'TÜRK İŞ DÜNYASI RUSYA İLE İLİŞKİLERİNİ CANLANDIRMAKTAN YANA'
Rusya ile iş yapan veya yapmak isteyen Türk vatandaşlarının önündeki en önemli engelin 'vize' olduğunu ifade eden Sun, şöyle devam etti: "Biz, Türkiye olarak Rus tarafının en kısa zamanda yeniden vizesiz rejime dönmesini bekliyoruz. Türk-Rus ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesinin ardından, ülkemizdeki iş çevrelerinin yeniden Rusya ile ilişkilerini canlandırmaya istekli olduklarını memnuniyetle gözlemliyorum. Bazı Ticaret ve Sanayi Odalarımızın, İhracatı Birliklerimizin görev bölgemizdeki muadil kurum ve kuruluşlarla temaslarını başlattıklarını biliyoruz. Yakın gelecekte bu konuda daha somut gelişmeler olması beklentisi içindeyim. Görev bölgemizde, özellikle Novorossisk’te yaş sebze ve meyve ticareti yapan firmalarımız mevcut. Hala Rusya tarafından ticareti kısıtlamaya tabi olan Türk gıda ve tarım ürünlerine dair yasakların kaldırılması, Türk şirket ve işadamlarına getirilen sektörel kısıtlamaların iptal edilmesi önem taşımaktadır. Bu kısıtlamaların kaldırılması, görev bölgemizdeki firmalarımızın eski canlı günlerine dönmelerini sağlayacaktır.”
'SAYIN PUTİN İNŞAAT FİRMALARIMIZA BİZZAT TEŞEKKÜR ETTİ'
Türk inşaat firmalarının da görev bölgelerinde imza attığı pek çok proje bulunduğunu kaydeden Türk diplomat, "Özellikle, 2014 yılında Rusya'nun ev sahipliğinde Soçi’de gerçekleştirilen 22. Kış Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunları’nın hazırlık sürecinde Soçi ve çevresindeki çok sayıda konaklama tesisi/alışveriş merkezi/tema park gibi projeleri Türk müteahhitlik firmaları başarıyla gerçekleştirdi. Görev sürem boyunca, Soçi’deki projelerin inşaat safhalarını yerinde gözlemleme fırsatım oldu. Firmalarımızın, üstlendikleri projeleri zamanında ve mükemmel bir şekilde teslim etmeleri beni son derece gururlandırdı. Biliyorsunuz, Olimpiyat Oyunları'nın açılış töreni vesilesiyle, Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin dönemin Başbakanı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sırasında Türk inşaat firmalarına kamuoyu önünde teşekkür etmiştir. Şunu rahatlıkla ve gururla söyleyebilirim ki, Soçi ve çevresinin çehresinin değişmesinde bir Türk imzası vardır. Elbette, Türk inşaat firmalarının bölgemizdeki faaliyetleri Soçi ile sınırlı değil. Rostov’da, Krasnodar’da ve diğer şehirlerde çok sayıda ve çeşitlilikte proje üstlenen Türk firması bulunuyor" diye konuştu. Sun, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
'RUS TAKIMI, FENERBAHÇE’Yİ TÜRK FİRMASININ İNŞA ETTİĞİ STADYUMDA AĞIRLAYACAK'
"Bu projelerin son örneği, ESTA Constructions tarafından Krasnodar’da yapımı tamamlanan, Krasnodar Futbol Kulübü’nün stadyumudur. Rusya’nın en lüks stadyumu olduğu söyleniyor. Bu stadı, temelinin atıldığı ve inşaatın sürdüğü dönemde birçok kez ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Tamamlanmış halini görmek son derece gurur verici oldu. Sizin aracılığınızla, tüm ESTA ekibini bir kez daha tebrik ediyorum. Önümüzdeki Şubat ayında Krasnodar Takımı, bu muhteşem stadyumda Fenerbahçe’yi ağırlayacak! Türk inşaat firmasının inşa ettiği bir stadyumda bir Türk futbol takımını izlemenin tüm Türk seyirciler için ayrı bir keyif olacağını düşünüyorum.
'RUS-TÜRK HALKLARI ARASINDA KOPMASI ZOR OLAN BİR BAĞ VAR'
İkili dostluk ilişkilerine de değinen Sun, “Türkiye ve Rusya’nın komşuluk ilişkileri kadim bir tarihi ve kültürel temel üzerine inşa edilmiş ilişkilerdir. Ülkelerimiz, bulundukları coğrafyanın siyasi atmosferine etki eden iki güçlü ülkedir. Bizler iki stratejik ortağız, geleceğimize de bu pencereden bakıyoruz. Bu bakış açımızın temelinde ise halklarımızın dostluğu yer alıyor. Aynı coğrafyanın, benzer kültürlerin insanları olan Türk ve Rus halkları, sayıları her geçen gün artan ortak evliliklerin de katkısıyla, kopması zor bir bağ ile bağlanmıştır. İşte bu nedenle, ilişkilerin bozulduğu 7 aylık sürecin en başından bu yana, ben daima halklarımız arasındaki dostluğun kalıcılığına vurgu yaptım. Rus dostlarımıza, her vesile ile, siyasi ilişkilerde yaşananların dostluğumuzu etkilemesine izin vermememiz gerektiğini vurguladım. Buna yönelik bazı kültürel faaliyetlerin de mimarı olmaya çalıştık. Ne mutlu ki, bu süreçte bizleri, daha doğrusu Türk-Rus halkları arasındaki güzel ilişkiyi yalnız bırakmayan çok değerli Rus dostlarımızın bulunduğunu görmek, zorlu dönemeci geçerken bize güç verdi. Bu ritmi korumamız, daha da güçlendirmemiz hepimizin ortak amacı olmalı diye düşünüyorum.
Çok yakında Novorossisk’teki görevimi tamamlayacağım. Bugün, geriye dönüp baktığımda, Rusya’ya geçirdiğim dört yılın benim için unutulmaz bir deneyi olduğunu, Türk ve Rus insanın birbirlerine çok benzeyen, pek çok ortak özellikler taşıyan halklar olduğunu görmeme fırsat verdiğini anlıyorum. Rusya’da yaşamasaydım, Rusya’yı ve Rus insanını tam olarak tanıyamayacağımı görüyorum.
İnsan zor zamanlardan geçerken, o zamanları hiç unutmayacağını düşünür. Ancak, ne zaman zorluk biter, güzellik başlar, işte o zaman kötü anıların hiçbiri hafızada kalmaz. Ben de buradan döndüğümde, yaşanan zorlukları değil, dört yıllık görev süremde karşıma çıkan, yaşadığım tüm güzellikleri hatırlayacağımı biliyorum.
Ben ve ailem için, Karadeniz’in bu yakası adeta ikinci memleketimiz oldu. Buraya gönülden bağlanmak için nedenlerimiz var."