CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İsmet Sezgin'le ilgili birkaç cümle ile başlayalım isterseniz…
'140 YILLIK PARLAMENTER SİSTEM GELENEĞİNİ BİTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Başkanlık sistemi ya da adı cumhurbaşkanlığı sistemi olarak konuldu. AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi anlaştı. Şimdi Meclis'e henüz gelmedi nedir ne değildir bilmiyoruz ama kamuoyuna yansıyanlar var. O yansıyanlar ışığında Cumhuriyet Halk Partisi penceresinden bu cumhurbaşkanlığı sistemi nasıl görünüyor?
Sayın Erdoğan 2002'den beri Türkiye'yi yönetiyor. Bir sorun var mıydı? Yoktu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra çıktı bu. Biz şimdi kişiye mi koltuk bulacağız yoksa Türkiye Cumhuriyetinin var olan parlamenter demokratik sistemini daha da mı güçlendireceğiz. İçeriğinde ne var bilmiyoruz. Bilmediğimiz bir konuda yorum yapmam doğru olmaz. Metni görmeden düşüncelerimizi söylememiz doğru değil. Anayasa komisyonuna zaten gelecek orada oturulup konuşulacak. Yapılan bir rejim değişikliğidir sistem değil. Bir ülkenin idari sistemine rejim deniyor. Bu ülkenin 140 yıllık parlamenter sistem geleneği var. Burada aksayan yönler var ve düzeltilebilir. Biz bir kişi için oturup tüm rejimi değiştireceğiz. Kaldı ki anayasalar bütün demokrasilerde toplumsal uzlaşma belgeleridir. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her vatandaş inancı, görüşü, yaşam tarzı ne olursa olsun anayasa kitapçığını eline aldığında bu benim anayasam diyebilmeli. Benim hak ve özgürlüklerimiz güvence adlına alan bir anayasadır. Ben sandığa gidip oyumu kullanacağım diyebildiği bir anayasa olması gerekir. Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Hazırlanırsa toplumsal uzlaşı belgesi olma niteliğini kaybeder. Geçmişte referanduma gittik AKP bir anayasa taslağı hazırladı referandumda kabul gördü. Arkasından yargı bağımsızlığı askıya alındı. Sadece Yargıtay'a 160 militan atandı. Belli bir cemaati savunan kişiler atandı. O anayasa bir toplumsal uzlaşma belgesi olsaydı, demokratik ölçüler içinde parlamentoda olgunlaştırılsaydı belki biz 15 Temmuz olaylarını hiç yaşamayacaktık.
'DÜNYANIN HANGİ ÜLKESİNDE OHAL VARKEN ANAYASA DEĞİŞİYOR?'
Dayatma kültürüyle anayasa yapılmaz. Oturdular iki parti anlaştılar anayasa yapacağız millete anlatacağız. Dünyanın hangi ülkesinde OHAL olan bir ülkede anayasa değişiyor? İnsanlar düşüncelerini açıklamaktan korkuyorlar. Üniversiteleri suskun olan bir ülkede sağlıklı anayasa hazırlanamaz. Hangi hukuk fakültesi dekanı korkudan konuşabilir, hangi akademisyen konuşabiliyor. Türkiye'de medya özgürlüğü yoktur, özgürce düşüncelerini ifade etmek isteyenler zaten kendilerini şu veya bu şekilde ya mali baskı altında ya da hapishanede buluyorlar. Bu ortamda anayasa değişikliği mi olur?
'CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLETİN SİGORTASIDIR, SGORTA ATARSA KARANLIKTA KALIRIZ'
Sayın Binali Yıldırım ve Sayın Devlet Bahçeli'nin size çağrısı vardı Cumhuriyet Halk Partisi de gelsin bu işi birlikte yapalım diye. Milliyetçi Hareket Partisi işe sahil oldu en azından kendi yaklaşımını o teklife getiriyor işte bazı AK Parti'nin isteklerini kendi lehlerine çekebildiler, Cumhuriyet Halk Partisi de bu işe müdahil olup kendi fikrini de ortaya koyabilirdi eleştirileri var. Neden gitmediniz?
Anayasa metninde cumhurbaşkanının partisi ile ilişiği kesilir yazıyor, ancak mevcut metinde o değişecek ve 'İlişkisini koruyabilir' olacak. Partili cumhurbaşkanı ya da partisinin genel başkanı olarak Cumhurbaşkanı ne ifade ediyor size?
Bizim bugüne kadar oluşan 140 yıllık geleneğimize aykırı bir tavır teşkil ediyor.
'KENAN EVREN'DEN HİÇBİR FARKLARI YOK'
Mutlaka uzlaşı gerek diyorsunuz…
Dünyanın bütün demokrasilerinde anayasalarda uzlaşma gerekir. Darbe dönemlerinden sonra anayasalar yapılmıştır. Bu anayasa metinleri toplumsal uzlaşı metinleri olmaktan uzaktırlar ve o nedenle çok tartışılırlar. En çok değişikliğe uğrayan anayasa 1982 anayasasıdır. Şimdi bir darbe gerçekleşti ve darbe sonrası o anlayışı tahkim etmek için anayasaya hükümler konuyor. Kenan Evren'den hiçbir farkları yok. Dolayısıyla sistemin aksayan yönlerini düzeltmemiz gerekiyor. Bir araya gelip düzeltelim. Ben biliyorum nerelerinin aksadığını, görüşlerim var. Oturup tartışırız konuşuruz, anayasa hukukçuları gelirler, oturalım konuşalım diye ve sonunda herkesin üzerinde uzlaştığı bir metin çıkar ortaya.
Bu aşamada referandum fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Hukuk kuralları içinde bu çalışır. 330'un altında olursa gitmez 367'yi bulamazlarsa referanduma gidilir olay budur.
'MEDYANIN HÜKÜMET KOTROLÜNDE OLDUĞU BİR ÜLKEDE HANGİ DEMOKRASİ'
Rejim değişikliği diyorsunuz bunun için referandum bir kesim için tehlikeli gözükebilir.
82 Anayasa'sı yüzde 92 oyla kabul edildi. Yüzde 92'nin altında kalan her oyun belki meşruiyeti bile tartışılabilir. Yüzde 92 ile halk evet dedi bu anayasaya 82'de. Olağanüstü koşullar vardı demokrasi askıdaydı. Şimdi yine demokrasi askıda. Hapishanelerinde 146 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede demokrasiden söz edebilir miyiz? Medyanın yüzde 90'ının hükümetin kontrolünde olduğu bir ülkede demokrasinde söz edebilir miyiz? Biz Türkiye'nin bekasından sorumlu bir siyasi partiyiz. Diğer siyasi partilerinde aynı anlayışta olması lazım. Türkiye bu kafayla giderse ve bu kafayla yönetilirse çok daha büyük sorunlara gebe olur Türkiye.
Meclis Genel Kurulu'nda 330'u bulabileceğini düşünüyor musunuz bu teklifin?
'TÜRKİYE'Yİ FELAKETE GÖTÜRÜR'
330 bulundu diyelim referanduma gidildi halka sistem değişmemeliyi nasıl anlatacak Cumhuriyet Halk Partisi?
Çok basit parlamenter demokratik sistemimi istiyoruz yoksa işlevi olmayan, yargının bütün güçlerin tek kişinin elinde toplandığı bir sistem mi istiyoruz. Bunun adına diktatörlük diyoruz. Bunun en büyük örnekleri Hitler'dir, Mussolini'dir. Önce bir metin çıkacak, onu görmeden bir şey söylemiyoruz ama başkanlık sisteminin öngörülen yasama-yargı ve yürütmenin ayrışmadığı bir sistem Türkiye'yi felakete götürür.
Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde Sayın Bahçeli ile bir ortak aday belirlemiştiniz ve Sayın Erdoğan'ın karşısına bir ortak adayla çıkmıştınız. Bugün bambaşka bir siyasi iklimden bahsediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olarak Sayın Bahçeli Milliyetçi Hareket Partisi'nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ayrı bir siyasi parti kendi dünya görüşleri var. Hangi koşullarda bir araya geldiler, hangi koşullarda bunu görüşüyorlar ve Türkiye'nin geleceği konusunda ben ne endişe taşıyorsam umarım Bahçeli'de aynı endişeleri taşıyordur. Taşıması gerekir. Bir anlamda Türkiye neredeyse Kuzey Kore'ye dönecek. Bütün komşularla, bütün uygar dünyayla bağlantıları kesilen bir ülke konumundayız. Türkiye'nin bu atmosferden çıkması gerekirken bu atmosferi pekiştiren anayasal düzenlemelere izin vermek Türkiye'nin geleceği açısından bende yarattığı endişeyi yüreğimde hissediyorum. Bahçeli'nin de aynı endişeyi duyması gerekir. Hakimi, milletvekilini, valiyi, kaymakamı ben tayin edeceğim, memurları ben alacağım, devlette benim. Devlet benim anlayışı Hitler anlayışıdır. Hakim karar verirken bana bakacak. Sayın Bahçeli bu kültürü destekliyor mu desteklemiyor mu?
Milliyetçi Hareket Partisi kanadı, 'Ortada fiili bir durum var ve bu duruma anayasal sınır çizmeye çalışıyoruz, bunun için çalışmaya katılıyoruz' diyorlar.
Fiili durum, 'Bir kişi ben anayasaya uymayacağım' diyor. Biz de sen madem anayasaya uymuyorsun anayasayı sana uyduralım. Bu demokratik bir anlayış mıdır? Bir kişi anayasaya uymuyor diye ülkenin anayasasını değiştirip ona uygun hale getireceğiz. Bu anlayış söyleyecek söz bulamıyorum. Daha düne kadar isyan ettiğiniz olmaz dediğinize bugün niye evet diyorsunuz. Bu süreçte sadece bir kişinin egoları var. Böyle bir şey olamaz.
'ÖCALAN DA BAŞKANLIK SİSTEMİNİ SAVUNUYOR'
Başkanlık sistemine karşı bir miting serisine başladınız. ''Türkiye'yi böldürtmeyeceğiz Cumhuriyet'i koruyacağız'' mitingi. Siz başkanlık sisteminin Türkiye'yi böleceğine mi düşünüyorsunuz?
Abdullah Öcalan'ın İmralı günlükleri yayınlandı o da başkanlık sistemini savunuyor. Her başkanlık sistemi toplumu ayrıştırır. Bunu hala görmüyorlarsa ve okumuyorlarsa bu ülkeye ihanet ediyorlar. Toplumu kandıracaklar başkanlık değil de cumhurbaşkanlığı.
Adana'da yaptığınız konuşmada 'Terörü 4 yılda çözerim, ekonomik sorunları 4 yılda ortadan kaldırırım bana 4 yıl verin' dediniz. Sanki referanduma karşı miting değil de sanki genel seçime hazırlanır bir haliniz vardı orada. Ufukta bir erken genel seçim mi görüyorsunuz?
Olabilir de olmayabilirde. Ama bu kadar ağar şartları yaşayan bir ülkede sorunların çözümlerinde kim daha tutarlı görüş beyan ediyor onu dile getirmek istedik. 14-15 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, sıfır terörle devraldılar, bugün Türkiye bir terör batağında. Sadece PKK değil diğer terör örgütleri de çıktı ortaya. Ekonomi ne hala geldi. Fetullah Gülen terör örgütünü kimler büyüttü, yetiştirdi, kimler devletin içine inanarak yerleştirdi? Bunlar yerleştirdiler. Bunu siyasi ayağı ortaya çıkmadı. Bank Asya'ya para yatırana adamın görevine son veriyorsun da devletin en önemli kademelerine cemaatten adamları yerleştirirken sen hiç sorumluluk duymuyor musun?
'MİTİNGDE 3 DEĞİL 13 İSİM DE SAYABİLİRDİM'
Adana'da yine kalabalığa tutuklu gazetecileri saydınız oradan onay geldi. Orada 3 isim tartışıldı Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak. Parti içinden size bazı eleştiriler geldi. Yol kazası olduğunu söyleyenler oldu. Bir kaza olduğunu düşünüyor musunuz?
Hafta sonu bir dönem danışmanlığınızı yapan isimlerden Fatih Gürsu gözaltına alındı. Daha öncede danışmanlığınızı yapan isimlerden gözaltına alınanlar, tutuklananlar olmuştu. Ana muhalefet liderinin çevresinde böyle gözaltılar olunca insanın aklına sorular geliyor. Hükümet kanadına bizi de bilgilendirin bu süreçle ilgili demiştiniz. Bilgi alabildiniz mi, ne kadar hakimsiniz?
Bizim istihbarat örgütümüz yok benim bir danışmanım gözaltında şuanda ama bu gönüllü danışmanlık yapıyor. Üniversitede hoca, yurtdışında iyi bir iletişim eğitimi almış, gönüllü çalışıyor, bizim mitinglerde miting öncesi nabız tutuyordu. Biz bunlara bir ücret ödemiyoruz. Ekiple genel başkan bu miting meydanında nelerden söz etsin diye toplumun nabzı alınırdı bana aktarılırdı. Miting sonrasında da yine aynı ekip mitingte genel başkanın yaptığı konuşma ne kadar tatmin edici bu bilgi gelirdi. Operasyonlar sonrası 3 arkadaşımızın ismi medyaya yansıdı. Sayın başbakan ziyarete geldiğinde kendisine söyledim bu 3 arkadaşın Gülen cemaati ile bağlantıları nedir ne değildir biz onları bilmiyoruz. Kendisi bot aldı biraz daha dikkatle bakalım bilgilendirelim dedi. Şu ana kadar bize bilgi gelmedi.
'YENİKAPI RUHUNA SADIK KALAN TEK KİŞİ BENİM'
İtirazlarınız iktidar tarafından Yenikapı ruhundan uzaklaşma olarak yorumlanıyor.
'CUMHURBAŞKANI SÖYLEDİKTEN SONRA OLUYOR'
Ekonomik olarak şu an içinden geçtiğimiz dönemi nasıl değerlendirirsiniz? İktidar kanadının dediği gibi Türkiye küresel bir saldırı ile mi karşı kaşıya?
Niye düne kadar saldırı değildi de şimdi saldırı oldu. Ekonomi güçlüyse istedikleri kadar saldırsınlar. Aslında temel sorun ekonomiyi yönetemiyorlar, ülkeyi yönetemiyorlar. Yönetim güçleri kapasiteleri yok. Şimdi para niye kaçıyor, turist niye gelmiyor Türkiye'ye soruyorlar mı? Türkiye'yi güvenli bir ülke bulmuyorlar. Türkiye'de hiç kimsenin ben dahil hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Her an her kişi gözaltına alınabilir, tutuklanabilir, dosyasına gizlilik kararı konulabilir, aylarda yıllarca iddianamesi hazırlanmadan tutuklu kalabilir. Buna ben görüyorum Avrupalı, Amerikalı, Japon görmüyor mu? Eğer bir ülkenin diktatör tarafından yönetildiği algısı yerleşmişse demokratik bir ülkeden o ülkeye insan gelmez. İsveçlileri alıyorsunuz Alman diye onlara da arama yapıyorsunuz. Alman'ı anlarım karşıtlığının olması gerekir. Sen kalkacaksın Türkiye cumhuriyetinden bir parlamenteri alacaksın 45 dakika bir yerde tutacaksın bunu kabul etmem. Ama karşıtlık yaparken her yabancıyı tutup alman diye sorgulayalım bu olmaz. Bunu yaparken içişleri bakanlığının veya dışişleri bakanlığının bir telefonuyla bu yapılabilirdi. Ama cumhurbaşkanı söyledikten sonra bunlar oluyor. Sorunda burada. Türkiye'yi yöneten bir başbakan yok, bakanlar yok. Neden cumhurbaşkanı konuştuktan sonra bunlar oluyor, bir bakan, başbakan niye yapmıyor bunu. Amerika'da Rus bir diplomata trafik cezası kesildiğinde 15 dakika sonra Moskova'da Amerikalı bir diplomata Ruslar ceza keserler. Ama iki başkanda hiç konuşmazlar. Ama biz bağırıp çağırıyoruz. Onun için diyorum bunlar devleti yönetemiyorlar. Devlet akıllar, birikimle, sağduyu ile yönetilir.
Döviz geçtiğimiz hafta zirveye çıkmıştı Sayın Cumhurbaşkanı'nın TL'ye dönün çağrısı vardı siz o çağrıya tepki göstermiştiniz? Bu hafta nispeten dolarda bir gerileme görüldü ve yapılan yorumlarda kampanyanın da etkisi olduğunu söylüyor bazı ekonomistler. Etkili oldu mu ne dersiniz?
'DOLARIM YOK Kİ'
Peki bu kampanyalara destek vermeyi düşünüyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi adına? Mesela Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Çerçioğlu gitti dolar bozdurdu.
Dolarım yok ki. Dolara yurtdışına gittiğimiz zaman veya uçak bileti aldığımız bankadan alıyoruz ödüyoruz geliyoruz. Ben devleti yöneten her kişinin benim gibi düşünmesini isterim. Dolar en yüksekteyken bozdurdun vatandaşa sende bozdur diyorsun. Sahte dolar bozdurma makbuzları geziyor piyasada. Doları bozduracaklarsa 30 milyon eurosu vardı Bilal beyin parayı dağıttıktan sonra. O ayakkabı kurularındaki dolarlar neredeydi? Dört bakana çağrı yaptın mı dolarlarını bozdurun diye. O ayakkabı kutusundaki dolar iade edildi mi, faizi verildi mi? Verildi. O doları bozdurdu mu? Garibanın cebinde dolar yok ki bozdursun.
'MERHEM OLSAYDI DOLAR YÜKSELMEZDİ'
Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) dün alınan kararlar vardı. Nasıl buldunuz?
Merhem olsaydı dolar yükselmezdi. Güven kaybeden siyasi bir iktidar ne yaparsa yapsın güveni tazeleyemez. Yerli yabancı yatırımcının da güveni yoktur. Ben 2002'den 2015'e kadar ne kadar faiz ödediklerini söylemiştim. Aslıdan bu hükümet faiz lobisine çalışan bir hükümet. Rakamlar çok açık. Eğer bir ülkenin Cumhurbaşkanı talimat verir merkez bankasına faizi düşür diye eğer o ülkenin merkez bankası toplanıp faizi yükseltiyorsa o ülkede güven bunalımı var demektir. Kurumlar çatışıyor demektir. Böyle bir ortama da hiçbir yabancı gelmez.
'AÇIK ÇEK VERİYORUM'
AB ile gerginlik malumunuz bu ay içinde bir AB liderler zirvesi var. Avrupa Parlamentosu'ndan çıkan müzakereler durdurulsun kararı karşılık bulacak mı bulmayacak mı merak ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanı AB ile ilgili hayati kararlar alacağımız bir dönemde gibi cümleler kuruyor. Türkiye'nin AB hedefi ne durumda?
Binali Bey'e çok açık ve net bir çağrı yapayım, neden onların fasıl açmalarını bekliyoruz biz, neden yasalarımızı onlar dayatınca değiştiriyoruz. Binali Bey gelsin parlamentoya bize neyi yaptırmak istiyorlarsa onları beklemeden biz kendimiz yapalım. Açık çek veriyorum. Oturalım bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirelim. Biz kendi ülkemizde hepsini yaptık, iktidarıyla muhalefetiyle yaptık diyelim. Biz hem yapmıyoruz, yapın diyorlar yine yapmıyoruz hem kalkıp omları suçluyoruz. Demokrasiyi biz kendi özgür irademizle getirelim.
Fırat Kalkanı Harekatı El Bab'a doğru gidiyor ve maalesef şehit haberleri geliyor. Siz Fırat Kalkanı Harekatı'nda gelinen noktayı ve konulan hedefi nasıl değerlendiriyorsunuz?