'Silivri Davaları'nda olduğu gibi şimdi de insanların uyduruk delillerle tutuklandığını dile getiren Mustafa Karadağ'a göre böyle yapılarak 'cemaat mücadelesi' kirletiliyor:
"Diyorum ki, hani bir ara hükümet ile cemaat ortaktı ya, işte o arada öğrendiler bu işi. Şimdi hükümet yargısı cemaat yargısından öğrendiği şeyleri tatbik ediyor. Aslına bakarsanız ben amacın sadece cemaatin tasviyesi olduğunu da düşünmüyorum. Evet, Fethullah Gülen cemaati bu ülkeye gelmiş geçmiş en büyük felaketlerden birisidir. Bunu ortaya koymak lazım ama cemaatle mücadelenin bile bir ahlakı olması gerekir. Cemaat mücadelesi kirletiliyor."
'GİZLİ TANIK BEYANLARI DA DENETLEMELİ'
"Şimdi bütün tanık beyanlarının mutlaka maddi ve yan delillerle desteklenmesi gerekir. Yani o tanığın sözü ile biz herhangi bir maddi vakayı birbirine bağlayabilmeliyiz ki değerli olsun. Mesela Murat Arslan İstanbul'daki şu otele gitti, şu ağabey ile cemaat toplantısı yapmıştı gibi… Arkasından da biz baktık ki o tarihte Murat Arslan o otele gitmiş, yine baktık ki cemaatle ilişkilendirilen 8 adam daha o gece o otelde kalmış mesela… O zaman tanığın beyanına itibar edilir. Burada ise hiçbir somut delil sunmadan, sadece gizli tanık ve tanık beyanları gibi olgulara dayanarak, deniyor."
'HÜKÜMET YARGISINDAN NEMALANMAK İSTEYEN HUKUKÇULAR'
Arslan'a, 'kendisinin, eşinin ya da çocuklarının cemaatin dershanelerinde eğitim görüp görmediği, yurtlarında kalıp kalmadığının' sorulması da yayımlanan müzerekkere ile birlikte açığa çıkmıştı. Yargıçlar Sendikası Başkanı Karadağ'a göre, şimdi yaşananlar ile 2007'de yaşananlar arasındaki tek fark hükümet yargısı ile cemaat yargısının yer değiştirmiş olması.
Karadağ'a göre bu sorular 'soruşturmayla kahraman olmak isteyen, hükümet yargısından nemalanmak isteyen hukukçuların soruları':
"Türkiye halkında çok ciddi bir cemaat karşıtlığı var; amiyane deyimle kale boş hükümet ne söylese tutuyor zaten. Bunun için de sürekli bir uydurma hali, manipülasyon hali var. Bu nedenle de Murat Arslan hakkındaki gizli tanığın beyanları karşılık buluyor… Savcı fütursuzca tutuklamaya sevk edebiliyor, demokrasi, insan hakları, hukuk ihlali, özgürlükler de hakimin aklından bile geçmiyor ki o da tutukluyor."