AFP'nin haberine göre, Kusturica, belgeselini, 'birkaç kahramanı hâlâ hayatta olan Latin Amerika soluyla yaşadığı uzun aşk ilişkisinin doruk noktası' olarak tanımladı.
"Bir idealist olarak doğdum" diyen Kusturica şöyle devam etti: "Gençliğimden beri hayranı olduğum Che Guevara ve (Fidel) Castro ile bir şey yapamayacağım için —zira her ikisi de öldü- devlet başkanı olmasına karşın hâlâ traktörünü süren ve evindeki eşyaları tamir eden bu adamı (Mujica) duyunca, onun aradığım kişi olduğunu anladım.
— Ammu Kannampilly (@akannampilly) 5 Ocak 2017
Devlet başkanı olduğu 2010-2015 yıllarında eşi ve üç bacaklı köpeği Manuela ile köhne bir çiftlikte yaşayan ve maaşının büyük bölümünü bağışlayan Mujica, siyasetçilerin genelinden çok farklı bir portre çizmesiyle tanınıyor.
Liderliği döneminde kapitalizmin kontrolsüzlüğü ve BM ile uluslararası zirvelerdeki tüketim konusunda deyim yerindeyse ateş püsküren Mujica, kürtajı serbest bırakan bir yasayı kabul etmesi, esrar tüketiminin yasal olmasını savunması nedeniyle sık sık tartışılmıştı.
— Philippe Bordignon (@philoubordi) 5 Ocak 2017
Kusturica da "Uruguay'da bazıları onun (Mujica) yaptıklarından hoşlanmıyor. Bu, doğal bir şey. Fakat o, olmasını istediğim kadar olmasa da, dünyada popüler olan bir isim" dedi ve ekledi: "Onun kişiliği ve toprağa olan bağı ile derin bir ilişki durmak istiyorum. O toprağa neredeyse dini bir biçimde bağlı."
Kusturica'nın anlattığına göre, röportajlar ve arşiv görüntülerinden oluşan belgesel, Mujica'nın devlet başkanlığını halefi Tabare Vazquez'e devrettiği gün, yani liderliğinin son günü çevresinde dönüyor.
Kusturica, çekimlerini tamamladığı belgeselin eylülde düzenlenecek olan Venedik Film Festivali'ne yetişmesini umduğunu belirtti.