Bakanlığın hem yerel düzeyde düşman tarafları uzlaştırdığını hem de ülkenin her bir bölgesini ulusal diyalog için hazırladığını ifade eden Haydar, geçen sürede büyük deneyim elde eden Uzlaşı Bakanlığı’nın 2017’de rekor kırmaya hazırlandığını söyledi.
Rusya’nın Suriye’deki diğer yabancı aktörlerden farklı bir konumda olduğunu belirten Haydar, “Diğer uluslararası örgütleri yardımın, Rusya’nın yardımıyla kıyaslanamaz. Rusya bizim müttefikimiz, bizimle omuz omuza savaşıyor” dedi.
Suriye toplumuna bölünmüşlüğün üstesinden gelmeye maksimum yardım etmeye çalışan devletin desteğine rağmen Ulusal Uzlaşı Bakanlığı birçok zorlukla karşılaşıyor. Bakanlığınızın hangi konularla uğraştığını anlatır mısınız?
Uzlaşı Bakanlığı, Suriye krizi bağlamında kurulmuştu. Çalışmalar iki temel yönde yapılıyor. İlki, tamamen ülkenin genelinde yerel düzeyde düşman tarafları uzlaştırmak. Bakanlığın çalışanları her bir bölgeye giderek yerel topluluklarla çalışma imkanına sahip olmalı. İkincisi, en küçük köyün de en büyük şehrin de temsilcilerinin yer alacağı ulusal diyaloga hazırlıklar. Krizin barışçıl yollarla çözümü için herkes, siyasi alanda yapıcı diyalog için koşulların oluşturulması üzerinde çalışmalı. Herkes bunu bekliyor.
Bakanlığın çalışmalarının ilk kısmı üzerinde duracağım. 2012’den bugüne kadar uzlaşı anlaşmaları konusunda büyük deneyim biriktirdik. Şimdi düşman güçleri uzlaştırma yönünde yapılan onlarca başarılı operasyondan bahsedebiliriz. Yüzlercesi üzerinde daha çalışıyoruz ve başarıya yaklaştık. Halihazırda çalıştığımız çok sayıdaki bölgede 2017’de uzlaşı anlaşmasına katılacak. Halk yavaş yavaş faaliyetimizin önemini anlamaya başladı. 2012’de çalışmaya başladığımız zamanlar Suriyeliler ve yabancılar, yerel düzeyde uzlaşmayı önemsiz ve anlamsız buluyordu. Şimdi çabalarımızın meyvelerini görüyoruz.
‘2017’DE İLERLEME MUHTEŞEM OLACAK’
Suriyeliler arasında uzlaşı kültürü ve anlayışı oluştu. Bugün şunu söyleyebiliriz ki, Suriyelilerin büyük bir kısmı yerel düzeyde uzlaşmaların yapılmasını ve nihai kapsamlı ulusal uzlaşıyı destekliyor. 2016’da barış sürecinin ne kadar hızla ilerleyebildiğini gördük. Başarımız domino ilkesine göre gelişti. En zor dönem faaliyetimizin ilk 3 ayıydı. Tahminlerimize göre 2017, rekor bir yıl olmalı, ilerleme muhteşem olacak.
Çalışmamızın tüm umut verici sonuçları Suriye toplumuna istikrarı geri getirmeli. Bu durumda ulusal diyalogu başlatabiliriz.
ÜLKEDEKİ KAYIPLARIN DURUMU NE?
Sayın Bakan, kaçırılan ve kayıp Suriyeliler’i de sormak istiyoruz. Bu sorun binlerce Suriyeliyi ilgilendiriyor ve tedirgin ediyor. Esir olanların kurtarılması ve kayıpların bulunması için neler yapılıyor?
Kayıp ve kaçırılan insanlar konusu çok önemli ve bakanlığımız bu konular üzerinde çalışıyor. Öncelikle şu kavramları açıklamalıyız. Eğer bir insan kayboldu ve halihazırda nerede olduğuna dair bilgi yoksa ona kayıp statüsü veriliyor, ardından kaderinin belirlenmesi için ceza kanununa uygun olarak standart eylemler başlatılıyor. Kayıp insanlar konusuna İçişleri ve Adalet bakanlıkları bakıyorlar.
‘NET BİLGİ ALMAK ÇOK ZOR’
İnsan kaçırılması durumunda görüşmeler büyük rol oynuyor. Sınırlar var. Bu sınırlar içinde kaçıranlarla işbirliği yapabiliriz, taleplerini ve niyetlerini öğrenmek için. Bu konudaki temel zorluk bilgi eksikliği. Kaçıranlar, eğer amaçları fidyeyse başta çok büyük bir meblağ dile getiriyorlar. Kaçırılan kişi hakkında bilgi almak çok pahalıya mal oluyor. Kaçırılan kişinin bulunduğu yer, sağlık durumu, sağ mı ölü mü, kaçıranın kimliği, tüm bu bilgileri toplamak çok büyük zaman alıyor.
Bazen net bilgi almak çok zor oluyor. Binlerce kayıp hakkında hiçbir bilgi alamıyoruz, çünkü kaçıranlar bu bilgiyi titizlikle saklıyor veya kasıtlı olarak yanlış bilgi veriyor.
Kanunlara ve aklıselime uymayan, insana değer vermeyen kişilerle çalışmak zorunda kalıyoruz. Sıradan vatandaşlar ise devletin yeterli çalışmadığını düşünüyor.
‘TERÖRİSTLER SURİYE HÜKÜMETİNİ KARALAMAYA ÇALIŞIYOR’
Bir sonraki aşama şu: Kaçırılan kişinin yerini öğrendiğimizde onu kurtarmaya çalışıyoruz. Bu çok zor ve karmaşık bir aşama. Kaçıranlar en inanılmaz, yerine getirilmesi imkansız talepler öne sürebiliyor. Bazen teröristler tavizde bulunuyor ve az sayıda rehinenin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varıyoruz ama esirlerin büyük bir kısmı ellerinde kalıyor. Sonuçta vatandaşlarımız, hükümetin seçici davrandığını, özel önceliklerinin olduğunu, aslında isterse herkesi kurtarabileceğini düşünmeye başlıyor ve rehinelerin yakınları öfkelenmeye, isyan etmeye başlıyor. Aslında bu teröristlerin işi. Onlar Suriye hükümetini maksimum biçimde karalamaya çalışıyor, bu onların temel hedefi. Ülke yönetiminin sivilleri ve vatan için savaşan, kan döken, hayatını veren askerleri koruma gücünde olmadığı yönünde söylentiler başlatıyorlar. Bu tür söylentilerin yayılmasına defalarca tanık olduk. Uzlaşı süreci sırasında birçok eski rehine ile konuştuk ve onlar tüm bunları anlattı.
Teröristlerle çalışmanın bir diğer zorluğu da var. Rehineler her zaman kaçıranların yanında kalmıyor. Bugün teröristler bu alanda farklı uzmanlık alanlarına bölündü. Birileri insanları kaçırıyor, birileri onları tutuyor, birileri şantaj ediyor, birileri de satıyor. Bu işte Katar ve Suudi parası var, insanlar bu parayla alınıp satılıyor.
Suudi ve Katarlıların parmağı olduğuna dair deliliniz var mı?
Evet, elbette. Örneğin, teröristler Duma kentindeki El Toba Cezaevi’nde ve İdlib yakınlarındaki El Rai Cezaevinde tuttukları rehineler için fidye istemiyor. Bu insanlar, hükümete şantaj yapmak için kaçırıldı.
‘ESKİ HUMUS’TA UZLAŞIYA VARILMAK ÜZERE’
Uzlaşı sonucu çatışmayı başarılı bir biçimde çözen bölgelerin istatistiği var mı? Devlet bu bölgelerdeki altyapıyı, sağlık alanı, sosyal hayatı nasıl onarıyor?
Barışa ulaşan bölgelerin coğrafyası çok geniş. Uzlaşının 2016’da yapıldığı Deraa’dan, Şam yakınlarındaki Kuneytra’ya kadar… Bu bölgelerdeki uzlaşı en iyi şekilde medya tarafından anlatıldı. Suriye’nin orta kesimlerinde ise Humus kırsalından Lübnan sınırına kadarki bölge gösterilebilir. Eski Humus’ta da uzlaşı tamamlanmak üzere. Hama kentinde ve kuzey, kuzeydoğu ve doğu kırsallarında da yerel sakinlerle görüşmelerin ardından uzlaşı sağlandı. Lazkiye kenti ile kuzey ve doğu kırsallarındaki başarıları da hatırlatmak isterim.
Halihazırda çabalarımızı Vadi Barada bölgesindeki durumun çözümüne yoğunlaştırdık. Bu stratejik öneme sahip bir yer çünkü Barada Nehri 6 milyon Suriyeliyi suyla temin ediyor. Savaş sırasında şebeke altyapısı yok edildi ve milyonlarca insan susuz kaldı. Bu bölge Nusra teröristleri tarafından kontrol ediliyor. Onlarla konuşmaya çalıştık, hükümet uzmanlarının pompaları onarmasına izin vermelerini istedik. Ama onarımdan sonra bu bölgenin kimler tarafından kontrol edileceği konusu ortaya çıktı. Militanlar mevzilerini teslim etmeyeceklerini açıkladı ve onarım çalışanlarının girmesine izin vermedi. Tesisin barışçıl olarak geri alınması planı başarısız olduktan sonra ordu askeri senaryoya döndü. Ama önceki gün Vadi Barada’nın 6 köyünde ateşkes imzalandı.
(*Suriye ordusunun bu bölgede başarılı operasyon gerçekleştiği yönde haberler geliyor. Daha önce ateşkese katılmayı reddeden köylerin şimdi ateşkes imzaladığı belirtiliyor.)
‘RUSYA’NIN ATEŞKES İZLEME MERKEZİNİ AYRI TUTMAK İSTİYORUM’
Sayın Bakan, Rusya’nın Suriye’deki ateşkes izleme merkezi, yerel ve uluslararası örgütler ile işbirliğinizi anlatır mısınız?
Öncelikle ulusal uzlaşı projesinin tamamen Suriye’nin tasarımı olduğunu kaydetmek isterim. İkincisi diğer tüm örgütlerin faaliyeti, projemize destek amaçlı. Bu, onları projenin sahibi yapmıyor.
Rusya’nın Suriye’deki ateşkes izleme merkezini, BM dahil diğer uluslararası örgütlerden ayrı tutmak istiyorum. Uzlaşı operasyonları sırasında birkaç kez Rus uzmanlarla çalışma fırsatım oldu ve şunu söyleyebilirim, onlar gerçekten de Suriye ile ortak stratejik amaçlar için çalışıyorlar. Rusya barış getirmeye çalışıyor ve bunu gücünü esirgemeden yapıyor. Silahlı gruplar ve elebaşları ile iletişime geçiyor, yerel sakinlerle görüşüyor, onları barış anlaşmasını imzalamaya ikna ediyor.
Bölgede uzlaşı planı, insanlara insani ve gıda yardımının sağlanmasını öngörüyor. Eğer yerel sakinler teröristlerle bağları koparıyorsa ve hükümet yetkilileriyle iletişimi onarıyorsa onlar için böyle bir yadım öngörülüyor. Bu çok büyük bir çalışma ve Rus merkez bazen savaşan taraflara çok büyük bir etki ediyor.
‘ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN ROLÜ İKİNCİL VE ÖNEMSİZ’
Uluslararası örgütlere gelince onlarınki gözlemleme rolü. Evet, bazen bölgelere gidiyorlar ama Rus merkez gibi yardım etmiyor, hiçbir şey etkilemiyor ve bir şeyler yapmaya çalışmıyorlar. Ama Suriye, herhangi bir bölgede bu örgütlerin temsilcileri huzurunda ateşkes imzalayınca, onlar derhal lojistik destek sağlıyorlar, örneğin militanları taşıyor ve gıda yardımı yapıyorlar. Genel olarak onların rolü ikincil ve önemsiz.
‘RUSYA, BİZİMLE OMUZ OMUZA SAVAŞIYOR’
Bu uluslararası örgütleri yardımın, Rusya’nın yardımıyla kıyaslanamaz. Rusya bizim müttefikimiz, bizimle omuz omuza savaşıyor. Rusya, Suriye’de savaşan tarafları uzlaştırma konusunda özel konuma sahip.