Bülent Ecevit Üniversitesi'nde ’Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru temel hak ve özgürlüklerin anayasal çerçevede korunması’ konulu konferansta konuşan Yıldırım, AYM'nin 1980’li yıllarda birtakım özelleştirme konularında verdiği kararlar, 1990’lı yıllarda siyasi partiler için verdiği kapatma kararları, daha sonra başörtüsü ve 367 kararlarının çok tartışıldığını söyledi.
"Bu aslında Türkiye için çok önemli bir büyük adım. Eylül 2012’den itibaren bireysel başvurular alınmaya başladı. Bireysel başvurular yılda ortalama 20 bin civarında geliyordu. Biz bunların yüzde 75’ini bir yıl içinde sonuçlandırmaya başlamıştık. Ta ki, 15 Temmuz’a kadar. 15 Temmuz’a kadar gayet iyi işleyen, gelen başvuruların yıllarca beklemeden en geç 1-1.5 yıl içinde karara bağlandığı bir sistem kurulmuştu. Fakat yıllık 20 bin olan başvuru sayısı şu an 75 bini buldu. Bunun yaklaşık 45 bini, 15 Temmuz’dan sonraki olan olaylarla ilgili. Tutuklamalar, mülkiyete el koymalar, kamudan işten çıkarmalarla ilgili bireysel başvurular. Muhtemelen yıl sonuna kadar bu rakam 100 bini bulur. Yeni Kanun Hükmünde Kararnameler geliyor, işten çıkarmalar oluyor o başvuruları da düşünürseniz 100 bine gelecek. 100 bin başvuruyu değerlendirmek gerçekten çok zor bir iş. Biz kara kara düşünüyoruz. Çünkü günde ortalama belli bir sayıda dosyanın sisteme girmesi lazım. Bunda bile sıkıntı yaşanıyor."
'100 BİN BAŞVURU BÜYÜK SORUN'
15 Temmuz’dan önce 2014 dosyalarını bitirmeye çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Yıldırım, "100 bin başvuru gerçekten büyük sorun. Almanya Anayasa Mahkemesi’ne yıllık başvuru sayısı 7 bin civarında. İspanya Anayasa Mahkemesi’ne yıllık başvuru sayısı 10 bin civarında. Türkiye’de ise neredeyse 10 katı. O ülkelerde bile rakamlar çok yüksek gözüküyor" dedi.
"Fakat Anayasa Mahkemesi her türlü derdin çözüleceği bir yer değil. En büyük yanılgı da şundan kaynaklandı: Yargıtay’ın veya Danıştay’ın verdiği kararlara veya bazı konularda mahkemelerin kararları kesildi, kesinleşmiş kararlara karşı Anayasa Mahkemesi’ne ‘bu karar adil değildir’ diye başvurular geliyor. O temyiz incelemesi. Anayasa Mahkemesi temyiz incelemesi yapmıyor. Burada çok katı kabul edilebilir kriterler geliştirildi. Almanya ve İspanya’da başvuruların yüzde 98’i kabul edilemez bulunmaktadır. Türkiye’de bu oran aşağı yukarı aynı. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların yüzde 97-98’lik gibi oranı kabul edilemez bulunuyor."