YILDIRIM'DAN MUSUL OPERASYONU DEĞERLENDİRMESİ
İlk kez bu kadar çok kanalın ortak yayınladığı canlı yayına katılan Yıldırım, Musul operasyonuna ve kentteki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Musul'daki durum şu anda şehrin merkezinden, DEAŞ unsurlarını temizlemek için kuzeyinden ve doğusundan Bağdat hükümetinin askeri unsurları, ve onlarla birlikte hareket eden milislerle harekat devam ediyor. Operasyon devam ediyor" diyen Yıldırım, açıklamalarına "Bu arada DEAŞ, Musul üzerindeki baskıyı azaltmak, zaman kazanmak için Kerkük'te bir harekat yaptı, onunla ilgili de gerekli karşılık verildi ve orada da işler normale döndü şu anda" diye devam etti.
Sn.@TC_Basbakan'ımız Binali Yıldırım ortak canlı yayında gazetecilerin sorularını cevaplıyor.https://t.co/CbH4gDxWFq pic.twitter.com/xPH2bCKFed
— AK PARTİ SPB GM (@AKPartiSPBGM) 22 Ekim 2016
CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Yıldırım'a, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'ın "Irak ve Türkiye, Türkiye'nin Musul Operasyonu'ndaki rolü konusunda 'prensipte' anlaşmaya vardı. Türkiye'nin olası rolünün ayrıntıları henüz ete kemiğe bürünmedi. Türkiye'nin rolünü Irak'ın da onaylaması gerekiyor. Bu konuda prensipte uzlaşıya varıldığını düşünüyorum ama şu an konunun ayrıntıları aşamasındayız ve şu an bununla uğraşıyoruz" şeklindeki açıklamasını ve ardından, Irak Başbakanı Haydar el İbadi'nin, Türklerin katılmak istediğini bildiği ancak Türkiye'nin Musul'u IŞİD'den kurtarma operasyonuna katılmasına gerek olmadığına ilişkin sözlerini hatırlattı. Bu açıklamalara yönelik değerlendirmelerde bulunan, Yıldırım, Türkiye'nin Musul operasyonunda hava unsurları dahilinde yer alacağını ifade ederek şu ifadeleri kullandı:
'BİZİ RAHATSIZ EDİYOR'
"İtirazlara rağmen biz orada Musul'un kurtarılması, DEAŞ'a karşı etkin mücadele edilmesi konusunda birliğimiz ciddi katkı sağlıyor. Amaç eğer DEAŞ'ı Irak'tan temizlemekse tam da bizim orada Başika'daki askeri varlığımız bunu yapıyor. Irak'ın bize bu konuda teşekkür etmesi lazım, biz bunu beklerken maalesef ‘Türk birliğinin burada ne işi var' şeklinde sürekli rahatsız edici, sürekli bir takım iç siyaset saikleriyle veya başka ülkelerin yönlendirilmesiyle yapıldığını düşündüğümüz şeyler söyleniyor."
'KAFA TUTUYORLAR'
"Irak'tan gelebilecek her türlü terör tehdidine karşı, mülteci akınına karşı, mezhep savaşı ve katliamlara karşı Türkiye asla kayıtsız olamaz, gerektiği anda müdahale etmekten de zerre kadar tereddüt göstermeyeceğiz. Irak bize laf edeceğine önce orada bulunan ve ülkemizin rahatsız eden yıllardır sivil insanları hayatına kasteden güvenlik güçlerimizi şehit eden bu alçak bölücü PKK terör örgütüne yataklık yapmasınlar. Önce ülkelerine sahip çıksınlar, ülkelerindeki terör örgütlerini zapturapta alamıyorlar, Türkiye'ye kafa tutmaya kalkıyorlar."
"ABD'nin bize sürekli Haşdi Şabi milislerinin şehrin içine girmeyeceğini, ayrıca PKK'nın da operasyona katılmayacağı taahhütleri var. Ama bu taahhütler bizim kuşkularımızı karşılamıyor ama biz de kendi tedbirimizi almak için hazırlıklarımızı yaptık. Türkiye, Irak içinde terör örgütlerinin geçişini önlemek için her türlü tedbiri alma hakkına sahiptir. Bunu Suriye'de başlattık, Fırat Kalkanı ile ÖSO'nun harekatına destek veriyoruz. Buradaki operasyonlar gayet iyi gidiyor. Dabık temizlendi, şimdi daha güneye El Bab'a doğru bu temizlik harekatı devam ediyor. Ve güvenli bölge oluşturuldu. Benzer şeyleri Irak'ta şartlar icap ederse tereddüt etmeden yaparız."
YPG'ye ABD tarafından silah yardımı yapılmaya devam edildiği belirtilerek, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'la görüşmesinde bu konuyu gündeme getirip getirmediği sorulan Başbakan Yıldırım, YPG/PYD'nin PKK ile aynı olduğunu söyledi.
'TÜRKİYE'NİN SURİYE'DE, IRAK'TA YAŞAYAN KÜRTLERLE BİR MESELESİ YOK'
Türkiye'nin Suriye'de, Irak'ta yaşayan Kürtlerle bir meselesinin olmadığını ifade eden Yıldırım, "Onlar bizim kardeşimiz, Doğu, Güneydoğu'da da Kürt vatandaşlarımız var, akrabalıkları var. Öyle bir derdimiz yok. İki şey karıştırılıyor. Sanki biz PYD, YPG ile ilgili konuştuğumuz zaman, 'buradaki Kürtleri Türkiye istemiyor' gibi bir algı oluşturuyorlar, bu yanlışı bir kere düzeltelim" diye konuştu.
"Ama sorun ne? Maalesef ABD şöyle düşünüyor, 'ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG/PYD ile işbirliği yapacağım, kendi askerimi, kendi varlığımı burada riske atmayacağım, içeride bunlarla DEAŞ'ı yok edeceğim.' Allah aşkına soruyorum, kendilerine de söyledim, en üst düzeyde söyledim, dünyanın neresinde görülmüş? Bir terör örgütüyle başka terör örgütünü yok etmek akla ziyan iştir. Peki yok ettikten sonra öbür terör örgütünü ne yapacaksınız? Onun için başka terör örgütü mü üretip onunla mücadele edeceksiniz? Bu bir devlet politikası olamaz. Bu bir yanıltmadır. Oradaki terör grupları maalesef Amerika'yı bu konuda ikna etmiş gibi gözüküyor. Ama Amerika şu tercihi yapmak zorunda, ya yıllardan beri her alanda stratejik ortaklık yapmış, NATO'da beraber olan, savunma alanında çok geniş işbirliği olan, Kore savaşından tutun bir çok konuda hep beraber hareket ettiği Türkiye'yi mi tercih edecek, yoksa 3-5 teröristin oluşturduğu grupları mı tercih edecek? Biz onlara söyledik, 'bakın YPG'ye, PYD'ye verdiğiniz silahların yarıdan fazlası PKK'ya gidiyor. Doğu'da, Güneydoğu'da elde ettiğimiz silahlara bakıyoruz, onların silahları. Uçaksavarlar, roketatarlar. Bu ne anlama geliyor? Amerika bizim dostumuzsa bize silah çeken terör gruplarına dolaylı olarak destek vermiş olmuyor mu?"
'İTİRAZIMIZ VAR'
"Amerika, YPG'ye kara gücü olarak mı bakıyor?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Amerika orada DEAŞ'ı temizlemek için oradaki PKK'nın uzantısı terör gruplarını kullanıyor. Buna da bizim itirazımız var" dedi.
ABD'nin bu gruplara ne vadetmiş olabileceğinin sorulması üzerine de Yıldırım, "Bu gruplar ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabilir. Hangi amaçla kullanırsa kullansınlar bu yanlış bir yoldur. Sürdürülebilir bir durum değildir. Amerika'nın biz tercihinin bu yönde olduğunun kesin ve net olarak bize söylemesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Size söylenmiyor mu" sorusuna Yıldırım, "Yok. Onlar diyor ki, 'YPG'yi, PYD'yi terör örgütü olarak düşünmüyoruz. PKK terör örgütüdür. Sonuna kadar PKK ile mücadelenizde sizinle beraberiz" karşılığını verdi.
Yıldırım, "Ama PKK'nın elinden onlara ait silahlar alındı" denilmesine karşılık, "Doğru. Bunlar iletildi. Bundan sonra ümit ederiz ki bu çerçevede bu tutumlarını gözden geçirirler. Bununla sınırlı değil. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinden beri rota değişikliğine uğradı. Bunu saklamaya lüzum yok. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesiyle beraber ABD bölgede başka unsurlarla iş yapma cihetine gitti. Bu tutumu bugün de devam ediyor gördüğümüz kadarıyla. Şimdi YPG/PYD, PKK hepsi aynı kaynaktan besleniyor. Yetmez bir de FETÖ meselemiz var. FETÖ de yine ABD'de terörist başı orada oturuyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği şudur, önce bölgede birinci öncelik, her türlü terör örgütünün bölgede temizlenmesi, Irak'ın toprak bütünlüğünü tehdit eden bu örgütlerin ortadan kaldırılması ve DEAŞ başta olmak üzere bu terör örgütlerinin bertaraf edilmesi. Türkiye hem ferdi olarak hem de uluslararası koalisyon bünyesinde gerekli adımları atıyor. Bizim dediğimiz masada olacağız meselesi de buralarda barışın sağlanmasıdır. Yani barış görüşmelerinde Türkiye mutlaka işin içindedir ve olmaya da devam edcek. Türkiye olmadan bu bölgede plan yapmak akla ziyan bir iştir. Herkes işi bitince çekip gidecek biz bu bölgedeki insanlarla birlikte yaşayacağız. Unutmayalım konuştuğumuz bu bölgelerin tamamı Misak-ı Milli sınırları içinde yer almış bölgelerdir. Suriye'de artık uluslararası toplumdan güvenli bölge oluşturma talebi baktık olmadı, bunu kendimiz yaptık. Irak'ta da ihtiyaç olursa bunu da yaparız. Bizim masada olmadan kastımız budur. Yoksa Irak'ın, Suriye'nin topraklarını alalım gibi bir derdimiz yok."
"Rakka operasyonu için 'bize destek olun' dediler, biz de 'pekala olalım.' Ama 'PYD, YPG de olsun' dediler. Ellerinde onun 10-15 bin kişilik gücü var. Biz dedik 'Orada biz yokuz, kusura bakmayın. Terör örgütüyle yan yana bulunamayız. Bizden hiç medet ummayın. Eğer burada bizimle hareket edecekseniz önce YPG ile PYD ile bağınızı koparın.' Bunu açık ve net söyledik. Bu konuda 'Hayır biz onlarla hareket edeceğiz' demediler ama bu konuda bizim duruşumuz net, kararlılığımızı biliyorlar. Bundan sonrası onların bileceği iş."
'ABD TERCİH YAPMAK ZORUNDA'
"PYD, YPG eşittir, Sanki biz PYD, YPG ile ilgili konuşunca Türkiye burada Kürtleri istemiyor gibi bir algı oluşturuluyor. ABD, şöyle düşünüyor ‘ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile işbirliği yapacağım, kendi askerimi burada riske atmayacağım. Ben soruyorum, kendilerine de en üst düzeyde söyledim. Dünyanın neresinde görülmüş bir terör örgütüyle diğer terör örgütünü yok etmek. Akla ziyan bir iştir. Bu bir devlet politikası olamaz bu bir yanıltmadır, oradaki terör grupları maalesef ABD'yi bu konuda ikna etmiş gibi görünüyor. Ama ABD şu tercihi yapmak zorundadır. NATO'da beraber olan, savunma alanında geniş işbirliği olan Kore Savaşı'ndan tutun birçok konuda beraber hareket ettiği Türkiye'yi mi tercih edecek, yoksa üç beş teröristin oluşturduğu bu grupları mı tercih edecek. Biz dedik, PYD'ye verdiğiniz silahların yarısı PKK'ya gidiyor. Doğu, Güneydoğu'da elde etitğimiz silahlara bakıyoruz onların silahları. Uçak savarlar, roketatarlar. ABD bizim dostumuz ise Türkiye'ye silah çeken terör örgütlerine dolaylı olarak destek vermiş olmuyor mu? Bunlar iletildi bundan sonra ümit ederiz ki bu çerçevede bu tutumlarını gözden geçirirler."
"Terör gruplarının ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabileceğini düşünüyoruz. ABD, ‘Biz YPG'nin terör örgütü olduğunu düşünmüyoruz ama PKK terör örgütü onlara karşı sizleyiz' diyor. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi ile değişti. ABD başka unsurlarla işbirliği yapmaya başladı."
'ORTAK GÜVENLİK BİRLİĞİ OLUŞTUACAĞIZ'
"Cumhurbaşkanımız ve Obama konuştular ve anlaştılar. ABD ile birlikte bulunan YPG ve YPG unsurları tekrar bölgelerine Fırat'ın doğusuna çekilecekler. Bu açık söz. Bugün de ABD hala sözümüz söz diyor ama bir şekilde ayak sürütüyorlar. Acaba PYD, YPG'ye müsamaha mı ediyorlar, söz mü geçiremiyorlar. (Irak'ın kuzeyinde güvenli bölge olacak mı?) Orada yapılacak her türlü işbirliğini merkezi hükümete değil, o bölgenin esas sahibi olan mesut Barzani yönetimiyle yapacağız. Bu konularda sürekli görüşüyoruz. Yani Kuzey Irak bölgesel Kürt yönetimi bu konuda Türkiye ile farklı düşünmüyor. Dolayısıyla Kuzey Irak Kürt yönetimi, bizimle işbirliğini çok arzuluyor ve bu konuda da zaten bir işbirliği söz konusu. Ortak güvenlik birliği oluşturacağız. Güvenli alan oluşturulması prensip olarak bizim de KDP'nin de istediği bir şey çünkü ortak tehdit aynı."