Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin Türk ekonomisi adına dönüm noktası olduğunu söyledi. Zeybekci "Türkiye olarak biz de tarımı Gümrük Birliği'ne dahil ettiğimiz zaman bir dönüşüm yaşayacağız. Hiç kimse endişe etmesin hazırlıklarımızı da bu yönde yapıyoruz" dedi.
ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Gümrük Birliği anlaşmasının mevcut halinden AB ve Türkiye'nin kazançlı çıktığına işaret eden Zeybekci, anlaşmanın karar mekanizmalarında bulunmamanın Türkiye'yi rahatsız ettiğini söyledi. Zeybekci, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi süreci hakkında da bilgi vererek, "Yapılan bir çok görüşmenin ardından en son 2016 yılının sonunda AB'nin Bakanlar Kurulu diyeceğimiz kurulun yetki istemesi oldu, o da oy birliğiyle geçti. Bu son derece olumlu ve pozitif bir gelişmeydi" diye konuştu.
İNGİLTERE BENZERİ İLİŞKİLER KURULACAK
Brexit sonrası İngiltere'nin AB ile ilişkilerinin bir benzerini Türkiye ile de kurması konusunda anlaştıklarını kaydeden Zeybekci, "Önümüzdeki dönemde İngiltere AB ile nasıl bir ilişkiye sahipse, Türkiye'de yüzde 100 aynı ilişkiye sahip olacak. Bu anlamda son derece önemli" diye konuştu.
TARIMDA DÖNÜŞÜM SAĞLAYACAK
4 FARKLI SENARYO VAR
AB ve Türkiye'nin bu konuda bağımsız kuruluşlara etki değerlendirme analizleri yaptırdıklarını belirten Zeybekci, elde etdilen sonuçlarla 4 farklı senaryonun ortaya çıktığını söyledi. En öne çıkanın ikinci senaryo olduğunu belirten Zeybekci, "Gümrük Birliği'nin sanayide, hizmetler ve kamu alımları dahil tam anlamda güncellenmesi söz konusu. Bu tabii tedricen, belirli bir plan çerçevesinde olacak. Bu bizim en başarılı olacağımız senaryo olarak görülüyor" dedi. Zeybekci, ikinci senaryoyla GSYH'de yüzde 2'lik bir artışla 30-40 milyar liralık bir etki oluşturulmasının beklendiğini kaydetti.
GÜMRÜK BİRLİĞİ NEDİR?
Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak tanımlanmış bir yapı. Bu geçici niteliğiyle birlikte ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği asimetrik bir yapıda teşkil edilmiş ve öngörülenden daha uzun süredir yürürlükte kalmasıyla birlikte Türkiye açısından sistemik sorunlar içeren bir ortaklık ilişkisine dönüşmüş durumda.