Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Hristiyanlık öğretisine ait yayınları basan Zirve Yayınevi'ne saldırı düzenlenerek, burada çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğünü anımsattı.
Olayın tüm ülkeyi dehşete düşürdüğünü ifade eden Yeneroğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Başta yaşam hakkı olmak üzere kişi özgürlüğü ve güvenliği, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hakkı gibi temel hak ve özgürlükleri hedef alan bu saldırı, farklı inançların asırlar boyunca huzur içinde yan yana yaşadığı Anadolu coğrafyası üzerinde kara bir leke oluşturduğu gibi nefret suçlarının tüm şekilleriyle daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatmıştır. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi çalışmaları için gereken çok önemli bir husus, hak ihlallerinde olayların etkin bir şekilde soruşturulması ve sorumluların hak ettikleri cezayı almalarıdır. Bu hem hukuk devleti olmanın bir gereğidir ve olası ihlaller için caydırıcı bir nitelik arz eder hem de kamu vicdanını rahatlatır. Bu anlamda, yargılamalar sonunda, olaya bizzat katıldıkları belirlenen 5 sanığın mevzuatımızda tanımlanmış en yüksek ceza ile tecziye edilmeleri memnuniyet vericidir."
Komisyonun insan haklarının evrensel olduğu ve Türkiye'de bulunan azınlık dini mensuplarının temel haklarının korunması öneminin bilinciyle çalışmalarını yürüttüğüne değinen Yeneroğlu, alınan kararın benzer olayların yaşanmaması için caydırıcı olmasını temenni etti.
‘TOPLUM OLARAK ÇOK DAHA DUYARLI OLMAMIZ VE AKTİF BİR BİÇİMDE MÜCADELE ETMEMİZ GEREK'
Yeneroğlu, toplumda birlikte yaşama kültürünün canlı tutulması için toplumun tüm unsurlarına görevler düştüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Özellikle azınlıklar hakkında kamuoyunda zaman zaman tekrarlanan klişeler, farklı dini cemaatlere yönelik önyargıları tetiklemekte ve nefret suçlarını körüklemektedir. Bunlara karşı toplum olarak çok daha duyarlı olmamız ve aktif bir biçimde mücadele etmemiz gerekmektedir."