Yeneroğlu şunları söyledi:
"Şunu ifade etmek istiyorum. HRW'nin raporusadece gözaltı dönemiyle ilgili meseleleri içeriyor. Kendileri de böyle ifade ediyorlar. Bunun ötesinde de bir sorun yok. Bu iddialar darbe girişimi sonrası yaşanan ilk günlerle ilgilidir. Düşünün, kamu düzeninin tamamı ile tesis edilmesi noktasında daha ilk günlerde sarf edilen olağanüstü bir çaba var. O günleri bir hatırlayın, göz önünde bulundurun. Zaten ilk sabah 52 general yakalanıp tutuklanmıştı. 2 hafta sonra sayı 150'nin üzerine çıktı. Dolayısıyla oradaki ortam, oradaki gerginlik… Netice itibariyle her konunun arzu edilen en ideal manada uygulandığını iddia edemem. Kimse bunu iddia edemez. Ama biz şunu söylüyoruz: Türkiye bir hukuk devletidir, bu konuyla ilgili ihlale sebebiyet vermiş kişiler varsa, bu iddiaların içerisinde bulunmuş kişiler varsa o kişiler kesinlikle yargılanacaklar. Bunun takibi yapılacak. Biz de bize ulaşan her iddianın takip edilmesi tahkik edilmesiyle ilgili savcılara suç duyurusunda bulunuyoruz."
'NEREDE, NE ZAMAN, KİM İŞKENCEYE UĞRAMIŞ?'
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yayımladığı raporunda yer verdiği örneklerden bir bölümü doğrulattığını da iddia ettiğinin hatırlatılması üzerine Yeneroğlu, şöyle konuştu:
'CEZAEVİ ZİYARETLERİNE ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA BAŞLAYACAĞIZ'
"Bunun iki boyutu var, birincisi o konuyla ilgili alt komisyonumuz önümüzdeki hafta itibariyle tekrar ve yoğun bir biçimde cezaevlerini ziyaret etmeye başlayacak. İkincisi de kamuoyu ile paylaşmamış olsam da zaten bizim de bazı yerleri gidip bizzat yerinde müşahede etme imkanımız olmuştur. Benim bunu kamuoyu ile paylaşmamamın sebebi de, burada muhalefetin ortaya koyduğu maksat gidip görelim bunu tespit edelim şeklinde olmayıp, tam aksi biçimde bunu siyasi polemik aracı olarak nasıl kullanalım yaklaşımında olmasıdır. CHP'li arkadaşlardan sistematik bir biçimde ülkede baştan sona işkence yapıldığı iddiaları geliyor. 'Nereden geliyor bana bir tane söyler misin' diyorum… Buna cevap verilmesi lazım. Ben bunu öyle kapalı kapılar ardında da söylemedim. TBMM İnsan Hakları İzleme Komisyonu'nun son iki toplantısında kamuoyu önünde ben bunları ifade ettim. Netice? Netice yok."
'İDDİALARI TAKİP ETMEDİĞİMİZ SÖYLENEMEZ'
"Bakın birileri bu işi siyasi polemiğe dönüştürüyor. Cezaevleri ile ilgili dile getirilen bu konuyu takip etmediğimizi kimse iddia edemez. Ben sadece birilerinin bu meseleleri siyasi polemik haline getirmemeleri konusunda bir hassasiyet ortaya koyuyorum ve şunu söylüyorum: Cezaevleri ile ilgili bize gelen tüm iddialar bire bir takip edilmektedir. Ben de özellikle bana ulaşan bu vakalarla ilgili hem cezaevleri müdürleriyle hem de ilgili savcılarla görüşerek meseleyi bizzat takip ediyorum. Adalat Bakanımızın da (Bekir Bozdağ) bu konuda olağanüstü bir hassasiyete sahip olduğunu görüyorum biliyorum ve bunu bizzat müşahede ediyorum."
'KOMİSYONUN İLK ADRESİ ESKİŞEHİR OLACAK'
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na bağlı alt komisyonun cezaevi ziyaretlerine başlayacağını söyleyen Mustafa Yeneroğlu, ziyaretlere ilişkin programı da açıkladı. Buna göre ziyaretler önümüzdeki hafta itibariyle Eskişehir'den başlayacak.
'ZİYARETLER FETÖ SORUŞTURMASI ÖZELİNDE YAPILAMAZ'
'İŞKENCEYE UĞRADILARSA KORKACAK BAŞKA NE VAR?'
"Bir insan eğer işkence görmüş ise bunun ötesi ne ki, neden korkacak, bunun daha ötesi mi olabilir. Bu iddialar soyut varsayımlar. Bize şimdiye kadar 2 somut başvuru geldi. Bunlardan biri 21 Ağustos tarihinde HDP'li arkadaşımızdan geldi. Şırnak Cezaevi'ndeki PKK aktivistlerinin eylemleri neticesinde oluşan ortamla ilgiliydi. Bir de CHP'li bir arkadaşımızın Afyonkarahisar Cezaevi ile ilgili bir başvurusu geldi. Bunun ötesinde HRW'nin iddia ettiği hususla ilgili şimdiye kadar bizim elimize ne Human Right Watch'tan ne insan hakları kuruluşlarından ne de İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olan milletvekillerinden herhangi bir başvuru, herhangi bir iddia ulaştırıldı. Dolayısıyla bu, bu işin ciddiyetine aykırı bir durum. Ben geçen hafta HRWtemsilcileriyle görüştüm. Kendilerini davet ettim, yarın gelecekler ve bu konuları görüşeceğiz. Kimin mağdur olduğu, ne zaman nerede ne olduğuyla ilgili bilgileri kendilerinden isteyeceğiz. Bunu bize verirlerse biz bunların üzerine gideceğiz. Tabii ki bunları takip edeceğiz ama; şuan koparılan yaygarada olduğu gibi somut bir bilgi vermeden, işte efendim korkuyorlar, endişe ediyorlar… Bunu her zaman iddia edebilirsiniz. Ben bu iddia karşısında bir şey yapamam ki. Bu iddiaların siyasi aktivizmin önüne geçebilmesi için somutlaştırılması gerekir."
'BİR İNSAN HAKLARI KURUMUNUN BU YAKLAŞIMI SKANDALDIR'
"Zaten garip olan hususlardan birisi de o. İşkence gibi hususlar hiçbir şekilde KHK'larla askıya alınamaz. Böyle bir şey olabilir mi? Bu zaten yasada, anayasada açıkça belirtiliyor. Bizim bilfiğimiz bu konuda şimdiye kadar mahkemelere yapılmış bir başvuru da yok. İkincisi Türkiye'de her halükarda yargıya başvurulabilir. İç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM'e başvurulabilir ki AİHM'in söz konusu 15. maddesi de bu meseleleri askıya almıyor ve hiçbir zaman askıya alamaz. Sonuç itibariyle bu özgürlükçü, demokratik temel düzenin olmazsa olmazıdır. Onun için bunlar sadece ilgili maddeleri değil, olağanüstü halle ilgili olan KHK'ların tamamının kaldırılmasını istiyorlar. Bir insan hakları kurumumun böyle bir yaklaşım içinde olması bile başlı başına skandal."