Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), TL'nin yaşadığı kayıplar, dolar ve euro'da yaşanan rekorlar sonrasında müdahalede bulundu ve tüm vadelerdeki döviz cinsi yükümlülüklere uygulanan munzam oranlarını 50 baz puan kadar aşağı çekti. TCMB ayrıca, bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasası'nda bankaların borç alabilme limitleri 11 Ocak 2017 tarihinden itibaren toplam 22 milyar Türk Lirası'na düşürüldüğünü açıkladı.
Başbakan yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanları Cemil Ertem ve Bülent Gedikli rekor kıran dolar ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın müdahalesi hakkında açıklamalarda bulundu.
İşte ekonomi yönetiminin değerlendirmeleri;
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dövizdeki seyrin ekonominin şartlarından değil manüpilasyonların sonucu olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Bunların durdurulacağına, dövizin normal seviyesine geleceğine inanıyorum. Eğer ekonominin şartlarından kaynaklı bir sonuç olsaydı işimiz zordu. Çok karamsar olmaya gerek yok" dedi.
TÜFENKCİ: TCMB MÜDAHALESİ YERİNDE
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de döviz artışına ilişkin "Merkez Bankamız yerinde izlediği için yerinde müdahalelerle süreci yöneteceğine inanıyorum. Merkez Bankasının yaptığı müdahaleler yerinde" dedi.
Tüfenkci, doların artışına yönelik şöyle konuştu:
"Bunun çeşitli nedenleri, yurt içi ve yurtdışı kaynaklı nedenleri var. Özellikle yurtdışı bağlantılı olarak, döviz üzerinden birtakım yaptırımlara veya oyunlara yönelik hareketler olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Çünkü reel anlamda çok ciddi karşılığı olmayan birtakım hareketleri gözlemliyoruz ama illa da yurtdışı diyebileceğimiz net bir yargımız yok. Dünya piyasalarından ve Türkiye'nin şartlarından öte manipüle edilme noktasında birtakım girişimler olduğunu zaten görüyoruz."
Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, faiz artırımına gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine Bakan Tüfenkci, "Prensip olarak ben de faiz artırımına karşı biriyim. Özellikle Bakan olarak, ticaret ve yatırımın önündeki engellerden birisinin de yüksek faiz olduğunu düşünenlerdenim. Dövizdeki hareketliliklerin de faizi yükseltmeye yönelik olduğunu düşünüyoruz. Merkez Bankası faiz artırımını gerekli görüyorsa zaten bununla ilgili bir kısıt yok, Merkez Bankası kendi karar mekanizmaları içerisinde kararını alır" diye yanıt verdi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, pazartesi günü A Haber'de katıldığı bir programda ekonomiye yönelik algının bozulması için sabotajların, saldırıların olduğunu söyleyerek "Faizi artırmamız konusunda bir kampanya söz konusu. Faizleri Merkez Bankası belirler, bu konuda başkalarının baskı yapması kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
Kurdaki hareketlenmenin enflasyon üzerindeki etkisinin minimum seviyede olacağına vurgu yapan Canikli, "Kurdaki yükseliş veya talep azalması nedeniyle nakit girişlerinde sıkıntı yaşayan hiçbir firma batmayacaktır; batmasına müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Canikli, "Türkiye bugün önceki yıllarla karşılaştırılamayacak kadar düşük bir dolarizasyon seviyesindedir. Vatandaş döviz talep etmiyor, piyasaya döviz sağlayıcı olarak katkı veriyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli sosyal medyadan yaptığı değerlendirmede "Serbest kur sisteminde müdahalenin ne derece doğru olduğu tartışılır" dedi. Gedikli açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Merkez Bankası'nın müdahalesi için tek enstrümanı mı var sanıyorsunuz? Serbest kur sisteminde müdahalenin ne derece doğru olduğu tartışılır. Edilmesi gerekiyorsa da sadece faizi arttırıp büyümeyi yerle bir etmekle mi? Hedefin Yeni anayasa görüşmeleri sonrası referanduma giderken ülke ekonomisini dar boğaza sokmak olduğu aşikar."
ERTEM: OCAK AYI KRİTİK
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem de Anadolu Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de dalgalı kur rejimi uygulandığını hatırlatan Ertem, "Küresel fırtınaların oluştuğu ortamlarda serbest kur politikası uygulayan gelişmekte olan ülkeler, buna para birimlerini rezerv paralar karşısında değer kaybederek cevap verir. Bu bir nevi emniyet supabıdır. Türkiye'de kur yukarı gidiyor ama bu bir devalüasyon hikayesi değildir. Bu bir sonuçtur" dedi.
Kurdaki yükselişte Türkiye ile ilgili temel iki konu bulunduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ertem, kurdaki oynaklığın 2017'nin ilk çeyreğinde olacağını ancak ocak ayının kritik olduğunu belirtti. Anayasa değişikliğinin Türkiye tarihinin en ciddi siyasi dönüşümlerinden biri olacağını düşündüğünü ifade eden Ertem, "Bu hiç şüphesiz iktisadi dönüşüme de tekabül edecektir. Üretim odaklı ve daha kapsayıcı, gelir dağılımını daha fazla düzelten, teknolojiye önem veren bir büyüme modeline ulaşacağız" dedi.