BİR KADININ BAŞVURUSU SONUCU AÇILMIŞTI
Schleswig İdare Mahkemesi Suriyeli genç bir kadınının yaptığı başvuruya olumlu yanıt vererek, bu kadının sadece Batılı bir ülkede sığınma başvurusunda bulunmasının bile Suriye'de takibata uğrayacağı riskini içerdiği gerekçesiyle kendisine tam bir sığınmacı statüsü verilmesi gerektiğine karar vermişti. Ancak Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ise karara itiraz ederek, davayı Schleswig Yüksek İdare Mahkemesi nezdinde temyize götürmüştü.
33 yaşındaki Suriyeli kadın 2012 yılında Şam'daki bir semtte meydana gelen katliamdan sonra buradan kaçtığını, jandarma subayı olan eşini ise bir kamyonetin arkasına gizleyerek kaçırdıklarını Schleswig İdare Mahkemesi'ne anlatmıştı. Suriyeli kadın, şu anda eşinin ve dört çocuğunun Türkiye'de yaşadığını da ifadesinde belirtmişti.
Deutsche Welle Türkçe servisinin haberine göre, Yüksek İdare Mahkemesi yargıçları, kişisel takibata uğramamış olan Suriyeli sığınmacılara sadece Almanya'daki ikamet izinleri bulunduğu ve sığınma başvurusu yapmış oldukları için tam sığınmacı statüsü verilemeyeceğine karar verdi. Yargıçlar kararın temyize götürülemeyeceğini ancak karara ilişkin bir ay içinde şikayette bulunulabileceğini açıkladı.
Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin verdiği 'geçici koruma' statüsü ikamet iznini bir yılla sınırlıyor. Yapılacak değerlendirmeyle bu süreye iki yıl daha eklenebiliyor. Ancak bu uzatma otomatik olarak gerçekleşmeyip, sığınmacıların ayrıca başvuru yapması gerekiyor. Geçici koruma statüsü nedeniyle sığınmacıların aile birleşimi kapsamında yakınlarını ancak yıllar sonra Almanya'ya getirebilme hakları bulunuyor.
Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) verilerine göre 2016 yılı başından bu yana yaklaşık 113 bin 500 kişi geçici koruma statüsü aldı. Bunların 94 binini Suriyeliler oluşturuyor. Bu sığınmacılardan yaklaşık 32 bini söz konusu geçici statüye itirazda bulunup mahkemeye başvurmuştu.
Federal Alman Anayasası, sadece ülkelerinde siyasi baskılara maruz kalanlara sığınma hakkı tanıyor. İç savaş veya âfet durumlarda ülkelerini topluca terkedenler içinse bu hak öngörülmüyor.