Çok sesli demokratik toplum hayatı, özgürlüklerin, farklı düşünenlere saygıyı esas alan bir üslubu gözeterek kullanılmasına dayanır.
İster doğru, ister yanlış olsun tüm düşünce ve görüşlerin ifadesinin üslubunda saygı sınırının aşılmaması elbette gereklidir. Ne var ki üsluba gösterilen tepkinin ifrata kaçması ve hele bir linç girişimine dönüşmesi haklı gösterilemez.
Barbaros Şansal'ın tepkilere neden olan söylemlerini onaylamak mümkün olmasa da, İçişleri Bakanlığı'nın eski bir karara dayanarak uyguladığı anlaşılan sınır dışı işlemi sonrasında bunun havaalanında bir linç girişimine dönüşmesi, hepimizi derinden düşündürmelidir.
Bu olay, ülkemizde yaşanmamış olabilir. Ne var ki, nefret, kin ve linç kültürünün tohumlarının kendi ülkemiz ve toplumumuzda da yeşertilmeye çalışıldığını büyük bir kaygıyla izliyorum. Nefret, kin ve linç kültürüne fırsat vermemeliyiz.
İfade özgürlüğü, bireyler ve toplumların onurunu incitme özgürlüğü olmadığı gibi, linç kültürü ile baskı altına alınıp yok edilebilecek bir şey de değildir.
Demokrasinin asgari şartı bizim gibi düşünmeyenleri düşman olarak görmemektir. Bunun için hem kendi görüşlerimizi ifade ederken üslup aşırılıklarından kaçınmak hem de tepkilerimizi demokratik sınırların ötesine taşırmamak gerekir. Her iki yaklaşım da çoğulcu demokratik toplum hayatının gelişmesine engel olur.
Ülkemizde son günlerde farklı görüş sahipleri arasında onaylanması mümkün olmayan tehlikeli bir gerilimin de giderek tırmanmakta olduğunu endişeyle gözlemliyorum.
Siyasal linç kültürü ülkemizin taşıyamayacağı kadar ağır bir yüktür. Hepimizin birbirimize ihtiyacı vardır: Bütün kesimleri sorumluluk bilinciyle hareket etmeye ve gerilimi tırmandırmaktan uzak durmaya çağırıyorum.
Mustafa Akıncı
Cumhurbaşkanı