OHAL'in 2. evresinde yayınlanan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) hukuk çevrelerinde yarattığı tepki büyüyor. 675 ve 676 sayılı KHK'lar nedeniyle Ankara Barosu hükümeti protesto kararı aldı. Kararnamelerle Türkiye'de savunma hakkının ihlal edildiğini öne süren baro yönetimi "Uyarıyoruz" başlıklı bir metin hazırlayarak bu metni gazeteler aracılığıyla kamuoyuyla paylaşmaya başladı.
Ankara Barosu Başkanlığı'nın 675 ve 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle ilgili Sözcü'de yayınlanan UYARIYORUZ başlıklı açıklaması. pic.twitter.com/9AXf4VWP1A
— Ankara Barosu (@ankarabarosu) 2 Kasım 2016
DW Türkçe'ye hükümeti protesto etmelerinin ayrıntılarını açıklayan Baro Başkanı Hakan Canduran, sadece ‘Uyarıyoruz' başlıklı bir protesto metniyle sınırlı kalmayacaklarını söyledi. Canduran, 675 ve 676 sayılı KHK'ların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidecek ve baroyu temsilen bireysel başvuruda bulunacak.
‘ZATEN YARALI OLAN HUKUK DEVLETİ, KHK DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEKTE'
Ankara Barosu "Uyarıyoruz" başlıklı protesto metninde evrensel insan haklarının başında gelen ‘savunma hakkı'nın ihlali için avukatlara her türlü kısıtlamaların getirilmesinden çekinilmediğine dikkat çekiyor. Metinde "Zaten yaralı olan hukuk devleti, KHK devletine dönüştürülmektedir. Kutsal savunma hakkının belinin kırılmasına da, cezaevlerinin hukuka kapatılmasına da asla izin verilmeyecektir" çıkışında bulunuluyor.
‘AVUKATIN GİREMEDİĞİ CEZAEVİNE İŞKENCE GİRER'
Baro Başkanı Canduran 675 ve 676 sayılı KHK'larla avukatlara getirilen kısıtlamaların ayrıntılarını anlatırken, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda duruşmada en çok 3 avukatın hazır bulunabileceği hükmünün getirildiğine dikkat çekiyor. Canduran'a göre, bu da ‘yargılamaların uzayacağı düşüncesiyle az avukatla, yargılamayı çabuk bitirme hedefinin hayata geçirilmesi' anlamına geliyor. Canduran, "Hızlı yargılamanın sonucunun adaletli olacağı söylenemez. Burada hükümet, yargılamaların hızlandırılacağı görüntüsü vermeye çalışıyor. Avukat sayısına getirilen sınırlama, aslında savunma hakkının sınırlanmasıdır" diyor.
KHK'lere göre avukatlara getirilen kısıtlamalardan bir diğeri, avukatların sanıklarla 24 saat görüşmesinin önlenmesi. Eğer savcı ve hakim böyle avukatın müvekkiliyle 24 saat görüşmesini uygun görmezse, avukatın itiraz hakkı olamayacak. Baro Başkanı Canduran, bunun anlamının ‘sanıkların doğrudan insan hakkının ihlali' olduğunu belirtirken, "İfade alınamıyor, acaba orda sanığa ne yapılıyor, işkence mi oluyor, ne oluyor? Avukatın giremediği cezaevine işkence girer" tepkisinde bulunuyor. KHK'yla avukatların örgüt suçlarında avukatlık yapması da engelleniyor. Öyle ki hakkında soruşturma açılan bir avukat, sanığını savunamayacak duruma gelebilecek. Baro Başkanı Hakan Canduran, "Daha suç işlemediği kesinleşmemişken bir avukata böyle bir kısıtlama getiremezsiniz. İstediğiniz avukatı yargılamalardan dışlayamazsınız. Bu bir hukuk ihlali olur" diyor. KHK'larla, cumhuriyet savcısının isteği ile avukat- hükümlü arasındaki belge-bilgi alışverişi de kontrol altına alınabilecek, bu trafik üzerinde inceleme yapılabilecek.
‘AVUKATIN PİYONA, YARGININ MİZANSENE ÇEVRİLMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Ankara Barosu, KHK'ların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduktan sonra da hükümete dönük protestolarını kesintiye uğratmayacak. Baro Başkanı Hakan Canduran, "Avukatın piyona, yargının mizansene çevrilmesine asla izin vermeyeceğiz" derken, hükümetin ‘hukukun bir gün herkese lazım olacağını' hatırlamasını istiyor. Hükümete uyarılarını her platformda dile getirmekten çekinmeyeceklerini söyleyen Canduran, hükümetin ‘ısrarla ve inatla' avukatı sistemin dışına çıkarma çabasından bir an önce vazgeçmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Türkiye bir gün hukuk devleti niteliğini bütünüyle kaybettiğinde, kazanan-kaybeden ayrımının kalmayacağını, bir ülkenin inatla hukuksuzluğa sürükleneceğini" söyleyen Canduran, hükümetin ağır baskı uygulamalarına maruz kalan medyadan ‘bu zor günlerde de olsa' destek beklediklerini vurguluyor.