1173 KİŞİ İHLALLERLE BAĞLANTILI YARALANDI
Raporda temmuz-ekim aylarını kapsayan 3 aylık dönemde en az 1173 kişinin ihlallerle bağlantı olarak yaralandığı, en az 497 kişinin işkence ve kötü muameleye uğradığı bilgisine yer verildi.
Darbe girişiminin gerçekleştirildiği 15 Temmuz gecesinde yaşanan olaylara 179 sivil, 62 polis, 29 asker olmak üzere 270 kişinin yaşamını kaybettiği 2 bin 195 kişinin de yaralandığını kaydedildiği raporda, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan 3 kişinin temmuzda cezaevi yönetiminin ihmalleri sonucu, 1 kişinin de ağustosta gözaltı sırasında yaşamını kaybettiği kaydedildi. Raporda, darbe girişimi ile doğrudan ve dolaylı biçimde bağlantılı olarak yaşamını kaybettiği tespit edilebilen toplam kişi sayısının da en az 274 olduğu ifade edildi.
Raporda, temmuz-ekim aylarını kapsayın 3 aylık süreçte darbe girişimi ve FETÖ/PDY soruşturmaları dışındaki olaylarda yaşam hakkı ihlal edilenler ile 15 Temmuz darbe girişimi ve izleyen süreçte yaşamını kaybedenler dikkate alındığında en az 1453 kişinin yaşam hakkının ihlal edildiğine vurgu yapıldı.
3 aylık süreçteki ifade özgürlüğü ve kişi özgürlüğüne yönelik ihlallerin de yer aldığı raporda, "Darba girişimine katılma, destekleme gibi gerekçelerle, Fethullah Gülen ile hiçbir ilgisi olmayan sosyalist muhaliflerin de aralarında bulunduğu çoğu gazeteci 74 kişi gözaltına alındı, 47 kişi tutuklandı. Gözaltına alınan kişi sayısı toplamda 50 bin; tutuklananların sayısı ise 25 bini bulmaktadır" denildi.
Raporda, FETÖ soruşturması ile bağlantılı olarak 15 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiği, 4 kişinin de kuşkulu biçiminde yaşamını kaybettiği öne sürüldü.
‘4 BİN 225 AKADEMİSYEN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI'
Eğitim ve bilim emekçilerine yönelik baskıların OHAL ve KHK'larla birlikte kitlesel hak ihlali ve hukuksuz uygulamalara dönüştüğü kaydedilen raporda, bu süreçte 4 bin 225 akademisyenin üniversitelerde görevden uzaklaştırıldığı 2 bin 341 akademisyenin de görevden ihraç edildiği belirtildi. Raporda, Barış için Akademisyenler Bildirisi'ne imza atan 44 kişinin de görevden ihraç edilenler arasında yer aldığına vurgu yapıldı.
Raporda, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında istihdam edilen 15 bine yakın araştırma görevlisinin iş güvencesinin rektörlerin keyfiyetine terk eden 50/d statüsüne geçirildiği kaydedilerek 9 bini aşkını Eğitim-Sen'li olmak üzere 11 binden fazla öğretmen açığa alındığı kaydedildi.
Raporda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında atılan adımlara ilişkin bilgiler de yer aldı. Fethullah Gülen tarafından yazılan 672 kitap, CD, DVD ve diğer elektronik materyalin ‘terör örgütü propagandası' gerekçesi ile yasaklandığının ifade edildiği raporda, "FETÖ'ye ait olduğu iddia edilen 35 sağlık kuruluşu, 934 okul, 109 öğrenci yurdu, 104 vakıf, bin 125 dernek, 15 üniversite, 19 sendika,45 gazete, 16 televizyon, 15 dergi, 3 haber ajansı, 23 radyo ve 29 yayınevi kapatıldı" denildi.
CHP'li Sezgin Tanrıkulu, raporla ilgili yaptığı açıklamada, 15 Temmuz'dan sonra gerçekleşen siyasi ortamın darbecilerin arzuladığı bir siyasi ortama dönüştüğünü savunarak, "Adeta darbeciler içeride fikirleri iktidarda kalmıştır, insan hakları ihlalleri bakımından. Çok yaygın ve sistematik insan hakları ihlalleri var. Bu insan hakları ihlallerini dile getiren herkes darbecilikle itham edilmektedir" dedi.
‘ÇOK KARANLIK BİR TABLO'
Açıkladığı rapordaki tablonun çok karanlık olduğunu kaydeden CHP'li Tanrıkulu, OHAL'i eleştirdi. Tanrıkulu, "OHAL sonuçta anayasal bir rejimdir ama insan haklarını gözetmeyen, demokrasiyi askıya alan bir rejimdir. AKP, OHAL'i 1980 ve 90'larda kullanılandan daha ağır bir biçimde kullanıyor. Neredeyse OHAL ile TBMM'yi bypass etmiş durumdalar" diye konuştu.
‘CEZAEVLERİ VE GÖZALTI MERKEZLERİ DENETİME AÇILMALI'
CHP'li Sezgin Tanrıkulu, milletvekillerinin cezaevlerinde inceleme yapmalarına izin verilmediğini de vurgulayarak, "TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 30 binden fazla insanın tutuklandığı, 50 binden fazla insanın gözaltına alındığı bir dönemde cezaevleri ve gözaltı merkezlerini denetlemeyecekse ne zaman denetleyecek?" diye sordu.
Ankara Barosu'nun genel kurulunda konuşan avukatların bağırsak ameliyatı olan erkeklerden bahsettiğini anlatan Tanrıkulu, "Kalın bağırsak ameliyatı niçin olunur? Bir cisimle tecavüzden dolayı. İşkence yok diyorlar, açık açık söyleyeyim, Baro'nun genel kurulunda söylendi" dedi. İşkencenin insanlık suçu olduğunu kim olursa olsun yapılamayacağını kaydeden Tanrıkulu, Türkiye'nin işkence iddiaları nedeniyle büyük bedel ödemek zorunda kalacağını söyledi.
'MÜCADELE İNSAN HAKLARI GÖZETİLEREK OLMALI'
Hükümetin bu yapıcı eleştirilere kulak vermesini isteyen CHP'li Tanrıkulu, eğer darbe ile doğru mücadele etmek isteniyorsa, insan haklarının gözetilmesi gerektiğini vurguladı. Tanrıkulu, "Aksi halde daha önce olduğu gibi bu soruşturmalar, davalar da gerçek suçlularla mağdurların birbirine karıştığı bir ortama dönecek. Darbecilerle mücadele boşa çıkacaktır" dedi.