Yaklaşık 4 saat süren görüşmede, Türk tarafının müzakerecisi Özdil Nami ve Rum müzakereci Andreas Mavroyannis ile diğer yetkililer hazır bulundu.
Akıncı, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, bugünkü liderler görüşmesinde yurttaşlıklar, AB yurttaşlarının ikametleri, yasal ikametgah konuları, seçme-seçilme hakları, özgürlükler, üçüncü ülke yurttaşlarının konumu, Türk vatandaşlarına Yunan vatandaşlarıyla eşdeğer uygulama konularının görüşüldüğünü belirtti.
‘AYRILIK NOKTALARI OLMAKLA BİRLİKTE BENZER YAKLAŞIMLAR VE UZLAŞILAR DA KAYDEDİLDİ'
Kıbrıs Türk halkı için büyük önemi olan iki bölgelilik ve iki toplumluluğu tehdit etmeyecek düzenlemeler yapılması konusunda da ortak anlayış geliştirildiğini ifade eden Akıncı, tüm bu konularla ilgili ayrılık noktaları olmakla birlikte benzer yaklaşımların ve uzlaşıların da kaydedildiğini açıkladı.
Akıncı, yasal ikametgah kavramının yerel seçimlerle de ilgili bir konu olduğunu, daha önce vardıkları "Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nin iç vatandaşlarının en çok yüzde 20'sine kadar bir yasal ikamet hakkı tanınacak" uzlaşısını bir kez daha teyit ettiklerini vurguladı.
Görüşmelerde mülkiyet hakkının da sık sık gündeme getirildiğini anlatan Akıncı, "Bu konularda geliştirilen anlayış artık iki tarafın da ortak anlayışı haline gelmiştir. Bu ortak anlayışın hayata geçmesi, iki kesimlilik bakımından bizim herhangi bir endişe duymamıza neden olmayacaktır ki bu Kıbrıs Türk halkının referandumda kullanacağı oy bakımından önem arz etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
‘GÜNEY KURUCU DEVLETİ'NİN 5 BİN, KUZEY KURUCU DEVLETİ'NİN 3 BİN 100 POLİSE SAHİP OLMASI UZLAŞILMIŞ BİR KONU'
"Kurucu devletlerin polis sayılarıyla ilgili olarak geçmişten gelen bir uzlaşma vardır. Güney Kurucu Devleti'nin 5 bin, Kuzey Kurucu Devleti'nin 3 bin 100 polise sahip olması uzlaşılmış bir konuydu. Biz bu sayıyı bozmadık. Bu uzlaşmanın devam etmesini istiyoruz. Bu da yüzde 60'a 40 oranına denk geliyor. Onun dışında federal polis konusunda ise Rumlar tümüyle bunun yüzde 60'a 40 olmasını savunuyorken, biz de yarı yarıya ve eşit olmasını savunduk. Bunun bir ara kesitini bulduk. O konuda bir öneriyle bu uzlaşıyı sağladık. Bizim açımızdan önemli olan polisin silah kullanmaya yetkili olan birimleridir. Yani sayısal anlamda eşitlik talep ettiğimiz ofiste masa başı görev yapacak olanlar değildir. Silah kullanma yetkisine sahip olacak birimlerin ve federal soruşturma biriminin tam eşitlikle oluşmasında uzlaştık. Silahlı güç biriminde yarı yarıya eşitlik olması konusunda uzlaştık. Masa başı bölümler için 60'a 40 olmasını biz kabul ettik. Dolayısıyla orada da böyle bir uzlaşma doğdu."
Bir gazetecinin, "Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın, 'bu kadar fazla Türk askerinin bulunduğu bir yerde bulunacak çözüm, çözüm değildir' şeklindeki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık Akıncı, şunları söyledi:
"Çözüm sağlandıktan sonra Kıbrıs'ta zaten bu kadar asker kalmayacak. Çözümün getireceği sonuçlardan biri de asker sayısının azaltılması olacaktır. Bu herkes tarafından bilinen bir şeydir. Bizim talebimiz de 40 bin askerin kalması değildir. Sadece üzerinde mutabakat sağlanacak oranda bir askeri varlıktan söz ediyoruz. Bu, güvenlik-garantiler çalışmaları çerçevesinde ortaya çıkacak olan rakam ne ise belli bir tarihte o rakama ulaşılmak üzere aşama aşama çekilecektir. Buna bu açıdan bakmak çözüm doğrultusunda katkıda bulunmak demektir. Ama 'sıfır asker, sıfır garanti, sıfır güvence' derseniz o zaman bir uzlaşma mümkün olmaz."
Kıbrıs'ta müzakereler, Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin arabuluculuğunda, 15 Mayıs 2015'te yeniden başlamıştı.