Kaddafi yönetimindeki 43 yıllık deneyimin, Libya’nın ‘tekrarlanmayacak’ tarihi olarak kalacağını söyleyen Hamel, “Ülkede düzenli olarak reformlar yapılıyordu çünkü zaman zaman eğitim, sağlık ve altyapı alanlarında sorunlar çıkıyordu. Ama bugünkü krizin nedeni, ülkedeki değişikliklerin ellerimizle değil, dış ve uluslararası onayla yapılması. Ülkemizde yaşananlar da büyük güçlerin kişisel amaçlarının gerçekleşmesi olarak anlatılabilir” dedi.
’Büyük güçlerin’ 2011’de sivilleri koruma iddiasıyla, 43 ülkeye askeri potansiyelinin çeşitliliğini Kaddafi rejimine karşı kullanma izni veren kararı BM Güvenlik Konseyi’nden alelacele geçirdiğini hatırlatan gazeteci, “Bugün Libyalıların Sirte ve Bingazi’de sığırlar gibi öldürülmesi, Libya karşıtı kapsamlı askeri operasyonun çözüme yönelik olmadığını gösteriyor. Bunun dışında bu askeri operasyondan sonra Libya halkına ait milyarlarca dolar çalındı” diye konuştu.
‘LİBYA BÖLGENİN EN BAĞIMSIZ ÜLKESİYDİ’
Operasyonun hedefinde ülkenin sorunlarını çözme derdi değil Kaddafi ve hükümetin olduğunu kaydeden Hamel, şöyle devam etti: “Kaddafi, Afrika’yı birleştirmeyi teklif eden, faaliyeti birleşik Afrika ordusunu kurmaya yönelik olan tek kişiydi. Zira, Libya siyasi anlamda bölgenin en bağımsız ülkesiydi. Ama ABD öncülüğündeki büyük güçlerin eline ‘sivilleri koruma ve demokrasiyi yayma’ bahanesi geçti.
Libya’da yaşam koşullarının iyileştirilmesini ve ek istihdamın yaratılmasını barışçıl biçimde talep eden gençlerin olduğu kimsenin dikkatini çekmedi. Bu gençler ve talepleri, belli güçler tarafından kişisel amaçlar doğrultusunda çatışmayı alevlendirmek için kullanıldı. Hillary Clinton da Kaddafi’yi devirme mekanizmasının aktif parçasıydı. Yaşananlar bir devrim değildi, Libyalıların felaketiydi. Bu felaket yüzünden bugüne kadar öldürülüyorlar. Libya tüm alanlarda en başarısız ülke oldu.”
‘KADDAFİ, AŞİRETLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ BİLİYORDU, FENOMENDİ’
“Libya’nın şimdi yaşadığı sorunları Kaddafi’nin nasıl önlediğini biliyor musunuz?” diye soran gazeteci, “O, ülkesinin özelliklerini, aşiretler arasındaki ilişkilerin yapısını biliyordu. Ülkemizde toplum içinde, aşiretler arasında ve siyasi bloklar arasında çekişme yoktu. Kaddafi, tüm halkı tek bir bayrak altında birleştirmek için uzlaştırma girişimini üzerine almıştı. Onun bir liderlik yeteneği vardı. Halk onu ülkenin en üst makamında bulunan bir yetkiliden çok rehber olarak görüyordu. Diğer bir deyişle, Kaddafi fenomendi” dedi.