Konuyla ilgili ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'a hitaben kaleme aldığı mektupta şu ifadelere yer verdi:
Türk-Amerikan ilişkilerinin gücüne ve evrensel bir değer olan basın özgürlüğüne kuvvetle inanan birisi olarak, gazeteniz tarafından 6 Aralık tarihinde yayımlanan ‘İçimizdeki Truva Atı: İncirlik' köşe yazısını okurken dehşete düştüm. Köşe yazarı Ersin Ramoğlu'nun yazısı, ABD hakkında, hiçbiri gerçeklerle desteklenmeyen çirkin iddialar içeriyor.
‘TÜRK HALKININ ONURUNA VE TOPRAKLARININ BAĞIMSIZLIĞINI VE SINIRLARINI SAVUNAN GÜVENLİK GÜÇLERİNE HAKARETTİR'
İncirlik Hava Üssü, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolündeki bir Türk tesisidir. ABD, Türk hükümetinin daveti ve izniyle, bu Türk üssünün bir kısmını kullanmaktadır. Yazarın, bu egemen Türk toprağı parçasının aslında ABD'nin hakimiyetinde olduğu yönündeki karanlık iması, Türk halkının onuruna ve topraklarının bağımsızlığını ve sınırlarını savunan güvenlik güçlerine hakarettir. Ramoğlu'nun, 15 Temmuz'daki korkunç darbe girişiminin planlanmasında ABD'nin İncirlik'te rol oynadığı çıkarımına gelince; ABD ve Türk hükümetlerinin en üst düzey yetkililerinin söylediklerini tekrar ediyorum: ABD, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak önceden bir bilgiye sahip değildi. Böyle bir bilgiye sahip olsaydık, bu bilgiyi hemen Türk hükümetiyle paylaşırdık. ABD sadece, Türkiye'nin de kendisi için istediği şeyleri istiyor: demokrasi, refah ve güvenlik.
‘RUS KAYNAKLI YANLIŞ BİLGİLERİ DİLE GETİRME İSTEĞİ, NİYETİ KONUSUNDA DA SORU İŞARETLERİ DOĞURMAKTA'
.@Sabah Gazetesi'nden Ersin Ramoğlu’nun 6 Aralık 2016 Tarihli Köşe Yazısına Cevaben Büyükelçi John Bass’in Mektubu https://t.co/96ZR2RbcFW pic.twitter.com/zkUu7MqLVI
— US Embassy Turkey (@USEmbassyTurkey) 19 Aralık 2016
Sayın Ramoğlu aynı zamanda, geçen yıl bir Rus uçağının Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi olayının ‘planlanmasında' ve ayrıca Uludere'de 35 Türk vatandaşının bombalama sonucunda hayatını kaybetmesinde ABD'nin İncirlik'i kullandığını da ileri sürmüştür. Bunlar yalandır. Hiçbir gerçek temeli yoktur ve söz konusu olaylara ilişkin unsurlara üstünkörü bir bakış bile bu iddialarda en ufak doğruluk payı bulunmadığını göstermektedir. Yazarın Rus kaynaklı yanlış bilgileri dile getirme isteği, niyeti konusunda da soru işaretleri doğurmaktadır. Bu konuda sizi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'na danışmaya, ve bakanlığın, Rus savaş uçağı bir Türk jeti tarafından düşürülmeden haftalar önce Rusya'nın Türk hava sahası ihlallerini defalarca protesto ettiği resmi basın açıklamalarını incelemeye davet ediyorum.
‘AMERİKAN BÜYÜKELÇİLİĞİ'NDEN KONUYA İLİŞKİN YORUM İSTEYECEK SAĞLAM GAZETECİLİK ANLAYIŞINA DA SAHİP DEĞİLDİR'
ABD'nin Adana Konsolosu Sayın Specht'in çalışmalarına gelince; dünyanın çeşitli yerlerindeki misyonlarımızda deneyim kazanmış bir diplomat olarak kendisi valiler, iş çevreleri ve sivil toplum liderleriyle, aynı zamanda Türkiye'nin güneydoğusundaki belediyelerin seçilmiş temsilcileriyle düzenli olarak görüşmektedir. Sayın Specht'in çalışmaları şeffaflık içinde ve Türk-Amerikan ikili ilişkilerini ilerletme amacıyla yürütülmektedir. Şu açıktır ki, Sayın Ramoğlu, kendi yanlış ve tehlikeli iddialarını yayınlamadan önce Amerikan Büyükelçiliği'nden konuya ilişkin yorum isteyecek sağlam gazetecilik anlayışına da sahip değildir.
Türk-Amerikan ilişkisinin altında yatan temel kuvvet şudur; ortak amaçlarımıza ulaşmak için omuz omuza çalışırken bile, bir konu üzerinde anlaşamadığımızda bunu iki dost olarak açık ve dürüst bir şekilde yaparız. Bu dürüstlük, basının iki topluma ilişkin gerçekleri olduğu gibi, temiz bir bakışla anlatmasına dayanmaktadır. Eğer medyanın gerçekliği yansıtma şekli nefret ya da paranoya ile çarpıtılmışsa, birbirimizi daha az netlikle görürüz ve bu da daha derin yanlış anlamalara yol açar.
ABD, basın özgürlüğünü açık bir toplumun en temel unsurlarından biri olarak görmekte ve değer vermektedir. Ancak bununla beraber gazeteciliği, gerçeklik, doğruluk ve hesap verebilme konusunda en yüksek standartlarla yerine getirme sorumluluğu da bulunmaktadır. Bizim misyonumuz, haber ve kamuoyunu bilgilendirme konularında Sabah gazetesi ile yıllarca birlikte çalışmıştır; bu nedenle, bu fevkalade kötü ‘sahte haber' örneğinin, Sabah'ın gazetecilik standartlarında daha geniş boyutta bir bozulmanın göstergesi olmamasını samimiyetle umuyorum. Daha önce, 2015 yılının Ocak ayında Sabah gazetesiyle gerçekleştirdiğim ilk röportajımda da söylediğim gibi, ABD Büyükelçiliği ve diğerleri için Türkiye'deki gazetecilerle iletişim içinde bulunma fırsatının önemli olduğuna inanmaya devam ediyorum ve güven temeline dayalı olarak bunu sürdürmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.