Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Şangay Beşlisi olarak da bilinen Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) üye olabileceği fikrini bir kez daha dile getirdi. Avrupa Birliği'nin kendilerini oyaladığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin Şanghay Beşlisi içinde daha rahat hareket edeceğinin söyledi.
‘ULUSLAR ÜSTÜ DEĞİL ULUSLARASI BİR ÖRGÜT'
"Şanghay İşbirliği Örgütü içerisinde yer alan, başta da kurucu üyeleri olan Rusya ve Çin olmak üzere, en son iki üye olması kesinleşen Pakistan ve Hindistan olmak üzere, çok türdeş yapıda üyeler değiller. Ancak Şanghay İşbirliği Örgütü'nün şöyle bir avantajı var üyelerine sunduğu, henüz kurumsallaşmakta olan, bütün organları kesinleşmemiş, emekleme çağında bir örgüt olduğu için üyelerinin, her konuda değil ama kimi konularda biraz daha rahat hareket edebilmesi söz konusu. Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi bir uluslar üstü örgüt değil, bir uluslararası örgüt. Uluslar üstü bir örgütte, üye ülkeler daha baştan, egemenliklerinin önemli bir kısmını devrederek üye olabiliyorlar. Misal Avrupa Birliği'nde siz ortak para birimini, istisnalar dışında, daha baştan kabul ediyorsunuz. Fakat Şanghay İşbirliği Örgütü böyle bir egemenlik devrini, bölüşümünü üyelerinden talep etmiyor. Ortak para birimi, gümrük birliği gibi bir dayatma söz konusu değil."
Türkiye'nin Batı'yla, NATO ve AB ile köklü bağları olduğuna dikkat çeken Doster, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün bu nedenle Ankara'nın talebine temkinli yaklaşabileceğini ve Erdoğan'ın bunu bilerek açıklamayı yapmış olabileceğini ifade ediyor.
Doster'e göre Erdoğan, Batı'yla ilişkilerin gerilimli olduğu dönemlerde sık sık ŞİÖ'ye üyelik talebinde bulunuyor ancak buna dair hiçbir adım atılmıyor:
"Son 5-6 yıldır dikkat edersek eğer, ne zaman Batı'yla aramızda bir gerginlik yaşansa bunu gündeme getiriyor Erdoğan. Hemen hemen her iki yılda bir Türkiye'den bir Şanghay çıkışı görmeye alışkın hale geldi Türkiye ve dünya kamuoyu. Bana sorarsanız, son çıkışın altında da bu var. Yoksa eğer Türkiye bugün karar verse NATO'dan çıkmaya, NATO'nun Türk siyasal hayatı, ordusu, kültür yaşamı, entelektüel hayatı, akademisi, bürokrasisi üzerindeki etkilerini silmesi en az zaten 25 yıl alır. Hiçbir ciddiyeti, hiçbir kurumsal adımı söz konusu değil bunların. Türkiye acaba gerek uluslararası ticarette kullana geldiği, gerekse Türk iç piyasasında çok ciddi yeri olan dolar ve euro'dan vazgeçmeye hazır mı? Biz bunu tartışmak durumundayız. Acaba şu andaki mevcut siyasal heyetin tarihsel arka planı, ideolojik örgüsü, içerideki üretim mülkiyet bölüşüm ilişkileri, mevcut siyasal heyeti besleyen ve ondan beslenen iş dünyasının, bürokrasinin yönelimi geniş planda Avrasya'ya mı yönelik, yoksa Batı'ya ve son yıllarda biraz daha fazla Ortadoğu'ya; Suudi Arabistan'a, Katar'a, Körfez sermayesine mi yönelik? O bağlamda ben bu çıkışları tamamen iç ve dış kamuoyuna yönelik mesajlar olarak görüyorum. Onun dışında Türkiye'nin bir kurumsal adımının kesinlikle olmadığını düşünenlerdenim."