Calder'in yazısından satırbaşları şöyle:
"Muhtemelen ben de en az sizin kadar ölüm riskinden sakınıyorum ve ailemin hayatını tehlikeye sokacak risklere karşı toleransım çok düşük. Ama aynı zamanda seyahatin hem turist hem de ziyaret edilen ülke için ödüllendirici bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl Ocak ayında Türkiye'nin muhteşem güney sahillerinde bir aile tatil paketi satın almıştım. Henüz bir hafta önce Sultanahmet'te Alman bir turist grubunun 10 üyesi bombalı saldırıda hayatlarını kaybetmişlerdi."
‘BİR DARBE DE BİZ İNDİRDİK'
"Hayatını kaybeden her bir kişi ayrı bir trajediydi. Ancak her yıl İstanbul'u ve Türkiye'nin sahil beldelerini ziyaret eden milyonlarca kişiyi düşündüğünüzde herhangi bir tehlikeyle karşılaşma şansınız hâlâ son derece düşük. Ama pek çok İngiliz turist aynı fikirde değildi. Tatil rezervasyonu yaptığımız tesis, o dönemde kepenk indirmek zorunda kaldı, biz de tatilimizi Yunanistan'da yaptık. İstemeden de olsa Türkiye'nin büyük sıkıntı yaşayan turizm sektörüne ve ekonomisine bir darbe de biz indirdik. O günden bugüne, kitlesel saldırılar rutin bir hal aldı. İstanbul, Ankara ve diğer illerdeki saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti."
‘GERİ DÖNMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM'
"Türkiye'de tatili düşünen pek çok kişi İstanbul Boğazı'nın dibinde meydana gelen katliamı görünce şok olmuştur. Katliamların yarattığı trajediyi olduğundan daha hafif göstermeye çalışmadan, turizm beldelerinin hedef olması ihtimalini gözden geçirdim. İstanbul saldırıya açık sarsılmış bir kent gibi duruyor. Çok sayıda turist İstanbul'a gitmek istemiyor. Bugün boğaza nazır Condrad Oteli'nde geceliği sadece 90 dolara konaklayabilirsiniz. Türkiye'ye geri dönmek için sabırsızlanıyorum. Çünkü rastgele hedef seçen şiddete verilebilecek en güzel cevap, davranışlarınızı ve seçimlerinizi değiştirmeden ne derece etkisiz olduğunu göstermektir."