Birleşmiş Milletler (BM) gözetimi altında yapılan görüşmelerin son turu Kasım 2016'da Cenevre'de yapılmış ancak taraflar Kıbrıs'ın Güney ve Kuzey kesimlerini tek devlet altında birleştirme konusunda anlaşmaya varamamıştı.
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiyadis ile Kuzey Kıbrıs lideri Mustafa Akıncı 9 Ocak'ta Cenevre'deki BM ofisinde bir araya gelecekler.
3 gün sürecek görüşmelerden sonra 12 Ocak'ta İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın da dahil olduğu beşli konferansa geçilecek.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de temaslarda bulunan Akıncı, bu hafta Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Kıbrıs'ta gelinen son noktayı değerlendirdiklerini belirterek, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun da üzerine düşen bazı görevler olduğunu belirtti.
Kıbrıs başlığına ilişkin açıklama yapan bir diğer isim olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise ‘AB'nin 2 toplum arasındaki soruna çözüm bulma çabalarını olumlu karşıladığını ancak çabaların başarıya ulaşılıp ulaşılamayacağını söylemek için henüz erken olduğunu' kaydetti.
Hem ekonomik hem de siyasi krizle boğuşan AB'nin adaya dönük ilgisinin kaynağı ne, Avrupa çözüm sağlanmasında etkili olabilecek mi?
‘AB, RUSYA'NIN DÖNÜŞ YAPMASINI İSTEMİYOR'
AB'nin bu konuda tam başarıyla ulaşamadığını, Kıbrıs'ın Rusya için de önemli olduğunu ve bir rekabet yaşandığını kaydeden Türkeş, Avrupa'nın son dönemdeki hamlelerine ilişkin olarak ise şunları söyledi:
"AB bir an önce Kıbrıs'ta daha önce edinmiş olduğu mevziyi konsolide etmek istiyor. Rusya'nın tekrar bir dönüş yapmasını istemiyor. İkincisi, İsrail'den tutun Mısır, Türkiye, buraların her biri, Münhasır Ekonomik Bölge diye oluşturulan, Kıbrıs adasının etrafındaki alanı parselleme girişimi yeni sürtüşmelere yol açıyor. Kıbrıs'ta çözüm o açıdan AB'nin işine gelen bir şey. Eğer elinde net bir tablo çıkarsa, AB hukukunu ona göre biçimlendirecek. Dolayısıyla Avrupa Birliği, Akdeniz havzasında ayakları yere basan bir hale dönüşmek istiyor."
‘İNGİLTERE, NATO'YU ORADA İSTEMEZ'
AB'nin Kıbrıs çabalarını desteklendiğini açıklayan NATO'nun adaya dönük özel bir ilgisi bulunmadığını dile getiren Türkeş "NATO'nun oraya girmesi kolay değil. Kıbrıs'ta neredeyse 5 farklı aktör var. Oraya ne olarak, hangi sıfatla girecek? Kıbrıs'ın NATO için ne kadar önemi var? NATO'nun zaten güya kaçak, kayıp ve de teröristleri takip edip yakalamak için bir gemisi var. O gemi sürekli Akdeniz'de. Akdeniz havzasında ve Ortadoğu'da, bütün taramalarını oradan yapıyor zaten. Dolayısıyla Kıbrıs'ın NATO'ya ekstra katacağı bir şey yok. Ayrıca İngiltere çok taraftar olmaz. Çünkü İngiltere orada üslerini AB hukukuna kaydettirdi. NATO'nun girmesi, İngiltere'nin iki üssünün tartışmalı hale gelmesine yol açar. Orada ‘NATO olsun' diyecek bir aktör yok" dedi.
‘UÇAK DÜŞÜRÜLDÜĞÜNDE BİLGİLERE İNGİLTERE TÜRKİYE'DEN ÖNCE SAHİPTİ'
Akdeniz'de üstünlük kurmak için kilit konumdaki yerlerden birisinin Kıbrıs olduğunu ve adanın stratejik önemini tekrar ürettiğini kaydeden Türkeş, Türkiye'ye ait uçak düşürüldüğünde Ankara'nın ihtiyaç duyduğu bilgilere, İngiltere'nin adadaki radarları sayesinde sahip olduğunu anımsattı:
"Akdeniz havzasında hegemonya nasıl oluşturulur derseniz, dört büyük ada vardır orada. O dört büyük adayı kim elinde tutarsa, oradaki hegemonyayı belirleyebilir. Dolayısıyla hiç kimse o adadan vazgeçmek istemeyecektir. Avrupa Birliği'nin önem atfetmesinin temel nedeni, bölgedeki varlığını hissettirebilmek içindir. Şöyle düşünün; Suriye tarafından Türkiye'nin uçağı düşürüldüğünde, Türkiye bir türlü niye, nasıl düşürüldüğünü öğrenemedi. Halbuki, Kıbrıs adasında radarları bulunan İngiltere bunu biliyordu. Yani Kıbrıs adası o stratejik önemini yeniden ve yeniden üretiyor."
‘KRİZDEKİ AB, KIBRIS'TAKI MALİ SORUMLULUĞU ALAMAZ'
Avrupa Birliği'nin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda başarıya ulaşma şansını değerlendiren Türkeş, AB'nin ciddi bir kriz içinde bulunmasından ötürü bu konuda kapasitesini ne kadar kullanabileceğinin tartışmalı olduğunu ifade etti. Çözümün hızla gerçekleşmesinin özellikle belirli başlıklardan ötürü zor olduğunu belirten Türkeş "Mal-mülk meselesini çözebilmek kolay değil. Çok yüklü paralara ihtiyaç var. Kim karşılayacak? Yok. Hele hele Avrupa Birliği'nin böyle bir kriz içerisindeyken, Kıbrıs'ta böyle bir mali sorumluluğu üzerine alacağına hiç ihtimal vermiyorum" dedi.
Türkeş, Akdeniz'deki varlığını sağlamlaştırmak isteyen Kıbrıs'ın Rusya açısından da önem taşıdığını belirterek "İngiltere ve ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu 21 Nisan 2004 tarihli bir tasarı var. Kıbrıs'ı yeni bir valilik haline getirme tasarısıydı. O tasarıyı bozan şey, Rusya Federasyonu oldu, Güvenlik Konseyi'nde veto ettiği için. Rusya'nın yaptığı şeyin Türkiye açısından da, Kuzey Kıbrıs'ta bulunan Türkler açısından da doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Yoksa tamamen azınlık durumuna düşme riski çok yüksekti" dedi.
Kıbrıs'ta çözümün sağlanabilmesi için adanın askerden arındırılmasının anlamlı bir başlangıç olacağının altını çizen Türkeş "İngilizlerin üslerinden vazgeçip tamamen çekilmesi gerekir. Eğer İngilizler bunu yapmayacak olursa, diğerleri niye çekilsin?" ifadelerini kullandı.