‘LENİN HEYKELİ KASABA MEYDANINA DİKİLSEYDİ NE OLURDU?’
Yönetmen Tufan Taştan sinemaya gerçeğin tamamlayıcısı misyonunu yüklediklerini belirterek ‘heykel dikilseydi ne olurdu’ sorusunu sorduklarını belirtiyor. Kıyıya vuran Lenin heykelinin kendileri için ne ifade ettiği ve neden böyle bir film yapmak istedikleri sorusunu yanıtlayan Taştan, “Gerçek ve sinema arasındaki bağ, beni her zaman heyecanlandırmıştır. Bu olayı ilk duyduğumda da beni heyecanlandıran kısmı, heykelin tesadüfi gelişi olduğu kadar, bu zamana kadar belediye deposunda bekletiliyor olmasıydı da. Bu fikirden, senaryoyu birlikte yazdığımız Barış Bıçakçı’ya bahsettiğimde de bizi bu yola sürükleyen nedenin aynı şey olduğu kanısına vardık. Yani Lenin, kasabanın meydanına dikilseydi ne olurdu? Bu soru eşliğinde bu filmi yapmaya karar verdik” diyor.
POLİTİK ETKİSİ DE İŞLENECEK
‘Evrensel olarak, dünyada önemli bir yer edinen, politik bir fikrin temsilcisi Lenin’in heykelinin, muhafazakar Karadeniz’de bir kasabaya gelişi ve sıradan insanlar üzerindeki politik etkisinin’ kendilerini tetiklediğini dile getiren Taştan, filmde hikayenin bu açından işleneceğini ifade etti.
Taştan, karakterlerin kendi kişisel hikayelerini, Lenin’in gelişiyle birlikte kasabanın hikayesiyle birleştirdiklerini; senaryoyu bireysel ve toplumsal olanı birleştirmek üzere kurguladıklarını ifade ediyor. “Lenin’i iki açıdan da kasabada tartıştırdık. Politik olarak bir Lenin fikriyatıyla, turizm kıskacında bir büstün kasabadaki sürecine tanık olacağız aslında bu filmi seyrederken” ifadelerini kullanan Taştan, Lenin’i düşüncelerinden bağımsız işlemeyeceklerini belirtiyor.
‘LENİN’İN TURİZME ALET OLMASI HİKAYENİN BİR DİĞER BOYUTU’
Hikaye, Lenin heykelinin kıyılarına vurduğu Akçakoca’da değil, Türkiye’nin prototipi sayılabilecek hayali bir kasabada geçecek.
Türkiye’de uzun bir süredir heykel tartışmaları gündemde. Yöneticiler tarafından müstehcen bulunan pek çok sanat yapıtı, belediyelerin depolarında. Kamusal alanlardaki heykeller yine aynı bahanelerle saldırı altında.
Komünist bir liderin heykeli ise yöneticiler açısından ayrıca ‘sakıncalı.’ Filmde tüm bu tartışmalara da gönderme olacak mı? Yönetmen Taştan, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Kesinlikle. Türkiye’de değil, dünyada da tartışmalı konular bence. Hatta belki yüzyıllardır tartışmalı konular. Özellikle sanat ve siyaset arasında sıkıştırılmaya çalışılan bir disiplin büst özelinde heykel. Bütün büstler tarih boyunca sadece önderlere atfedilmiş maalesef. Senaryo aşamasında zaten Barış Bıçakçı’yla tartıştığımız en önemli konuydu bu. Büstün yarattığı fazladan kutsallık çok tartışmalı. Elbette Lenin heykeli üzerinden bir düşünce biçiminin, bir ekonomik sistemin insanlar tarafından tartışılması etkili bir figürken, yarattığı kutsallık sayesinde turizme alet olması, içeriğini yitirerek biçimsel bir figüre dönmesi de bu olayın diğer boyutu. Aslında bu konuyu filmde karakterlerimize tartıştırmayı seçtik.”
RUSYA’DA DA ÇEKİM YAPILACAK
Bir süre sonra çekimlere başlayacaklarını belirten Taştan, filmin bir bölümünün Rusya’da çekileceğini aktarıyor:
“Senaryoyu tamamladık geçen ay. Yaklaşık bir yıllık süreçti bizim açımızdan. Bir gazete kupüründen yola çıktığımız bir gerçekti bu bizim. Ardından kendi yarattığımız bir kasabaya dönüştü. Senaryoyu bitirdikten sonra Akçakoca’yı gezdik, gördük; insanlardaki etkisi, bulan balıkçıdaki ya da onu tamir eden marangozdaki etkisini de dinledik. Gerçekten güzel bir bütünleşme oldu bizim açımızdan bu süreç. Senaryoyu tamamladık ve şu an Türkiye’den birkaç yapımcı firmayla görüşmelerimiz sürüyor. Hatta akabinde filmin bir kısmını Rusya’da çekmeyi düşünüyoruz. Bu yüzden Rusya’daki birkaç yapımcı firmayla da temas halindeyiz. Görüşmeler sürdüğü için çekim tarihi henüz netleşmedi.”