ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ve Amerika-Türkiye Konseyi (ATC) iş birliğiyle düzenlenen ABD-Türkiye İlişkileri 35. Yıllık Konferansı’nın kapanış oturumunda konuştu.
PKK’nın saldırılarının Türkiye’deki Kürt halkının meşru arzuları ve haklarının altını oyduğunu söyleyen Blinken, “ABD, PKK’nın korkunç yöntemlerini her zaman için çok net ve kuvvetli biçimde kınamıştır ve kınamaya da devam edecektir” dedi.
Amerika’nın Sesi’nden Mehmet Toroğlu’nun aktardığına göre, Türkiye ile ABD arasında bazı konularda yaşanan görüş ayrılıklarına da değinen Blinken, şunları kaydetti: “Her iki ülkede de halklarımızın birbirlerinin seçimlerini sorguladığını görüyoruz. Bu üzerinde çok ciddi uğraşmamız gereken bir konu. Evet görüş ayrılıklarımız var ama bunları her dost ve ortağın yaptığı gibi açıklıkla, doğrudan ve dürüstlükle konuşuyoruz. Demokratik ilkeleri savunmada ve teröre karşı savaşta NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanında yer alıyoruz. Ve bir dost ve müttefik olarak Türkiye hükümetini hukukun üstünlüğü ve temel özgürlüklerin korunmasını garanti altına almaya teşvik ediyoruz.”
15 Temmuz’daki darbe girişiminin iyi anlaşılmadığı özeleştirisini de yapan Blinken, “Bu (darbe teşebbüsü) Türk devleti ve Türk halkının kalbini hedef alan bir hançerdi” ifadesini kullandı.
Blinken, IŞİD’le mücadele yönünde atılan adımlara da değindi ve artık önemli bir ‘fırsat anı’ içerisinde olduklarını belirtti. Bunun da IŞİD’in elindeki iki büyük kent olan Musul ve Rakka’nın geri alınmasıyla örgütün ilan ettiği ‘halifeliği’ yok etmek olduğunu söyleyen Blinken, bu operasyonlarda Türkiye ve diğer koalisyon ortaklarıyla çok yakın çalıştıklarını dile getirdi.
Bu ‘fırsat anı’nın aynı zamanda aciliyet gerektirdiğini çünkü IŞİD’in, ‘etrafındaki ilmik daraldıkça’ dünya genelinde terör saldırılarına yönelmeye başladığını ve Rakka’nın bu saldırılarını planlamada merkez konumunda olduğunu belirten Blinken, bu durumun Rakka’nın kuşatılması ve en nihayetinde özgürleştirilmesine başlanmasını şart hale getirdiğini kaydetti.
Blinken, Türkiye’yi sınırlarındaki IŞİD tehdidine karşı aldığı tedbirlerden dolayı takdir ettiklerini belirterek, iki ülke arasında yabancı savaşçılar konusunda istihbarat paylaşımının önemini dile getirdi.
‘SURİYE’DE İÇ SAVAŞA ÇÖZÜM BULMADAN IŞİD’İ TAMAMEN YOK EDEMEYİZ’
Suriye’deki iç savaşa çözüm bulmadan IŞİD’in tam olarak yok edilemeyeceğini de belirten Blinken, siyasi çözüm için Türkiye ve Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun diğer tüm üyeleriyle birlikte çalıştıklarını dile getirdi. Bu çalışmaların Esat rejimi ve Rusya’nın eylemlerinin tehdidi altında olduğunu ifade eden Blinken, mülteci krizine değinerek, Türkiye’nin bu konuda gösterdiği liderlikten ve mülteciler için attığı adımlardan büyük minnet duyduklarını söyledi.
Blinken konuşmasında, göçmenlere destek amaçlı faaliyetleriyle bilinen, ABD’nin popüler yoğurt markası ‘Chobani’nin kurucusu ve sahibi Hamdi Ulukaya’ya da özel bir yer ayırdı.
Ulukaya’nın göçmenlerin topluma kazandırılması adına yaptıklarından dolayı ülkede kimi çevrelerden ölüm tehditleri, ırkçı sözlü saldırılara ve yalanlara maruz kaldığına değinen Blinken, “Küresel mülteci krizine karşılığımız sadece çocukların öğrenmesine ve velilerin çalışmasına yardım etmekle sınırlı kalmamalı. Her birimizin bağnazlığa ve toplumdaki nefret söylemlerine de karşı durmamız gerekiyor” diye konuştu. Blinken, bu alanda Ulukaya’nın dünyadaki birçok kişi için ‘olağanüstü bir örnek’ oluşturduğunu kaydetti.
Blinken konuşmasının son bölümünde Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bazı uygulamalara dair eleştiri ve uyarılarda bulundu. Blinken, Türk hükümetini başarısız darbe teşebbüsüne ‘hukukun üstünlüğü ve Türkiye’nin ifade özgürlüğü ve çoğulculuk geleneğine halkın güvenini artıran yollarla’ karşılık vermeye çağırdı:
“Yetkililer demokratik kurumları tehdit ediyor görünen adımlar attıkları ya da açıklamalar yaptıklarında biliriz ki iş iklimi kötüleşir. Yargının ve düzenleyici kuruluşların bağımsızlığından taviz verildiğinde yatırımcılar uzak durma eğilimine girer. Delil standartları muğlak ya da şeffaf olmadığında tüm vatandaşlar adalet kurumlarına inancını yitirir. Basın kuruluşları kapatıldığında, ifade özgürlüğü kısıtlandığında ve sesler bastırıldığında inovasyona da aynısı olur. Girişimcilik kültürü, vatandaşların arzularının peşine düşebilecekleri, görüşlerini dile getirebilecekleri, fikirlerini hayata geçirebilecekleri şekilde hak ve özgürlükler temeli olmadan neredeyse mümkün değildir.
Türk hükümetini, başarısız darbe teşebbüsüne, hukukun üstünlüğü ve Türkiye’nin ifade özgürlüğü ve çoğulculuk geleneğine halkın güvenini artıran yollarla karşılık vermeye çağırdık ve çağırmaya devam ediyoruz. Bunlar Türk halkının kriz zamanında büyük cesaretle savundukları ilkeler ve kurumlar.”
BÜYÜKELÇİ KILIÇ: BATI’DA 15 TEMMUZ’A BAZI TEPKİLER HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Blinken’ın ardından kürsüye gelen Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç da konuşmasında 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Batı’daki bazı medya ve düşünce kuruluşları ile hatta bazı politikacıların bu olaya yönelik değerlendirmelerinin ‘hayal kırıklığı’ yarattığını söyledi.
Türkiye’nin IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun en aktif üyelerinden biri olduğunu da belirten Kılıç, ABD ile PYD gerilimine konuyu taşıyarak, “PKK bağlantılı YPG ve
PYD’ye verilen silahların sık sık PKK teröristlerinin eline düşmesi ve Türkiye’deki sivil halk ve güvenlik güçlerine karşı kullanılması” durumuna dikkat çekti. Kılıç, “Bunun kabul edilemez sonucu NATO müttefiki Türkiye’nin diğer bir NATO müttefikinin silahlarıyla saldırıya uğramasıdır” ifadesini kullandı.
Kılıç, “Fırat Kalkanı operasyonu, DAEŞ’in PKK, YPG, PYD gibi diğer terör örgütlerinin desteğine bel bağlamadan da yenilgiye uğratılabileceğini gösterdi” diye konuştu.
Blinken’in Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün durumu konusundaki eleştirilerine de yanıt veren Kılıç, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün Anayasa ile güvence altına alındığını, Türkiye’nin insan hakları konusunda büyük çaplı uluslararası sözleşmelerin parçası olduğunu söyledi.