Bu durumda Avrupa Birliği Dışişleri Konseyi’nin toplantısında Türkiye’ye yönelik genel tutumu ve kararı ne olacak?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi, (Emekli) Büyükelçi Murat Bilhan şunları söyledi.
Evet, Türkiye ile Avrupa liderleri arasında büyük bir tırmanma var. Bu tırmanma tabiatiyle Türkiye’nin son derece aleyhine bir şey. Ancak genel olarak Dünyada yükselen bir sağ var. Mesela, Trump’ın seçilmesi de bu olayın göstergelerinden bir tanesi. Yakında Avrupa’da yapılacak seçimlerde de yükselen bir sağı görecek gibiyiz. Öyle görünüyor. Gerek Fransa’da, gerek Avusturya’da durum mesela çok net. Onun dışındaki ülkelerde de yükselen bir sağ var, milliyetçi bir sağ var. Buna tabi ki Brexit’i de eklemek lazım. Bu ortam içinde Türkiye’de de zaten uzun bir süredir yükselen bir sağ vardı. Şimdi bu sağ, çatışmacı bir sağ. Yani hem Türkiye açısından hem Avrupa ülkeleri liderleri açısından çatışmacı bir sağ. Taraflar arasında çatışmaya doğru bir yönelim var. Yani manzarayı genellikle olumsuz buluyorum.
Bir yerde Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan iletişim ve ilişkilerinde karşılıklı bağımlılık da var. Yani Türkiye’nin evet, sıkıştığı bir köşe var, doğru. Ama bir yerde karşılıklı bağımlılık da var. Türkiye kolaylıkla gözden çıkarılabilecek bir ülke değil. Zaten AB’nin yöntemleri ve kuralları da birden bire bir ülkenin çıkarılmasını pek öngörmüyor. Oldukça uzun bir süreç. Yani bir ülkenin Avrupa Birliği’nden çıkarılması, Avrupa Birliği ile ilişkilerinin dondurulması veya üyeliğinin kesilmesi gibi olaylar öyle bir anda olmuyor. Bunlar yavaş süreçler. Kaldı ki Türkiye, petrol ve doğal gaz yolları üzerindeki ana istasyonlarından biri olması itibariyle Türkiye bir anda üzeri çizilecek bir ülke değil. Dolayısıyla bundan herkes zarar görür. Bu zararı bile bile taraflar bunun üzerine gidiyorlar. Bu akıl dışı bir şey. Nereye kadar varır, bilmiyorum.
Avrupa’da radikal liderler var, radikal hükümetler var, gittikçe milliyetçiliği ön plan çıkaran siyasi kadrolar var. Bu siyasi kadrolar Türkiye’yi bir anda gözden çıkarmak gibi bir istek beyanları veriyorlar. Bunları duyuyoruz hep. Ama bunlar ne ölçüde gerçekçi, bir de onu bilmek lazım. Onun için biraz beklemek lazım diye düşünüyorum. Çok sert söylemler var, popülist söylemler var. Belki halkların hoşuna da gidiyor. Avrupa Birliği Dışişleri Konseyi’nin sert bir söylem benimseyeceği belli. Avrupa Birliği’nin son ilerleme raporu ortada. Çok ağır bir rapor. Son derece sert ve Türkiye’yi yerden yere çarpan bir rapor. Şimdi o raporun gölgesi altında Avrupa Birliği kurumlarının toplantılarında alınacak kararlar belli ki sert olacak. Ama bu sertlik doğrudan doğruya pratiğe ne şekilde yansır, onu görmemiz lazım.