Ahmet Gülümseyen'in Yeni Akit gazetesinde yayınlanan 'Bayanı güreştiren anlayışa ‘HAYIR’' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“… Elbette ki iki adaydan bir tanesi başkan olacak! Peki, bana ‘Seçimde oy hakkınız olsa kime verirdiniz?’ diye sorsanız. Şunu açık ve net olarak söylemek isterim ki; ‘Bayanlara mayo giydirip, marifetmiş gibi mindere çıkarıp güreştiren anlayışı, bırakın oy vermeyi, şiddetle kınadım, kınamaya devam edeceğim!..’
Hakkını teslim etmek lazım. 2000 yıllarında Ahmet Ayık’ın başkan olduğu dönemlerde başlayan ‘Bayan güreşi kampanyası’, Musa Aydın döneminde adeta tavan yaptı. Kategorilerinde derece yapan 5 genç kızımız Olimpiyat Oyunlarına katıldığı diye kendilerini öve öve bitirmediler. Sormak istiyorum, güreştiriyoruz diye her defasında övülen kızlarımızın arasında başkan, yönetici ve antrenörün kendi kızı, yakını veya akrabası var mıydı!..
Peki, genç kızlarımız Olimpiyatlarda derece alsa ne olurdu? Hemen hemen tamamı ekonomik alt gelir düzeyinde olan bu bayan sporculardan bir tanesi Olimpiyatlarda derece yapsaydı, sonucunu sizler de tahmin edersiniz. Anneler, babalar kız çocuklarını ‘güreşiyor’ saçmalığı adı altında mayo giydirip salonlara koşarlardı. Tek düşüncesi, elde edeceği madalya-para ödülü ile mali açıdan ailenin ‘sözde’ geleceğin kurtarma hayali…
Bu satırlarda defalardır yazdık, bir kez daha hatırlatma gereği duyuyorum. Müslüman Türk kızını-kadınını mayo giydirip mindere çıkarıp güreştirmenin, 1932 yılında 28 ülkenin katılımı ile Belçika’nın Spa şehrinde yapılan güzellik yarışmasında, mayo giydirip birinci seçilen ve jüri tarafından ‘Hıristiyanlığın zaferi’ olarak kutladığı Türk güzeli Keriman’dan farklı bir yanı yoktur. Anlayış aynı…
Buyurun, Güreş Federasyonun internet sitesine bakın. ‘Minik Kadınlar…, Yıldız Kadınlar…, Genç Kadınlar…’ şeklinde başlayan kamp, turnuva, şampiyona gibi başlıklı haberlere rastlayacaksınız. Bu demek oluyor ki, yaş ve kategori ayırt etmeksizin kızlarımızı mayo giydirip güreştirmek için, elinden gelen gayret ve çabayı gösteriyorlar. Dur diyen yok…
‘UYGULAMANIN MİMARLARININ, 1932 ZİHNİYETİNDEN FARKLI OLMADIĞINI GÖRECEKSİNİZ’
Sadece bir soru soruyorum? Tarihimizde atasporu diye övündüğümüz, düne kadar minderi ‘abdestsiz’ çıkılmayan bir branşın içerisine, sözde sporcu diye bayanların sokulması hangi düşüncenin ürünü? Araştırdığınız da uygulamanın mimarlarının, 1932 zihniyetinden farklı olmadığını göreceksiniz!..
Sahi, oyumuz olsa kime verirdik? Bayan güreşi konusunda yeni başkan adayı Enis Erdem de, 2000 yılından sonrasındaki başkanlar gibi düşünmüyordur inşallah!..”