https://anlatilaninotesi.com.tr/20161121/abd-donald-trump-ankara-1025941179.html
'Ankara, Trump için o kadar sevinmesin'
'Ankara, Trump için o kadar sevinmesin'
Sputnik Türkiye
Cenk Sidar'a göre, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump 'kalıplara uymasa da pragmatist-popülist ve tecritçi bir yönetim' arzusunda. Ancak konjonktür tıpkı... 21.11.2016, Sputnik Türkiye
2016-11-21T22:10+0300
2016-11-21T22:10+0300
2021-08-10T16:19+0300
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/i/logo/logo-social.png
abd
türkiye
suriye
irak
iran
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2016
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
programlar, haberler, abd, suriye, irak, iran, donald trump, mitt romney, cenk sidar, ortadoğu
programlar, haberler, abd, suriye, irak, iran, donald trump, mitt romney, cenk sidar, ortadoğu
'Ankara, Trump için o kadar sevinmesin'
22:10 21.11.2016 (güncellendi: 16:19 10.08.2021) Cenk Sidar'a göre, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump 'kalıplara uymasa da pragmatist-popülist ve tecritçi bir yönetim' arzusunda. Ancak konjonktür tıpkı George W. Bush gibi ona farklı davranmayı dayatabilir. Sidar, "Ankara’nın Trump’ın başarısını ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni ve iyimser bir dönem olarak görme eğilimi hatalı" dedi.
ABD’de gözler Donald Trump'ın 20 Ocak’ta görevi devralmadan önceki geçiş döneminde, bilhassa da oluşturmakta olduğu ekipte. Seçim kampanyasında ‘izolasyonist’ dış politika izleyeceği izlenimi veren Trump, yeni ekibiyle uluslararası bilek güreşinde nasıl bir çizgi izleyecek? ABD’nin dünya sahnesindeki konumu bundan nasıl etkilenecek?
Washington merkezli danışmanlık kurumunun başındaki statejist ve köşe yazarı Cenk Sidar ile konuştuk.
'EKİBİ HAKKINDA YORUM YAPMAK İÇİN ERKEN'
Sidar’a göre, Trump’ın ekibi hakkında yorum yapmak için henüz erken. Sidar, Trump’ın dışişleri bakanlığı gibi kritik önemdeki koltuklar için adı geçen Mitt Romney gibi isimleri seçmesi halinde daha realist bir çizgiye kayabileceği görüşünde.
Stephan Bannon’un Trump’ın danışmanı olarak atanmasına işaret eden Sidar, “Beyaz Sarayın A’dan, Z’ye tüm politikalarını, günlük işleyişini yönetecek isim olması itibariyle Stephan Bannon kritik bir atama. Bannon ismi, aşırı sağ, ırkçı ve beyaz politikanın kabinde bir isim. Bu isme bakacak olursanız da ciddi sıkıntılar olabilir” değerlendirmesi yaptı.
'DANIŞMANLARI KRİTİK ÖNEMDE'
Beyaz Saray danışmanlarının başkana bakanlardan bile daha yakın isimler olduklarını anımsatan Sidar, “Irak savaşı döneminde ABD’nin zincirleme hatalarına danışman kadrosunun sebep olduğunu gördük. O yüzden danışmanlar önemli. Obama idaresi döneminde de Beyaz Saray’daki dış politika danışmaları ile dışişleri bakanlığındaki ekip arasında ciddi itilaf oldu. Bu yüzden de bazı başarısızlıklar yaşandığı ddia edildi. O yüzden şu anda ekip konusunda bir şey söylemek mümkün değil. Biraz beklemek gerekir” dedi.
'ANKARA’NIN FYLNN DEĞERLENDİRMELERİ HATALI'
Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atadığı Flynn’ın dünya tarihi açısından endişe edilmesi gereken bir figür olduğunu savunan Sidar, Türkiye hükümetinin değerlendirmelerinin de yanlış olduğu görüşünde.
Ankara’nın Trump’ın başarısını ‘ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni ve iyimser bir dönem’ olarak görme eğiliminin hatalı olduğunu söyleyen Sidar, şu değerlendirmede bulundu: “Trump başkanlığı hem yarattığı belirsizlikler nedeniyle, hem de bugüne kadar ifade ettiği dış politika pozisyonları ve Flynn gibi isimlerin ön plana çıkması açısından zorlu. Flynn en az dışişleri bakanı savunma bakanı kadar önemli bir isim. Kadro netleşmedi ama bundan sonra yanına koyacağı ismi biraz daha gelenekçi ve biraz daha ‘normal’ birisi olarak düşündüğü için dışişleri bakanlığı için Mitt Romney’e yaklaşmış olabilir. Bu konudaki ilk açıklamaları sıcak ama ne olacağı bilinmez.”
'TRUMP KALIPLARA UYMAYAN PRAGMATİK VE POPÜLİST BİRİ'
Donald Trump’ın ABD politikası ekseninde hiçbir kategorik değerlendirmeye uymadığına vurgu yapan Sidar, yeni ABD başkanı için “Muhafazakar değil, neo-muhafazakar değil, idealist değil, realist değil politikaları pragmatizmle popülizm arasında gidip geliyor” yorumunu yaptı. Trump’ın dört yıllık periyotta pragmatist ya da popülist bir dış politika arasında seçim yapmak zorunda olduğunu ifade eden Sidar, “Trump’ın idealist bir dış politika izlemeyeceğini biliyoruz. Ama genel kanıda ABD’de popülist dış politikanın hem ticari kayıplar hem siyasi itibar kaybına getirdiğinden büyük ihtimalle daha pragmatist bir politika izleyeceği. Aslında beklenti çok büyük kırılmaların olmayacağı yönünde. Bu da biraz Trump’ın işadamı kimliği ve işte söyleminin sertliğine rağmen işin sonunda müzakere ve pazarlık yapabilecek bir isim olduğundan hareketle bu değerlendirme yapılıyor. Ama bunu zaman gösterecek” dedi.
‘KONJONKTÜR YİNE KENDİNİ DAYATIR’
ABD'nin yakın tarihindeki başkanların da dış politikada hangi sorunlarla karşılacağını aslında bilmediğine dikkat çeken Sidar “Baba Bush döneminde belki Irak politikası pişiyordu. Oğul Bush dönemi tamamen daha kapanmacı daha içeriye dönük bir politika izlenmesi beklenen bir dönemdi. Ama küresel konjonktürün nasıl gelişeceğini kimse tahmin edemiyor. 11 Eylül oldu ve ABD tarihinin en yayılmacı en militarist yaklaşımına büründü. Obama döneminde ABD tekrar kendisini IŞİD’le Suriye ile İran’la Ortadoğu’nun göbeğinde buldu” hatırlatması yaptı.
'KÜRESELLEŞME KARŞITLARI ARTIK SAĞ REAKSİYONER'
Dünyada artık popülist trendin güçlendiğine dikkat çeken Sidar, bunun bir dış politika meselesinden çok sosyolojik ve kültürel bir sıkışmışla açıklanabileceği görüşünde. Bu trendin küreselleşme karşıtlığı ile açıklanacak kadar dar bir mesele olmadığını belirten Sidar, “Bu kültürel ve sosyolojik bir sıkışmışlık dış politikadan ziyade. Anti küreselleşmeci hareket biraz sosyalist kanattan kaynaklanan, aynı zamanda biraz da vicdanlı bir hareket. Küreselleşmenin dayandığı gelir eksikliği, gelir adaletsizliği gibi aslında orta, alt sınıfları kapsayan bir hareketti. Bugün karşılaştığımız küreselleşme karşıtlığı çok daha bencil çok daha sağ-reaksiyoner” dedi.
'KRİTİK BİR DÖNEM'
Ancak küreselleşme olgusunu geriye çevirmenin mümkün olmadığını belirten Sidar, kendisini Trump’ın bile tüm yatırımlarını gelişmekte olan piyasalarda yapmasına dikkat çekti. Sidar şu vurguları yaptı: “Buradaki mücadele küreselleşmenin yarattığı hakkaniyetsizliklere ve adalesizliklere verilecek bir entellektüel ve törpüleyici bir hareket olmalı. Merkez sol da bunu yapmalı. Sosyal demokrat da bunu yapmalı. Ortaya çıkan hareket çok daha tehlikeli. Ama ‘Biz gelişmiş ülkelerin vatandaşıyız. Zaten bizim keyfimiz yerinde. Biz niye Meksika ile ticaret yapıyoruz da onları zenginleştiriyoruz’ deniyor. Buradaki durum artık neo muhafazakarlığın önüne geçmiş bencil ve vicdansız politikalardır. ABD’de müslümanlara karşı söylem de böyle, siyahlara da böyle. Burada çok dikkatli bir noktada durmalıyız. O yüzden bu kritik bir eşik.”