Filmin yakın tarihin gizli kalmış hikaye ve mekanlarına ışık tutacağını ifade eden Yenilmez, gözlerini 1980'lerde bir patlamada kaybeden 'Mahir' ile 'Zafer' isimli karakterlerin, gerçekleri bulma yolunda, 3 sır ölümü araştırdıklarını anlattı.
Yenilmez, Türkiye'nin yakın tarihine damga vurmuş bazı gerçeklerin, filmle gün yüzüne çıkacağının altını çizerek, Abdullah Çatlı, Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun aynı sebepten cinayete kurban gittiğini savundu.
FETÖ'nün hedefindeki kişinin Coşan olduğunu vurgulayan Yenilmez, Coşan'ın FETÖ'nün gerçek yüzünü bildiğini ifade etti.
'YAZICIOĞLU: BUNU GÖREN HERKES ÖLMÜŞ'
Yenilmez, Yazıcıoğlu ile vefatından kısa süre önce bir araya geldiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Gecenin 03.30'unda beni aradı ve evinin oradaki pastanede buluştuk. Dört kişi daha vardı bu konuşmada. Benden bir film istedi. Önüme Aydoğan Vatandaş'ın (FETÖ davaları kapsamında arananlardan) kitabını attı, 'bunu senaryolaştırıyorsun' dedi. Cep telefonunu aldı ve bir şey gösterdi, 'bunu gören herkes ölmüş, biliyor musun' dedi. Bir arkadaş da 'başkanım siz gördünüz mü' dedi. 'Görüyoruz işte' dedikten 15 gün sonra öldü. Aydoğan Vatandaş, Facebook üzerinden bana mesaj attı, 'değerli büyüğümüz bu olayın üzerine gidilmesini istemiyor' dedi. Kazadan sonra, 17-25 Aralık'tan biraz önce oldu. Filimde de izleyici bunları sorguluyor. Aydoğan Vatandaş, beni silmiş. Bunu tahmin ettiğim için çevremdeki insanlara bu bilgileri emanet etmiştim. Facebook hesabım silinmiş ve engellenmiş. Ama Allah'ın da bir hesabı var. Bir kardeşimiz silinenleri geri yükledi ve 'değerli büyüğümüz bu olayın üzerine gidilmesini istemiyor' mesajını savcıya teslim ettik."
"Hukuka saygımdan dolayı filmden 4 tane sahneyi çıkardım"
Yenilmez, amacının sinema ile seyircinin aklındaki soruları artırmak ve merak uyandırmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Abdullah Çatlı, Barnabas incilini bulmak isteyenlerdendi. Kazadan 20 dakika önce Yazıcıoğlu'nu arıyor. 'Acil görüşmem lazım' diyor. Kazada da çantası kayboluyor. Esad Coşan, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti, Yazıcıoğlu'nun helikopterinden cihazları söken insanların Cumhurbaşkanımıza yönelik suikast timinin içinde yer alması. Birileri bu halkanın kopmasını istiyor. Buradan ilan ediyorum, birileri bu cinayetlerin açığa kavuşmasını istemiyor. Ne acı ki bunu istemeyenler de yabancılar değil. Gerçekten bu yapı öyle bir işlemiş ki kendimizden şüphe eder hale gelmişiz. Savcıya gittim, belgeleri verdim. Sırf hukuka saygımdan dolayı filmden 4 tane sahneyi çıkardım. Ama o Başkanla (Yazıcıoğlu) olan görüşmede olup da bunu inkar edenler var."
"Barnabas incili, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'i ismen müjdeleyen bir incildir" diyen Yenilmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, kurban hadisesini ve Hz. İsmail'i zikreden bir incildir. Parayı kontrol eden Vatikan, bu incilin ortaya çıkmasını istemiyor. Çünkü bu incil ortaya çıkarsa samimi İsevilerle Müslümanların ittifakı söz konusudur. FETÖ elebaşı Vatikan'da bu adamın elini öpmüştür. FETÖ, orada kaybolan incili bulmakla görevlendirilmiştir. Bu incili ya Coşan ya Çatlı ya da Yazıcıoğlu bulurdu. Bunun ortaya çıkması istenmiyor. Gözümle gördüm. Cep telefonunun kayıp hafıza kartının içinde… Bulmuş ve çekmiş. Büyük ihtimalle ya devlete verdi ya da devletin elindekini buldu. Bu ülkede paşalar, başbakanlar öldürüldü, Kozmik Oda'ya girilmedi. Ama Çukurambar'da patlamamış bir silahtan Kozmik Oda'ya girildi. Bunu filmde alenen söylemedim. Çünkü ikincisini çekeceğim. Belgeleriyle çekeceğim."
FİLMİN ÖYKÜSÜ
Yapımını Yenilmez Sanat Merkezi'nin üstlendiği ve 2 Aralık'ta gösterime giren filmde; Burak Alp Yenilmez, Hümeyra Çetin, Naşit Özcan, Hasan Kaçan, Mehmet Ali Tuncer, Nejat Yıldız ve Abdullah Çatlı'nın kızı Gökçen Çatlı rol aldı.
Günümüzde yaşanan bir sevdayla, 36 yıl önce yarım kalmış bir sevdayı buluşturan filmin konusu kısaca şöyle:
"Mahir, 1970'li yılların sonunda İstanbul Üniversitesinde öğrencidir. Aynı zamanda ülkücü harekete yakın durmaktadır. Belgin ise Mahir ile aynı bölümde eğitim görmektedir. Ülkücü hareketin içindeki 'herkes birbirinin ya bacısı ya ağabeyi ya da kardeşidir' hukukuna rağmen, gönüllerine söz dinletemezler ve Sirkeci'de Can pastanesinde buluşurlar. Fakat dönemin kanlı eylemleri arasında sevdaları uzun soluklu olamaz. Üzerine bir de 1980 darbesi gelince tüm bağları kopar. Hayatta kalmak için Şeyh Edebali türbesine sığınan Mahir'in günlerini, yüreği Cemre adındaki bir kızla yanıp tutuşan Zafer dolduracaktır. Mahir'in yolu bir kez daha İstanbul'a düşer."