BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Lavrov, IŞİD ve El Nusra’yı bozguna uğratmadan Suriye’de ateşkes rejimini güçlendirmenin ve iç karartıcı insani durumu düzeltmenin mümkün olmayacağını belirterek şöyle devam etti:
“BM Güvenlik Konseyi’nin sözde ılımlı muhalefeti teröristlerden ayırma talebini yerine getirmek prensipte önemli, bu konuda büyük sorumluluk ABD ve önderlik ettiği koalisyona ait. Mevcut koşullarda bunu yapmaktan kaçınma veya yapma kabiliyetinden yoksun olmanın Nusra’yı koruma çabası anlamına geliyor ve rejimi değiştirme planlarından vazgeçilmediği şüphesini güçlendiriyor. Bu BM Güvenlik Konseyi kararının kaba biçimde ihlali.”
#Lavrov: #Rusya #Nusra'ya saldırmayacak diye söz vermemiştir. https://t.co/jhZrMcu3Jt
— RusEmbTurkey (@RusEmbTurkey) September 23, 2016
Deyr ez-Zor ve Halep olaylarının tarafsız ve titiz şekilde araştırılmasında ısrarcı olduklarını söyleyen Lavrov, “Şu anda önemli olan bu anlaşmaların bozulmasını engellemek, zira Suriye çözümüne koordineli yaklaşımları sabote etmek isteyenlerin sayısı az değil” ifadelerini kullandı.
Muhaliflerle teröristlerin birbirlerinden ayrılmasını Suriye savaş uçaklarının havalanmasının yasaklanmasıyla ilişkilendirmenin yapay olduğunu söyleyen Rus bakan, Suriye hükümetinin ateşkes yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek, “Muhalefet ise parmağını bile oynatmadı. Muhalefet, ateşkesin yürürlüğe girdiği 12 Eylül’den bu yana Halep’te hükümet ordusuna karşı yaklaşık 350 saldırı gerçekleştirdi” dedi.
‘ATEŞKESİ PROFESYONEL ASKERLER TARTIŞMALI’
Ateşkes süresinin profesyonel askerler arasında tartışılması gerektiğine işaret eden Lavrov, “ABD’li mevkidaşlarımız baştan beri, ‘Neden 3 günlük dönemi incelemiyoruz’ diye sordular. Biz inceledik, karadaki durumla ilgilenen askerlere sorduk, ‘Onlar, teşekkür ederiz ama şimdi 7 güne ihtiyacımız var’ dediler. Bunun uygun bir müzakere yöntemi olduğunu düşünmüyorum. Ateşkes döneminin kaç günlük ilan edilebileceği yönündeki bu tür açıklamalar profesyonel askerler arasında tartışılmalı” diye konuştu.
‘SURİYE’DE B PLANIMIZ YOK’
Rusya’nın Suriye’yle ilgili ‘B’ planına sahip olmadığını, bu sorunun askeri çözümü olmadığını, bunu ABD’nin de kabul ettiğini anlatan Lavrov, muhalif çevrelerin, ateşkes rejiminin yürürlüğe girmesi için Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın gitmesi yönündeki talepleri BM Güvenlik Konseyi kararının ihlali olduğunu belirterek, “BM Güvenlik Konseyi kararının sabote edilmesine göz yumamayız” dedi.
Claims that there is no "Plan B" in #Syria are not convincing — #Lavrov https://t.co/MmETHTCWRj pic.twitter.com/40ozOmchdT
— Sputnik (@SputnikInt) September 23, 2016
Bakan ayrıca Halep’te insani konvoyun vurulduğu yere erişim talep ettiklerini kaydetti.
RUSYA, NATO’NUN ÜLTİMATOMLARINA KARŞI
NATO ülkelerinin Avrupa’da konvansiyonel silahların kontrolü rejimini çıkmaza soktuğunu belirten Lavrov, “Bu rejimi kurtarma çabalarımız sert ideolojik dirençle karşılaştı. Bu konuya dönme fikri, sadece NATO’nun tek taraflı üstünlük kazanma amacını taşıyan ültimatomların tamamen verimsiz olduğunu kavraması durumunda bir anlam taşıyabilir. Biz eskiden olduğu gibi şimdi de NATO ile eşit ve karşılıklı saygıya dayalı diyaloga açığız” diye konuştu.
‘UKRAYNA TEMAS GRUBU’NUN SON TOPLANTISI İYİMSERDİ’
Ukrayna Temas Grubu’nun son toplantısının iyimser olmak için temkinli gerekçe verdiğini belirten Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, şunları söyledi:
“Sadece tüm anlaşmaları dürüstçe yerine getirerek Avrupa-Atlantik bölgesinde, 20 yıl önce AGİT’te ilan edildiği gibi, eşit ve bölünmez güvenlik alanını ve karşılıklı yarara dayalı işbirliğini oluşturma fırsatını elde edebiliriz. Ne NATO ne de Avrupa Birliği, kazanan ve kaybedenler olmadan ve ortak çıkarlar için gerçek kolektif birleşmenin yerini alamaz.”
Spor gibi her zaman halkların yakınlaşmasına, dostluk ve güvenin güçlenmesine yardımcı olan alanları siyasi hırslara malzeme yapmanın kesinlikle kabul edilemez olduğunu kaydeden Rusya Dışişleri Bakanı, “Spor yarışmasının sonucunu önceden belirleme hakkını gasp etme isteği, her fırsatta adil rekabete bağlılıkla hava atanlara yakışmıyor ve aslında BM Genel Kurulu’nun onayladığı spor müsabakalarının bağımsızlığı ve özerkliği, sporda her tür ayrımcılığın kabul edilemez olduğu ilkelerini ihlal ediyor” yorumunda bulundu.