Çağlar Demirel savunmasında şunları kaydetti:
‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ, ANAYASA'YA VE İÇ TÜZÜĞE AYKIRI OLARAK YAPILMIŞTIR'
- Bizlerin yargılanma ve tutuklanma sürecimiz AKP hükümeti tarafından Anayasa'yı hiçe sayacak şekilde tamamen siyasi kararlar olarak devreye girmiş ve uygulanmıştır. Yasama dokunulmazlığını kaldıran Anayasa değişikliği, Anayasa'ya ve İç Tüzüğe aykırı olarak yapılmıştır. AKP hükümeti hukukdışı uygulamalar ile demokratik siyaset alanını daraltıp kendi iktidarını güçlendirmeyi hedeflemiştir.
- Sanırım Türkiye'de ilk kez gerçekleşen bir durumdur. Eş genel başkanlarımızın, milletvekili arkadaşlarımızın, grup başkanvekilimizin tutuklanması öncesinde uçakların ve cezaevlerinin bile hazırlanmış olduğunu gördük.
‘GÖZALTI KARARIMIN BİLE HÂKİM VE SAVCI TARAFINDAN VERİLMEDİĞİNİ BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUM'
- Grup başkanvekili olarak görev yaptığım sırada, bütçe görüşmelerinin yaşandığı Genel Kurul'dan Meclis'ten çıkar çıkmaz Siirt milletvekilimiz ile birlikte arabamız durdurularak gözaltına alındık. Yakalama kararının tebliğ edilmesini istediğimde bana gösterilen belge imzasız, tarihsiz sadece kimlik bilgilerinin içerisinde olduğu, savcının imzasının olmadığı, isminin olmadığı bir belgeydi. Aynı zamanda dokunulmazlığı olan milletvekili olduğum halde ‘hükümlüler içindir' ibaresi başlıklı bir yazının olduğunu görmüş oldum. Bunun hukukla hiçbir bağlantısı yoktur. Yani yakalama ve gözaltı kararımın bile hâkim ve savcı tarafından verilmediğini bir kez daha görmüş oldum. Meclis'te olduğum ve bütçe görüşmelerinin yoğun olduğu bir süreçte, yurtdışına kaçma gerekçesi gösterilerek gözaltına alındığımı mahkeme heyetine çıktıktan sonra öğrendim. Çünkü mahkeme heyeti dosyayı hâlâ benim gözaltına alındığım tarihte imzalamamıştı. Yurtdışına kaçma gibi bir girişimimin, bir düşüncem yok, ayrıca Genel Kurul'da tek imza yetkilisi olmam ve bütçe görüşmelerinin olduğu bir süreçte böyle bir kararın alınması kabul edilemez.
- Anayasa değişikliğiyle sistem değişikliğini öngören böylesi önemli bir teklifin tartışılması sürecinde HDP'li milletvekillerinin bulunmaması, Genel Kurul tartışmalarını durduracak ağırlıkta anayasal ve usuli bir engeldir. Ben ve diğer tutuklu milletvekilleri bu tartışmalarda aktif olarak yer almamakla birlikte, parlamento aritmetiğinin korunmadığı ve halkın tamamının iradesini temsil eden milletvekillerinin görüşlerini ifade edemediği bu tabloda anayasa değişikliği tartışmalarının yürütülmesinin ön koşulu bulunmamaktadır.