Sputnik.Görüşler projesi çerçevesinde yapılan araştırmaya göre, Avrupa ülkelerinde yaşayanlar, sığınmacılarla ilgili durumun kötüye gittiğini düşünüyor. Durumdan memnun olmayanların çoğunu ise sağ partilerin taraftarları ve 35 yaşın üzerindeki insanlar oluşturuyor.
Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Avrupa'da ve diğer ülkelerde mültecilere karşı propaganda ya da mülteciler üzerinden politika yapmanın sonucu olarak olumsuz bazı eğilimlerin geliştiğini söyledi. Görendağ devletlerin mülteci politikasına rağmen daha olumlu olduğunu ifade etti.
Politikalar ve basının dilinin de toplum üzerinde etki yarattığına dikkat çeken Görendağ, "Türkiye'de de, Avrupa'da da ne yazık ki mültecilerin haberlere konu edilişi ya da politikalarda mültecilere dair söylemler o toplumda, özellikle mülteci nüfusunun yoğun yaşadığı yerlerde olumsuz görüşlere, tepkilere de neden oluyor. Burada asıl sorun Avrupa devletlerinin ya da genellersek Türkiye gibi mülteci nüfusunun yoğun olduğu yerlerde de devletlerin daha dikkatli politikalar izlemesi, basının daha dikkatli bir dil kullanması toplumdaki bu olumsuz algıyı da azaltacaktır" dedi.
‘TÜRKİYE İLE ANLAŞMA GÖÇ GÜZERGAHINI DEĞİŞTİRDİ'
"Bu anlaşma yürürlükte ama anlaşma kapsamında Avrupa'ya gidenlerin ya da Avrupa'dan Türkiye'ye iade edilen sayı, çok büyük sayılar değil. Asıl büyük sayılar düzensiz yollarla Avrupa'ya geçen insanların sayıları. AB'nin kendi verilerine göre geçen yıl 1 milyon kişi Avrupa'ya ulaşmıştı. Bu yılın istatistikleri açıklanmadı. 2016 yılında nispeten bu geçişler azalmış olsa da aslında yine bir şekilde oraya doğru göçün olduğunu söylemek mümkün. Sadece göç güzergahları değişiyor aslında. Baktığımız zaman şu anda Libya ya da Akdeniz çok daha fazla göçmenin yolculuk yaptığı, tekne ya da gemi kazaları sonucunda da çok sayıda insanın halen hayatını kaybettiğini görüyoruz. Ama geçen yıl kadar yoğun bir nüfus geçişinden söz edemiyoruz. Kaldı ki zaten toplumun ya da basının ilgisi de bu yıl bu geçiş ve ölümlere dikkat çekemiyor ne yazık ki.
Türkiye'yi bağladığı için bu anlaşma göç yolları değişiyor. Yani Ege kıyılarından değil de Akdeniz'den bu sefer göç yoğunlaşmaya başlıyor. Genel olarak mültecilerin yaşadığı ülkelerdeki haklarına erişimi tam tesis edilmediği için insanlar mutlaka Avrupa ülkelerine geçişi bir hedef, daha iyi bir hayat olarak görüyorlar."
'TÜRKİYE İLE ANLAŞMA BUNA ÖRNEK VERİLEBİLİR'
"Dolayısıyla Almanya'da, diğer ülkelerde göçmenlerle ilgi nasıl politika yürüttüğüne bakmak gerekiyor. Bazı ülkelerin daha esnek politikaları, o ülke de tabii ki farklılıklara yol açıyor. Genel olarak AB çatısı da dahil olmak üzere, bu isteksizlik bütün politikalarına yansıdı. Belki Türkiye ile anlaşma buna örnek verilebilir. AB topyekûn göçmen ve mülteci politikasına nasıl katı yaklaştı, mültecilerin haklarını nasıl dikkate alınmadı… ‘Yeter ki Avrupa sınırlarından uzak dursunlar' tek dertleri o şu an."
MÜLTECİLERE YAKLAŞIMIN ETKİLERİ UZUN VADELİ
Avrupa toplumlarındaki rahatsızlığın olası etkilerine değinen Görendağ, toplumun mültecilere yaklaşımının, uzun vadede birlikte nasıl yaşanacağının hukukunu da belirlediğine dikkat çekti. Mültecilerin hayata daha kolay tutunabilmeleri, uyum sağlamaları için o ülke vatandaşlarının da sürece dahil edilmesi gerektiğini belirten Görendağ, "Her iki gruptan bir isteksizlik ya da rahatsızlık ortaya çıktığı zaman bunun çok daha uzun vadeye yayılmış hali ve dezavantajlı grup olan mülteciler için daha zor bir hayat anlamına geliyor. Dolayısıyla bu çalışmaları yürütmek de nihayetinde devletin sorumluluğu" dedi.