RS FM'e konuk olan Tatar, "Bu alçaklığın içinde hakimler, savcılar, polisler ve TÜBİTAK'çılar var" dedi ve soruşturmaları yürütenleri uyardı:
"Yapılan her yanlışlık bunların geçmişte yaşattıkları hukuksuzluğa ve 15 Temmuzda yaptıkları canavarlığa özürler yaratıyor. Soruşturmaların sulandırılmaması için suçluların masumların gölgesine sığınmasına izin verilmemeli."
Tatar'ı intihara sürükleyen flaş bellek soruşturma sırasında defalarca TÜBİTAK'a gitmiş ve her gidişinde 'delil niteliğini bozacak bir uygulama tespit edilmedi' raporuyla geri dönmüştü. Ali Tatar'ın gözaltına alınmasına neden olan delilin uydurma olduğu TÜBİTAK tarafından Tatar canına kıydıktan sonra ortaya çıktı.
"İnsan olanın insana yapmayacağı bir adilikle, kumpas ile, yalan demeti ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıktı. Bunu çok daha önce gördük, biliyorduk. Maalesef öyle bir hava oluşturuldu ki biz bu gerçekleri anlatmakta aciz kaldık. Ancak yalan bir dönem devam ediyor ve sonra gerçek ortaya çıkıyor. Bu alçaklığı yapanların içinde polisler, savcılar, hakimler ve TÜBİTAK'çılar var. Aynı deliller TÜBİTAK'a defalarca gitti ama doğru bir sonuç elde edilemedi. Bugün ortaya çıkıyor onların alçaklığı."
'YAPTIKLARI CANAVARLIĞA ÖZÜR YARATILMASIN'
"Ben bu insanların ne çeşit insanlar olduklarını anlamaya çalışıyorum. Nasıl bir kinle yaptılar bunu, hangi dine hangi ruh haline sahip olduklarını sahipler, bu iftiralar nasıl atılır… Böyle bir kötülüğü yapabilmeleri için insanların nasıl bir ruh haline olmaları gerekli… Tabi hukuk herkes için gerekiyor. En çok da biz, o hukuksuzluk cehenneminde yaşarken bu insanlara hatırlattık. Şimdi o günleri yaşıyoruz, ama o günleri yaşarken, bu şu anlama gelmiyor; ‘Siz şunları yaptınız alın size hukuk'. Bunlara yapılan her yanlışlık bunların geçmişte yaşattıkları hukuksuzluğa ve 15 Temmuz'da yaptıkları canavarlığa özürler yaratıyor."
'EN ADİL ŞEKİLDE YARGILANSINLAR'
Ahmet Tatar yapılan hataların soruşturmaları sulandırabileceğinden, bir de suçluların masumların gölgesinde kalabileceğinden endişeli:
"Soruşturmanın sulandırılmasına ilişkin endişe taşıyorum. Suçluların masumların gölgesine sığınması endişesini taşıyorum. Buna geçmişte şahit olduk. Hukuksuzluk yapılmasın en adil şekilde yargılansın suçlular. Ama bir şeye daha dikkat çekmek isterim. Kardeşiminin birinci derecede katili olarak gördüğüm Süleyman Pehlivan dahil hiçbir suçlunun ailesi çevresi ayrı ayrı cezalandırılamaz, her şey hukuk içinde olacak, böyle bir mantığı kabul edemem. Evet suçlu ama neticede bir insan var karşımızda. Suçun şahsiliğini kimsenin inkar etmesine gönlüm razı olmaz. "