yanına koyup, dinle bilimi bağdaştırmaya çalışıyorlar. Bir zihin ya bilime açık olur, hayata yeryüzünden bakar ya da kapalıdır. Dünyaya sırtını dönemezsin. Ancak zihinleri bulanıklaştırabilirsin. Yaptıkları bu. Gençlerimizin özgür düşünmelerini ellerinden alıyorlar, bulanık bir düşünce yaratıyorlar" dedi. Bilimin konusunun tanrı olmadığını; fenomenleri, yaşadıklarımızı, dünyayı, evreni açıklamaya yönelik ispata dayanan ve yanlışlanabilir doğru bilgiyi elde etmeye yönelik sistemli faaliyetler bütünü olduğunu vurgulayan Orhan Bursalı, "Evrimi reddedince bilimin çok önemli bir ayağını çökertiyorsun. Çocuklar o şekilde bakamamış oluyorlar" açıklamasını yaptı.
'AMERİKA KÜRESELLEŞMEDE KAYBEDEN OLDU'
'BU ANAYASA AZINLIK ANAYASASIDIR'
Gündemdeki anayasa değişikliği tartışmalarına ilişkin görüşlerini aktaran Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı, "Parlamentoda anayasa değişikliğinin takılma ihtimali olduğunu düşünmüyorum. Onlar açısından büyük sorun bunu halka kabul ettirmek ve evet çıkartmaktır. Kendi yandaş yazarlarından bile bu görünüyor" dedi. Anayasa değişikliğinin nitelikli çoğunluğa ulaşarak kabul edilmesi gerektiğine dikkat çeken Bursalı, mevcut değişiklikle oluşan anayasayı ‘azınlık anayasası' olarak tanımladığını ifade etti. Orhan Bursalı, "Burada anayasa topluma dayatılıyor; toplumun en azından yarısına hukuk, anayasa çiğnenerek kabul ettiriliyor. O zaman bu anayasanın ömrü de çok sınırlı olacak demektir. Sürdürülebilir bir şey asla değil. Referandumdan evet alsa bile anayasa biz hep bunu konuşacağız, tartışacağız. Değişmesi için faaliyetler göreceğiz" dedi.
'TEK LİDER DİYEREK ÖNÜNDE DURULMAZ HALE GELDİ'
'NURAY MERT'İN KAPININ ÖNÜNE KONMASI LAZIM'
Cumhuriyet gazetesine yönelik eleştirilere de cevap veren Orhan Bursalı, "Nuray Mert yazısından sonra kaç tane mesaj geldi bana. Nuray Mert'in kapının önüne konması lazım. Bana, nasıl izin veriyorsunuz, diye soruyorlar. Ben gazetenin yöneticisi değil, köşe yazarıyım. Cumhuriyet benim gazetem, benim yerim" diye cevap verdi. Cumhuriyet gazetesine dönemsel olarak farklı düşüncelerden insanların gelip gittiğini anımsatan Bursalı, "Bunlar gidecekler ve yine Cumhuriyet'te, Atatürk'e, cumhuriyet değerlerine sahip, solcu, dönek olmayan insanlar kalacak. Nuray Mert yazısının çıkması büyük bir şanssızlık. Tüylerim diken diken oldu okuyunca. Burası bir süpermarket değil. Bazı gazeteler öyledir. Cumhuriyet böyle bir gazete değil. Kendi değerleri içerisinde var olması gereken bir gazetedir. Buna saygı göstermek lazım. Bunu dağıtamazsınız" şeklinde konuştu.