"Bağıra bağıra ev yapımı kriz geliyor" diyen Sönmez, "Dolar yükseldikçe ne var bu kadar sorun diye soruyorlar. Dünyada da böyle diyorlar. Dönüp bakıyoruz diğer para birimlerine, Türk lirası ile bunların değer kaybı arasında büyük fark var. Niye fark var? Türkiye'de ekonomik ve politik kırılganlık var" ifadelerini kullandı.
Bıçağın kemiğe dayandığını söyleyen Mustafa Sönmez, "Dolar fiyatı bir nabızdır. Tansiyonun buraya vurması büyük sermaye sahiplerini tehdit etmekte. Milli gelirin yüzde 60'ı kadar borçluyuz. Borcun üçte ikisi özel sektöre ait. Sanayi şirketlerinin döviz açığı çok büyük. Bir kuruşluk artış 2 milyar kur zararı yazıyor şirketlere" dedi.
‘DÜNYADAN KOPUŞ YAŞANACAK'
Başkanlık tartışmalarının bu konunun neresinde durduğu sorusuna yanıt veren Mustafa Sönmez, "2001 krizini katlayacak bir kriz ve etkisi de belirsiz. Çünkü hem ülke içinde hem dünyadan kopuş yaşanacak. AB krizi, dış yatırımcının kopması olarak algılandı. Dış yatırımcı parayı çekince dolar yükseliyor. Geri gelir mi? Politik ortam değişmeden gelmezler. Politik ortam ise inadına ‘bir şey değişmeyecek' diyor ve bu inada karşılık olarak başkanlık sistemi getiriliyor. Bu Başkanlık meselesindeki bütün murat, Tayyip Erdoğan'ın Yüce Divan'dan yakayı kurtarmak için böyle bir anayasal hak elde etmesi ve sandık canlı kalkanını edinmesi. Çevresiyle beraber bunun peşinde Erdoğan. Ama bu muazzam krizi ve muazzam bir dünyadan kopuşu beraberinde getiriyor" diye konuştu.
İktisatçı Sönmez, "Bu krizin farkı ne?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"2001 ekonomik krizdi. IMF'den reçete alındı ve çıkan sermaye geri geldi. 2008-2009 küresel krizdi. Bize de yansıdı. Sermaye yine döndü. Şimdi ise dibe doğru giden bir kriz var. Ekonomik onarımlardan çok politik iklimin değişmesi gerekiyor. Bu ülkede hukuk sorunu var, yargı ve mülkiyet hakları emniyetli değil. Ülkede gerilim, kutuplaşma, iç savaş tehlikesi var. Bu atmosfer ülkeyi yatırım yapılabilir olmaktan çıkıyor.
Şirketlerin döviz açığı 2010-11 yıllarına göre ikiye katlandı. Şirketleri borçlandırdılar. Bankalar üzerinden ihtiyaç kredisi/kredi kartı olarak vatandaş borçlandırıldı. Bu borçlar hane halkı üzerinde yük. Bankalar tahsil edemiyor. Şu anda %10'u batık bu kredilerin."
‘TARIMDAN GIDAYA, İĞNEDEN İPLİĞE FİYATLAR ZAMLANACAK'
Enver Aysever, bu krizin vatandaşa nasıl yansıyacağını sordu. Sanayide ve ticarette işçi çıkarmaların başladığını hatırlatarak söze giren Sönmez, "Döviz borcu olan firmalar buna başvuracaklar. İnsanlar işlerinden olacaklar. Böyle bir sokağa yansıyacak. İkinci olarak ithal ürünlerin fiyatlarına yansıyacak. Dayanıklı tüketim mallarında ithal girdi kullanılıyor. Sadece burada değil, tarımdan gıdaya, iğneden ipliğe fiyatlar zamlanacak. Çünkü üretimi durdurup, ithal ürünlerle yaşıyordu" dedi.
AKP'nin dolara müdahale edemeyeceğini söyleyen, bunun gerekçesinin de yapılan faiz artırımı olduğunun altını çizen Mustafa Sönmez, "Ama bu defa yüksek faiz ekonomiyi donduracak ve bu da sonucu değiştirmeyecek. En hafif maliyetle bu işten kurtulmanın yolu ülkeyi siyasi yönden, hukuki yönden, medya özgürlüğü sağlanarak ülkeyi yatırım yapılabilir duruma getirmektir" diye konuştu.
İktisatçı yazar Mustafa Sönmez, "Cumhurbaşkanını ekonomi kurmaylarını nasıl buluyorsunuz?" sorusunaysa, "Kelimenin tam anlamıyla bir cehalet örneği. Ceplerini doldurma derdinde olan ve kendi çıkarları dışında hiçbir aklı olmayan, söyledikleri yanlış çıkanlar kılavuz olarak seçilmiş durumda" diye yanıt verdi.