‘BAŞIMIZA NE GELECEĞİNİ HESAP EDEREK BU İŞLERE GİRMEDİK'
Aysever'in, "Yazıyla girişilen kavgalar mahkemeye taşınmazdı. Doğu Perinçek bir yazı yazdı ve siz de cevap verdiniz. Ve mahkemeye gitti, ertelenmemek koşuluyla hapis cezası çıktı" demesi ve "Ne demektir bu" diye sorması üzerine Behram, "Başımıza ne geleceğini hesap ederek biz bu işlere girmedik. Hapis ise hapis yatmışız, sürgün ise sürgün çekmişiz. Ülkemiz için yapılması gereken neyse, onun bedelini ödemeye hazır insanlarız. Sorun burada değil. Başıma ne geleceğini hiçbir şekilde düşünmem" diyerek söze başladı.
"Olayın kendisinde üzüntü verici bir durum var" diyen Behram, "Yani Türkiye'nin kendi aydın katları içindeki bir ayrışma sonucu bu. Sanatçılar Girişimi, Suriye ile ilgili tezkerenin Meclis'te görüşüldüğü dönemde halkı uyarma duygusuyla bir bildiri yayınladık. İçinde en seçkin sanatçılarının, çok değerli 80 sanatçının imzası vardı. Tarık Akan'ı, Edip Akbayram'ı, Mehmet Aksoy'u, Orhan Aydın'ı, Rutkay Aziz'i, Genco Erkal'ı, Ataol Behramoğlu'su… Bu bildiri son derece haysiyetli bir bildiriydi. Halkımızı ve iktidarı uyarma duygusuyla yazılmış bir bildiriydi. Bu tezkere Türkiye'yi çok kötü noktalara çeker dedik. Ki oldu da… Ülke 7 şiddetinde deprem geçirmiş gibi, altı üstüne geldi" şeklinde konuştu.
‘AZİZ NESİNLER, YAŞAR KEMALLER'İN YERİNE SİYASET ŞAKLABANLARI GELDİ'
"Sanatçılar bir toplumun manevi önderidir. Dünyada bunu yok ettiler" ifadelerini kullanan Şair Nihat Behram, "Manevi önderler toplumun vicdanıdır. Aziz Nesin'ler, Yaşar Kemal'ler, bu önderlerden bizim toplumumuzda da vardır. Bunları yok ettiler, yerlerine siyasetin şaklabanı, Esad'a ‘Bir an önce Suriye'yi terk etmezsen sonun Kaddafi gibi olur' diyen Orhan Pamuk gibi tipleri getirdiler toplumun üstüne. Biz toplumu uyardık. Doğu Perinçek ise bu bildiriyi imzalayanlara ‘vatan haini' dedi. Bunun üzerine ben, Ümit Zileli, Orhan Aydın cevap yazısı yazdık. Doğu Perinçek'e karşı bir yazı yazdım ve ‘Sen partinin adını vatan koydun diye vatanı da partin mi sanıyorsun' dedim. Kuşkusuz sert bir üslupla yazdım. O da sert bir üslupla yanıt vermek yerine mahkemeye gitme yolunu seçti. Mahkeme de sözünü ettiğimiz o 5.5 aylık hapis cezasını verdi. Sağlık olsun" ifadelerini kullandı.
Daha önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e 'yolsuzluk şampiyonu' dediği için Ankara'da ceza aldığını, başka bir davadan İstanbul'da ceza aldığını ama bu cezaların para cezasına çevrildiğini söyleyen Nihat Behram, "Bize Melih Gökçek, işkencesi polis, cumhurbaşkanı dava açar. Ama iki yazar birbirine kalemle cevap verir. Yargının terazisi hayatın elinde olandır. Utanması gereken ben değilim" dedi.