AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akdoğan'a ilk olarak ‘kumpas' olarak nitelendirdiği Ergenekon ve Balyoz davaları ve bu davalar üzerinden hükümete yöneltilen eleştiriler soruldu.
"Kumpas FETÖ'nün birçok karanlık işlerini anlatan bir kavrama dönüştü" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:
"O dönemde sadece milli orduya kumpas gibi algılandı ama milletin seçilmiş iktidarına, Milli İstihbarat Teşkilatı'mıza, milli bankamıza yönelik bir kumpas içerisinde olunduğunu ifade etmeye çalıştım. O dönemde FETÖ devleti devirmeye çalışmıştı. Neden ses çıkarılmadı? Ses çıkardık da kumpas dedik. Kamu vicdanının kabul edemeyeceği haksızlıklar ortaya çıkmıştı. Deniz Kuvvetleri'ni çökerteceklerdi, bir kurumda 300 casus olur mu? Delil üretilerek bir yapı çökertilmeye çalışıldı. Bu yanlışlıklara vurgu olsun diye bu ifadeyi kullandım.
25 Aralık'tan önce bunu ifade ettim. AK Parti bunlara tepki göstermedi mi? Gösterdi. MİT krizi, ondan bir hafta önce İlker Başbuğ'un tutuklanması… Sayın Cumhurbaşkanı'mız buna tepki de gösterdi. Böyle baktığımızda bu FETÖ meselesi 2013'ten önce çıkmaya başladı. 2011'de AK Parti'nin seçimi kazanmasıyla birileri düğmelerine bastı ve savaş pozisyonuna geçtiler."
‘2002-2007 ARASINDAKİ DÖNEMDE AK PARTİ ÇOK CİDDİ BİR SALDIRI ALTINDAYDI'
‘LAİKÇİ BİR KESİMİN AK PARTİ'YE TAHAMMÜL EDEMEYİP DEVİRMEYE DÖNÜK ÇALIŞMALAR İÇERİSİNE GİRDİĞİNİ BİLİYORUZ'
Ordu içerisinde de birtakım hareketlenmeler olduğunu, daha öncesinde birtakım çalışmalarla AK Parti'ye dönük bir hazırlık olduğunu da, yani laikçi bir kesimin AK Parti'ye tahammül edemeyip devirmeye dönük çalışmalar içerisine girdiğini biliyoruz. Bunun mağduru AK Parti olmuştur. Bu yüzden ortada hiçbir şey yoktu diyemeyiz. FETÖ kumpas davalarıyla işi sulandırdığı için bu zihniyetle hesaplaşma fırsatı kaçtı. Bunların kumpasları, tezgahları bu tarihi hesaplaşmayı akamete uğratmıştır. Türkiye'de yönetime el koymak isteyenler ordu içerisinde hakimiyet kurma çabası içerisine giriyor. Bu başından beri böyle olmuştur. 27 Mayıs bir cunta hareketiydi. 15 Temmuz da bir cunta kalkışmasıydı. Böyle baktığımızda bu yeni bir durum değil. FETÖ de ordu içerisinde duruma hakim olup ülke üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı.
ÖZKÖK'ÜN ‘UYARMIŞTIK' AÇIKLAMASINA YANIT
"Bir insan çok şeyler yapabilir, yanlışları vardır doğruları vardır. Adalet terazisine koyup öyle değerlendirmek gerekir. Totalde baktığımda ben Özkök'ün o süreçte önemli bir rol oynadığını, birçok olumsuzluğu engellediğini düşünüyorum. Ama son söylediği sözü ben de eleştiriyorum. 'Söyledik, yapmadılar…' Bu, zaman ve mekan bağlamından kopartılarak yapılmış bir yorum. 2004'te AK Parti iktidara gelmiş ve baskılanmaya çalışıldığı dönemden bahsediyoruz. İrtica diye bir yaygara var, toplumsal alana dönük bir takım laflar ediliyor. Bunun üzerinden kim baskılanmaya çalışılıyor, FETÖ değil, iktidar baskılanmaya hatta devrilmeye çalışılıyor."
‘İNTİHAR ANLAMINA GELİR'
"Böyle bir süreçte siz bunu tehlike olarak gösterip 'gereğini yapın' diyorsunuz. Hükümet kendi tabanına, toplumsal kesime, muhafazakar kesime savaş açsın, bu intihar anlamına gelecek bir şeydir. Bu FETÖ ile mücadele veya temizlik anlamına gelecek bir şey değil, birbirine karıştırmamak lazım. O süreçte bunlar nasıl kodlandılar. Dindar olarak birini kodlayarak tehlikeli göstermek başka bir şeydir. Bu örgütçü, bu casus, bu hain diye onu ortaya koymak başka bir şeydir. O dönemdeki kodlama dindar vs. üzerinden yapılan bir kodlamadır."