AİHM dün açıkladığı kararda, 7 ve 9 yaşlarındaki kız çocuklarını okuldaki karma yüzme dersine göndermek istemeyen tutucu Müslüman aileyi haksız bulmuştu. İsviçre’de yaşayan Türk kökenli aile, derse tüm vücudu örten haşemayla katılınması ve soyunma kabinlerinin erkek çocuklarınkinden ayrı tutulması yönünde okulun sunduğu çözüm önerilerini geri çevirmiş, bunun üzerine İsviçre makamları aileye yaklaşık 325 euro para cezası kesmişti. İsviçre’de açtığı iki davayı da kaybeden aile, konuyu AİHM’ye taşımış, ancak sonuç alamamıştı. İsviçre’de okul yönetmelikleri, yüzme dersine katılımı reddetmeyi sadece ergenlik çağından itibaren ya da sağlık sorunları nedeniyle mümkün kılıyor. Ancak aile, dini inançları gereği kız çocuklarının ergenlik çağına ulaşmadan da erkeklerle birlikte yüzemeyeceğini savunmuştu.
AİHM, kararında okulun haşema ve ayrı soyunma kabinleri gibi imkanlar sunduğuna dikkat çekerek, devletin toplumsal entegrasyondan sağladığı yararın din özgürlüğüne ağır bastığına hükmetti.
MAZYEK: MAKUL BİR UZLAŞI
Karar, benzer tartışmaların gündemden düşmediği Almanya’da gerek siyasetçiler, gerekse Müslüman dernekler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek, AİHM kararının ‘makul bir uzlaşı’ anlamına geldiğini belirterek, tüm vücudu örten haşemaların kız çocuklarına ergenlik çağından itibaren İslami kurallara göre giyinme olanağı sağladığını kaydetti. Mazyek, ‘Heilbronner Stimme’ gazetesine verdiği demeçte, “Almanya’da bu konuda farklı düşünenlerin sadece küçük bir azınlık olduğunu düşünüyorum” dedi.
OURGHİ: KUR’AN’DA DA HADİSLERDE DE YOK
Cezayir asıllı Alman İslambilimci Abdel-Hakim Ourghi de AİHM’nin ‘doğru’ bir karar verdiğini belirterek, derse katılma zorunluluğunun Müslüman kız çocuklarının aileleri tarafından toplumdan izole edilmesine engel olabileceğine işaret etti. Kur’an-ı Kerim’de de Hazreti Muhammed’in hadislerinde de karma eğitimi yasaklayan herhangi bir işaretin bulunmadığını kaydeden Ourghi, İslam’a atfedilen giyim ile ilgili düzenlemeler ve cinsiyetlerin mutlak bir şekilde ayrılmasının daha ziyade ‘erkek egemenliğinin tarihten gelen bir ürünü’ olduğunu ve teolojik bir temelinin bulunmadığını söyledi.
Sosyolog Necla Kelek de Die Welt gazetesine verdiği demeçte, AİHM kararının doğru yönde atılmış çok önemli bir adım olduğunu belirterek, yüzme öğrenmenin büyük bir kazanım olduğunu, her kız ve erkek çocuğunun bu fırsattan yararlanma hakkına sahip olması gerektiğini vurguladı. Kelek, yüzme öğrenmenin kız çocuklarının öz güven, kimlik ve kararlarını kendi verme yetisini güçlendirdiğine inandığını da belirtti.
YENEROĞLU: YAŞAM BİÇİMİ DAYATMASI
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti milletvekili Mustafa Yeneroğlu ise, AİHM kararının entegrasyonu din özgürlüğünün önüne çektiği eleştirisinde bulunarak, “AİHM bu kararıyla yasal bir çerçeve içerisinde anlamı ve sınırları belirlenmemiş entegrasyonu din özgürlüğü gibi anayasal bir değere tercih etmiştir” açıklaması yaptı.
Yeneroğlu, ‘son on yılda İslam ve Müslümanlarla ilgili değişen toplumsal algı ve İslam düşmanlığının ulusal düzeyde anayasa mahkemelerinin içtihadını da değiştirdiğini’ ve bu şekilde ‘bir yaşam biçiminin dayatıldığını’ savundu.