Kuzey Kıbrıs ikinci Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili detayları ve sorunları Sputnik’e anlattı.
- Kıbrıs görüşmelerinde gelinen nokta nedir?
'EN ZOR KONU MÜLKİYET'
- Taraflar arasında anlaşılması güç olan en önemli konular neler?
Aslında en zor olan mülkiyet diye düşünüyordum. Öyle ifade ediyordum, dediğim de doğruydu tabii. Çünkü mülkiyet çoğu uzun zaman görüşülemedi. Ve nihayet görüşüldü bu konu ve bazı yakınlaşmalar da sağlandı. Şimdi onun kadar karmaşık olmayan, çok çok zor konu topraktır. Kurucu devletlerin sınırlarının ortaya koyacağı, belirleyeceği harita bu şeyde, önümüzdeki günlerde ele alınacak konudur ifade ettiğim gibi. Dolayısıyla şuanda en ciddi konu haritadır. Dediğim gibi toprak verecek olan Türk tarafıdır. Bundan dolayı verilecek o bölgelerde oturan Kıbrıslı Türklerin rahatsızlığı doğaldır. Bana göre 6 konunun beşi tamamlandıktan sonra güvenlik ve garantilere de bir çare bulunacaktır diye düşünüyorum.
- Siz Cumhurbaşkanı görevinde bulundunuz. Çözümle ilgili ne gibi sorunlarla karşılaştınız ve size neler engel oldu?
'İSVİÇRE TİPİ ZİRVELERİ SIK SIK YAPMAMIZ LAZIM'
- Çözümle ilgili sizin önerileriniz neler?
Benim önerilerim sayfalar dolusu. Yüzlerce sayfa. Annan planı biliyorsunuz 3-4 bin sayfa idi. Bu soruya dört dörtlük, kapsamlı yanıt veremem. Benim önerim yöntem olarak bütün konuların görüşüleceği, İsviçre tipi bir zirvenin tekrarlanması. Gerekirse bir kaç zirvenin tekrarlanması. Çünkü orada nerdeyse 24 saat liderler ve ekipleri görüşüyorlar, tartışıyorlar. İlerleme olacaksa orada olacak. Ayrıca benim başka önerilerim de var. Başta Türkiye ve Yunanistan’ın, arkasından da BM’nin ve konuyla ilgilenen başka devletlerin taraflara yardımcı olması lazım. Yani onları anlaşırsanız anlaşınız gibi noktalarda bırakmamaları lazım. Özellikle Türkiye ve Yunanistan’ın iki ana vatan ve garantör olarak, ama ayrıca BM’nin de arabulucu, kolaylaştırıcı oynamaları lazım. Bunun için Rum tarafı son derece isteksiz davranıyor maalesef. Halbuki Türkiye ve Yunanistan’ın birer dünya devletleri olarak sorunların sadece Kıbrıs sorunu olmadığı için vizyonları, bakış açıları son derece daha geniştir. Onların bize yardım etmesi son derece normaldir. Ve bunu talep etmek de sanırım çözüme yardımcı olmak içindir. Birini rencide etmek ya da birini baskı altına almak için değildir. Benim temel önerim budur. Yani, İsviçre tipi gibi 5-10 gün çalışılabilecek ortamlar yaratmak ve buna bir de dediğim gibi destek anlamında Türkiye ve Yunanistan’ın katkılarını sağlamak. Bu başarı sağlanırsa, anlaşılmayan konuların çözümlenmesi bana göre kolay olur.