Nöbetçi hakimlik, şüphelilerin 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçundan, 'suçun niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, sosyal medyada yayınlanan videonun içeriği, şüphelilerin orada bulunduklarına dair tevil yollu ikrarlarının somut olgu kabul edilmesi, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sınırı ve adli kontrol hükümleri uygulanmasının bu aşamada yetersiz kalacağı' gerekçeleriyle tutuklanmasına hükmetti.
Şüphelilerden Ayşegül Başar'ın savunmasında, "O tarihte bir saldırı oldu, onca insan hayatını kaybetti, arkadaşlarımızla konuştuk ve mahallemizde bir farkındalık yaratmak için bu ve benzeri insanlara karşı dikkatli olunmasına dair bir konuşma gerçekleştirdik. Biz o mahallenin çocuklarıyız. Konuşmanın metninde laiklik dışında, kin ve öfkeye sebep olacak bir söz yoktur. Laiklik anayasamızın en temel maddesidir" dediği öğrenildi.
Şüpheli Hamit Dışkaya'nın da, savcılık ifadesini tekrar ederek, "Beni aradılar, kendim teslim oldum. Kimse beni almadı. Başkaca ekleyecek bir husus yoktur" dediği kaydedildi.
Dışkaya'nın avukatı Aziz Aytaç'ın ise, "Kahvehanede bulunması tamamen tesadüf eseri. Orada açıklama yapanları tanımamaktadır, sabit ikamet sahibidir. Kaçma şüphesi yoktur ve deliller toplanmıştır. Şüphelinin serbest bırakılmasını, hakimliğiniz aksi kanaatteyse adli kontrol kararı verilmesini talep ederim." şeklinde beyanda bulunduğu dile getirildi.
