'YENİ BİR OPERA BİNASI YAPILACAK'
İstanbul Taksim Meydanı'ndaki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) hakkında bilgi veren Avcı, AKM binasının alışveriş merkezi olacağına dair iddiaları yalanlayarak şöyle konuştu:
"(AKM binası) O binadan hayır gelmeyeceği İstanbul Teknik Üniversitesi raporundan da belli. Rapor olmasa bile çıplak gözle görülüyor zaten. Cumhurbaşkanı da ilan etti zaten, orada İstanbul'a yakışan bir opera binasının yeniden projelendirilmesi ve yapılması gerekiyor. Biz onunla ilgili proje çalışmasını başlattık. Buranın alışveriş merkezi yapılacağına dair iddialar var. Öyle bir şey söz konusu değil, orada yeni bir opera binası yapılacak."
İstanbul'daki AKM konusunun yılan hikayesine döndüğüne işaret eden Avcı, binanın 1946'da tiyatro olarak projelendirildiğini ve inşaatına başlandığını, 1956'da Bayındırlık Bakanlığı'nın projeyi 'kültür merkezi' olarak revize ettiğini, 1969'da İstanbul Kültür Sarayı adıyla hizmete açıldığını, bundan bir sene sonra da yangın çıktığını ve binanın kullanılamaz hale geldiğini anlattı.
Avcı, bu yangının ardından binanın tadilatının 7 yıl sürdüğünü, 1977'de 2. kez hizmete açıldığını ve bu süreçte de binaya yönelik tartışmaların başladığını söyleyerek, 1993'te koruma kurulu kararıyla binanın bulunduğu alanın 'kentsel sit alanı' olarak tescil edildiğini ardından da 1999'da 'korunması gerekli kültür varlığı' olarak binanın tescil edildiğini aktardı. Bu süreçten sonra bakanlığın talebiyle binanın betonarme taşıyıcı sisteminin dayanıklılığı hakkında Sakarya Üniversitesi'nden 2007'de alınan raporda, binaya yönelik çok ciddi sıkıntıların tespit edildiğinin altını çizen Avcı, binanın 2009'da tadilat, tamirat ihalesinin yapıldığını ama buna rağmen İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin, koruma kurulu kararının projelerinin iptaline karar verdiğini hatırlattı.
'RAPOR OLMASA BİLE ÇIPLAK GÖZLE GÖRÜLÜYOR ZATEN'
Nabi Avcı, 'Koruyamazsın, yıkamazsın, tadilat da yapamazsın' manasına gelen hukuki bir açmazın ortaya çıktığını ifade ederek, kültür merkezinin mevcut haliyle korunması sadece güçlendirme yapılmasına yönelik ihalenin gerçekleştirildiğini ama söküm işlemleri esnasında binanın ciddi tehlikeli durumda olduğunun tespit edildiğini dile getirdi.
'MİMARİ, ÖZGÜN YAPI MI? HAYIR DEĞİL'
Bakan Avcı, AKM binasının bir sembol olarak görülmesinin anlaşılabilir olmadığının altını çizerek, "Mimari, özgün yapı mı? Hayır, değil. Daha önce yaşanmışlıkları itibariyle, orada öyle bir tarihi olay yaşanmıştır ki oranın muhafazası tarihsel önemine binaen anlaşılabilir. Zaman zaman onun önünde 'burayı yıktırmayız' tartışmalarından kaynaklanan gösteriler var. Bunlar böyle bir binayı tarihi sembol haline getirmeye yetmez" diye konuştu.
Bakan Avcı, FETÖ soruşturmaları kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çalışan personel için açılan soruşturmalara yönelik bir soruya, bakanlıkta FETÖ soruşturması kapsamında bugüne kadar 490 kişi hakkında soruşturma açıldığını, bunlardan 317'sinin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi.
Avcı, "Daha sonra da KHK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan 175 kişi ihraç edildi. Şu anda bunların dışında 297 kişiyle ilgili soruşturma da devam ediyor, bunların 112'si açığa alınmış durumda. İhraç konusu soruşturma sonucuna göre belirlenecek" şeklinde konuştu.
AVCI'DAN, İHRAÇLAR KONUSUNDAKİ ELEŞTİRİLERE YANIT
İhraçlar konusunda bazı eleştiriler geldiğini söyleyen Avcı, şöyle devam etti:
"Bizimle ilgili abartarak bir örnek vereyim, 'filan yerdeki bir ören yerindeki bekçinin örgütle alakası olsa ne olur, olmasa ne olur. Onunla neden uğraşıyorsunuz, bir müze memuru veya Kültür Bakanlığındaki şube müdürüyle?' deniyor. Bu ilk bakışta, normal şartlarda, makul bir soru gibi görünüyor. Olağan hallerde bu makul bir soru ama olağanüstü hal işte bunun için gerekli. Mesela kendi yaşadığım bir örneği söyleyeyim, Milli Eğitim Bakanlığı'nda uzman yardımcısı olarak bildiğimiz, istihdam ettiğimiz bir görevlinin, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı özel kalem müdürüne emir verecek salahiyette bir örgüt mensubu olduğu ortaya çıktı. Genelkurmay Başkanı'nın odasını dinleyen emir subayı ve özel kalem müdürünün örgüt içindeki abisi, bağlı olduğu kişi, bizim Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki masum bir uzman yardımcısı olarak tanıdığımız kişi çıktı. Dolayısıyla devlet bürokrasisi içinde tuttuğu yer çok kritik gibi görünmeyebilir. Biz onun devlet bürokrasisi içindeki yerini biliyoruz ama örgüt içindeki yerini, örgüt hiyerarşisi içinde nerede durduğunu bilmiyoruz. Büyük, küçük demeden, bulunduğu yere bakmadan, hakkında herhangi bir şikayet, bir ihbar, emare, bir bildirim, uyarı olan veya bize ulaşmış somut veriler olan kişilerle ilgili soruşturmalarımızı, bu perspektiften özellikle ciddiye almak zorunda olduğumuzu söylüyoruz."
Türkiye'nin Yaratıcı Avrupa Programı'ndan "Biz onlara çok veriyoruz, onlar bize az veriyor" gerekçesiyle çıkmadığını söyleyen Avcı, şöyle konuştu:
"Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili ülkemizi de bizi de suçlayacak nitelikte bir projeye buradan destek verilmiş. Biz bu fonun karar alma süreçlerinde yokuz. Birinci itirazımız, biz buraya para veriyorsak burada hangi eserin hangi kriterlerle değerlendirileceği konusunda karar verme süreçlerinde bizim de temsilcimiz olsun. Bu çok makul bir talep. Yani belli bir yere ortak oluyorsunuz, para veriyorsunuz o parayla bir şeyler yapılıyor ama yapılacağı konusunda size sorulmuyor. Sorulmadığı gibi sizin aleyhinize olan bir takım işler konusunda da para harcanıyor.
'O KOMİTEYİ KİM BELİRLİYOR, BİZ NİYE O KOMİTEDE YOKUZ'
Çıkmak istememizin sebebi bu. Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir projeye başvuruluyor, bu projeye bu fondan hibe veriliyor. Biz itiraz ediyoruz, 'Biz buranın üyesiyiz, bize bir sorun. Biz burada tarafız. 'Hayır, size sormak zorunda değiliz. Biz bu fondaki projeleri kendi oluşturduğumuz bir komite tarafından belirliyoruz. O komiteyi kim belirliyor? Biz niye o komitede de yokuz? Başkaları hangi kriterlerle var? O değerlendirme komitesinde yer alanların bizden üstünlüğü, farkı nedir? Bunun cevabını yok."
Topkapı Sarayı'nın hazine bölümünde oluşan çatlaklar ve avlusunda oluşan çukur için açıklama yapan Avcı, "Öyle büyük bir çukur değil, bir metre var yok bir çökme olmuş. Sebebini de biliyoruz, hiçbir risk yok. Hazine olarak kullanılan bölümdeki çatlak ciddi bir çatlak. Bu birdenbire ortaya çıkmış bir şey de değil. Ciddi bir çatlak ama çözümsüz değil" diye konuştu. Avcı'nın diğer açıklamaları ise şöyle:
- "(OHAL'in uzatılması) Türkiye'deki uygulama 3 ay için ilan edildi, yine uzatıldı. Uzatılması gerekiyordu çünkü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ortaya çıkan yeni deliller, belirtiler, örgüt yapılanmasına ilişkin elde edilen bilgiler, tutukluların verdikleri ifadelerden ortaya çıkan yeni bilgiler bu sürecin etkin bir biçimde yürütülmesi için bu düzenlemenin bir süre daha devam etmesi gerektiğini gösteriyor."
'OHAL'İN TÜRKİYE'YE GELECEK TURİSTLER AÇISINDAN HİÇBİR OLUMSUZ ETKİSİ YOK'
- "Yerli ve yabancı operatörler ile sektörün temsilcileri, Türkiye'deki olağanüstü halin, Türkiye'ye gelecek turistler açısından hiçbir olumsuz etkisi olmadığını, Türkiye'nin bütün tatil yörelerinde hayatın normal akmakta olduğunu, hatta olağanüstü halin aslında gelen turistlerin, misafirlerin güvenliği bakımından ayrıca bir önemli katkısı olduğunu biz de söylüyoruz, onlar da söylüyorlar."
'15 TEMMUZ'LA İLGİLİ ÇOK FİLM TASARISI VAR'
'TURİZME KATKI İÇİN UÇAKLARA VERİLEN YAKIT DESTEĞİ KONUSUNDA BAKANLAR KURULU KARARI GEREKİYOR'