HDP grup başkanvekilleri Çağlar Demirel ve İdris Baluken'in imzalarıyla TBMM Başkanlığı'na verilen gensoru önergesinin gerekçesinde, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi hatırlatıldı.
Darbe girişiminin başarısız kılınıp halkın diktaya karşı demokrasiye sahip çıkmasının 15 Temmuz sonrası için Türkiye'de demokratik siyasetin güçlenmesi için büyük bir beklenti yarattığı kaydedilen gerekçede, "Demokratik Cumhuriyetin inşası için siyasal ve toplumsal zemin oluşmuş ve toplumsal talep had safhaya ulaşmışken, Erdoğan ve AKP hükümeti bu zemini kendi gücünü tahkim etmek için fırsata dönüştürmek amacıyla hareket etmiştir" dendi.
'82 ANAYASASI'NIN BİLE GERİSİNE DÜŞÜLDÜ'
"OHAL ilanı sonrasında yaşananlara baktığımızda OHAL ilanına yetki veren OHAL Yasası ve hatta Anayasa dahi ihlal edilmektedir. Açıktır ki, mevcut hukuksuzluklar ile 1982 Darbe Anayasası'nın bile gerisine düşülmüştür. Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi ve olası bir darbe ihtimali ile mücadele adı altında devreye konan uygulamalar neticesinde hemen hemen hepsi Anayasa ile güvence altına alınan haklar ihlal edilmektedir. Gözaltına alınanlar ve/veya tutuklananlar çeşitli işkencelerden geçirilmektedir. İnsan hakları ihlali olan bu işkence ve kötü muamele iddiaları ile ilgili bağımsız heyetlerin gözlem yapması söz konusu olmamış ve Adalet Bakanı bu konuda kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapmamıştır."
'SAVUNMA HAKKI, SUÇUN ŞAHSİLİĞİ İLKESİ İHLAL EDİLİYOR'
Gerekçede, son üç ay içerisinde aralarında Anayasa Mahkemesi, HSYK, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin de olduğu 3456 hâkim ve savcı görevden uzaklaştırıldığı, 632 yargı mensubunun tutuklandığı ifade edilerek, ayrıca Paralel Yapı ile ilgisi bulunmayan binlerce kamu görevlisi de görevlerinden uzaklaştırıldığı kaydedildi. Tüm bu uzaklaştırma süreçlerinde kamu görevlilerinin savunmasının alınmadığı, evrensel bir hak olan savunma hakkının ihlal edildiği ifade edilen gerekçede, suçun şahsiliği ilkesinin de bu süreçte ihlal edildiği belirtildi.
'HDP ÜZERİNDEKİ BASKILAR DEVAM ETMEKTE'
Bu hukuksuzlukların yanı sıra can ve mal güvenliği, seyahat özgürlüğü, masumiyet karinesi gibi evrensel hakların da yok sayıldığı kaydedilen gerekçede, "Bunların yanı sıra partimiz üzerindeki baskılar da darbe girişimi öncesinde olduğu gibi devam etmektedir. Hepsinin sıralanmasının mümkün olmadığı bu baskılar ve hukuksuzluklara bir örnek vermek gerekirse, milletvekillerimiz hala cezaevlerine ziyaret gerçekleştirememektedir" dendi.
‘ADALET BAKANI GÖREVİNDEN ALINMALI'