Moskova’da Rusya, Türkiye ve İran’ın katıldığı Suriye görüşmelerinde üç ülkenin dışişleri bakanlarının üzerinde anlaştığı bildirinin ilk maddesinde “İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor” ifadeleri yer aldı. Türkiye’nin Moskova’daki üçlü zirvenin ardından imzaladığı bildiriyi Sputnik’e yorumlayan Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) Prof. Dr. Bağcı, “Bana göre bu, Türkiye açısından onurlu bir geri çekilme stratejisidir. Çünkü Türkiye’nin Suriye’deki genel politikası, (Suriye Devlet Başkanı) Beşar Esad’ın gitmesi üzerine kuruluydu” dedi.
Türkiye’nin hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan, hem de Dışişleri Bakanı ağzından söylediklerinin Beşar Esad’ın gitmesi üzerine kurulu bir strateji olduğunu ifade eden Bağcı, şöyle devam etti:
“Oysa şimdi gelinen noktada sınırsal bütünlüğü tanımak demek, Şam’daki rejimi tanımak demektir, bunun başka bir açıklaması yok. Çünkü kimin sınır güvenliğini tanıyorsunuz; Birleşmiş Milletler üyesi olan Suriye’nin. O zaman Suriye’nin sınırsal bütünlüğünü tanıyan bir politika değişikliğine gidiyor Türkiye. İç kamuoyuna yönelik olarak Beşar Esad’ın gitmesi üzerine kurulu politikanın, ‘Biz artık bu politikamızdan vazgeçtik’ diyerek değil, Rusya’nın öncülüğünde başlatılan bir ortak düşüncede birlikte hareket etmek. ‘Biz aslında istemiyorduk ama Rusya’nın hatırı için çekiliyoruz’ şeklinde bir yaklaşımdır bu. Başka bir açıklaması yok bu işin.”
‘TÜRKİYE’NİN VERDİĞİ SİYASAL TAVİZ’
Moskova bildirisinin 8. maddesinde de “İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular” ifadesi yer aldı. Bu maddeyle IŞİD ve El Nusra’dan ayrılacak silahlı muhalif gruplar arasında Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği PYD/YPG’nin de yer aldığı yorumları yapıldı. Bildirinin 8. maddesini yorumlayan Bağcı, bu maddenin, ‘Türkiye’nin verdiği siyasal bir taviz’ olarak görülebileceğini ifade ederek şöyle konuştu:
‘ESAD KARŞITI SÖYLEMİ SÜRDÜRMENİN PRATİKTE BİR KARŞILIĞI YOK’
Türkiye’nin halen Esad karşıtı söylemini sürdürmesini “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” sözleriyle yorumlayan Bağcı, “İçeriye yönelik söylemlerle uluslararası anlaşmalara yönelik söylemleri arasında bir istikrarsızlık var. Ama Türkiye’nin Suriye’deki rejimi değiştiremeyeceği kesin. Artık o biliniyor. Özgür Suriye Ordusu’nu destekler veya desteklemez, o pek önemli değil Suriye, Rusya ve İran için. Çünkü Özgür Suriye Ordusu’nun şu anda rejimi tehdit edebilecek bir askeri gücü söz konusu değil. Bu söylemi sürdürmenin pratikte bir karşılığı yok. Ne yapacak Özgür Suriye Ordusu, rejimi mi değiştirecek? Radikal grupların tamamı zaten Halep’ten çıkartılıyor. Ve Özgür Suriye Ordusu’nun sahibi yok” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’Yİ RADİKAL HAREKETLERİ DESTEKLER KONUMA DÜŞÜRDÜLER”
Özgür Suriye Ordusu’nu fiili olarak Türkiye’den başka destekleyen ülkenin kalmadığını ifade eden Bağcı, “Özgür Suriye Ordusu’nu Türkiye’den başka destekleyen kim; ABD. ABD nerede; yok. Silah veriyor mu, vermiyor. Biz, Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemek için çok sayıda şehit veriyoruz. Herkes geri çekildi, Türkiye’yi, oradaki radikal hareketleri destekler konuma düşürdüler. Bence bu çok tehlikeli bir operasyon. Türkiye’nin çok akıllı davranması lazım” dedi.
Türkiye’nin Suriye’de sürdürdüğü Fırat Kalkanı operasyonu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bağcı, şunları söyledi:
“Türkiye’nin Fırat Kalkanı ile birlikte yaratmak istediği sonuca şu anda ulaşılmış değil. Türkiye savaşan, asker yitiren bir ülke konumunda ve tek başına kalmış bir durumda. Yani IŞİD’le Türkiye tek başına mücadele ediyor durumunda. Bu da iyi bir gelişme değil. Ama tabii Türkiye’de bunu söylediğiniz zaman sorun oluyor. Yani ihale bize kaldı. Niye IŞİD’le tek başımıza biz savaşıyoruz, bizim sınırlarımız dışında olan bir şey. Ölen Türk askerleri, dün verdiğimiz şehit sayısı 16’ya çıktı. Niye Amerikan askerleri ölmüyor, onu sormak lazım. Ölenler Türk askerleri. Binlerce genç Suriyeli var burada, ama Türk askerleri orada. Suriye topraklarını savunmak Türk askerine kaldıysa o zaman bu işte bir yanlışlık var.”