Teklifin yasama ve yürütmeyi birbirinden tam anlamıyla ayırdığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu teklifle yürütme, bundan sonra doğrudan doğruya halkın iradesiyle sandığa attığı oydan çıkacak, sandıktan çıkacak ve halkın güvenine dayalı olarak görevini yapacaktır. Bu, milli egemenliğin Meclis'ten alınıp saraya verilmesi değil. Esasında milli egemenliğin doğrudan halka daha geniş kapsamlı olarak yansıtılmasıdır. Sadece yasamayı değil, yürütmeyi de seçen bir halkımız olacaktır."
'İHBAR ETMEK AYIP DEĞİL'
Muhtarların suç işlendiği ya da işlenebileceği gerekçesiyle güvenlik güçlerine ihbarda bulunmalarına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Bozdağ, suçu engelleme çabasının bir vatandaşlık görevi olduğunun altını çizdi. Bozdağ, şunları söyledi:
"Muhtarların suç işlediği iddiasıyla bazı kişileri ihbar etmeleri ayıp değil, günah değil, suç da değil. Teröristler bir köye geldiği zaman muhtarların, 'Burada terörist var' diye kolluk güçlerine ihbarda bulunması vatandaşlık görevidir. Bir yere teröristler geldi, canlı bomba var veya başka suçlar işleyecekler, muhtarlar bunları gördüğü zaman kolluğa bildirmek ahlaksızlık mı, suç mu, muhbirlik mi? Suçluları kolluğa bildirmeyi ahlaksızlık olarak kabul ve takdim edersek o zaman teröristlere ulaşmada, canlı bombaları bulmada kaynakları yeterince kullanamayız."
'MİLLET, SİZDEN DE BİZDEN DE AKILLI'
Teklifte OHAL ilanına ilişkin düzenlemeyle ilgili eleştirilere de yanıt veren Bozdağ, cumhurbaşkanının OHAL ilan etme yetkisinin 34 yıldır olduğunu, yeni bir şey yapılmadığını söyledi. Bozdağ, "Esasında burada cumhurbaşkanının başkanlığında olağanüstü hal ilanına, yasama denetimi getiriliyor" ifadelerini kullandı.
Bozdağ'ın konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Bozdağ'ın CHP'li milletvekillerinin muhtarların vatandaşın ihbarıyla ilgili sorularını yanlış anladığını belirtti. Bir terörist tespit edildiğinde bunun güvenlik güçlerine bildirmenin elbette bir vatandaşlık görevi olduğunu aktaran Altay, "Ama arkadaşlarımız aslında şunu merak ediyorlar, muhtarlar cebinde dolar taşıyanları da bildirecekler ya, bu ne kadar etik, ne kadar etik değil?" değerlendirmesini yaptı.
MHP'Lİ HABERAL: YARGI TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMALIDIR
Sivil yargının yanı sıra askeri yargıya neden ihtiyaç duyulduğunun iyi sorgulanması gerektiğine işaret eden Haberal, askeri mahkemelerin kuruluşunun, üyelerinin atanmasının ve çalışma ilkelerinin anayasada öngörülen mahkemelerin bağımsızlığı ilkesiyle bağdaşmadığını savundu.
Askeri mahkemelerin devamı yönünde ortaya konan gerekçelerin ikna edici olmadığının dile getiren Haberal, "Vicdanlarda oluşan kanaat, Merkez Bankası Başkanı nasıl iktisat mahkemelerinde, ilaç karaborsacısı nasıl sağlık mahkemelerinde, borsa spekülasyonunu yapan borsa mahkemesinde yargılanmıyorsa askeri personelin de sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlamalıyız" dedi.
Haberal, demokrat, çağdaş hukuk normlarına uygun hareket eden bir sivil yargının tek çatı altında toplanmasının doğru olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Demokratik, gelişmiş toplumlarda yargı zümresel bölünmelere uğramamış, ayrımcı tasnife müsaade edilmemiştir. Kendilerini hala ayrıcalıklı bir zümre olarak görüp kendi zümrelerini dışarıdan gelebilecek hukuki itirazlara karşı koruma altına almak amacıyla kurulan yasal dokunulmazlık zırhı kaldırılmalıdır. Bu zümrenin özel korumaya ihtiyacı olan en temel alanının, darbelere kadar uzanan siyasete müdahale suçları olduğu unutulmamalıdır."
AK PARTİLİ ŞEKİR: ASKERİ MAHKEMELER DARBELERİN ÜRÜNÜ
Keşir, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde askeri mahkemelerin bulunmadığına da dikkati çekti.
Türkiye'nin bir rejim sorunu olmadığını vurgulayan Keşir, cumhurbaşkanlığı sistemi ile geçmiş deneyimlerden yola çıkılarak yeni bir hükümet modelinin ortaya konduğunu kaydetti.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor ise 13. maddeye ilişkin şahsı adına söz aldı.
Askeri mahkemelerin yargıda birlik açısından tartışma konusu olduğuna işaret eden Tor, yargının tek elden yürütülmesinin, bağımsız ve tarafsız olmasının önemini vurguladı.