'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA BİR ELEŞTİRİ'
Av. Fikret İlkiz ile adliyeye gelen Hasan Cemal, Ankara'dan gelen talimatla sanık olarak verdiği ifadesinde şunları söyledi:
"Daha önce verdiğim ifadeyi tekrar ediyorum. Hiçbir şekilde hakaret ve hakaret kastı yazımda kesinlikle yoktur. Cumhurbaşkanı'na dönük sert bir eleştiridir ve ifade özgürlüğünün çerçevesine oturan bir eleştiridir. Türkiye'de devlet büyüklerinin, Türkiye'yi yönetenlerin eleştiriye karşı tahammüllü olmaları gerekir çünkü demokrasinin özü budur. İfade özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Suçlamaları kabul etmiyorum."
HÜKMÜN ERTELENMESİNİ KABUL ETMEDİ
Hasan Cemal hükmün açıklanmasının ertelenmesini kabul etmediğini dile getirdi. Hasan Cemal'in ifadesi Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Hasan Cemal için 1 yıldan 4 yıl 8 aya kadar hapis istenen iddianame, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin şikâyeti üzerine soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlandı.
İddianamede, Hasan Cemal'in yazısında yer alan "Neredeyse her Allah'ın günü herkesin gözlerinin içine baka baka yargıya talimat yağdıran bir Erdoğan'ın hukuk tanımazlığı karşısında istikrar adına sessiz kalınabilir mi? Bu hukuk tanımazlık geçiştirilebilir mi? Tek hedefi başkan babalık olan iktidarın tüm iplerini tek elde, kendi elinde toplamaktan başka bir derdi olmayan Saray'daki Sultanla anayasacılık oynamak aymazlıktır. Eski deyişle gafletin ta kendisidir" gibi ifadelerin "eleştiri sınırını aştığı" iddia edildi.
SOMUT DELİLLER BELİRTİLMEDİ
DAHA ÖNCEKİ SORUŞTURMALARDA TAKİPSİZLİK VERİLMİŞTİ
Hasan Cemal'in, T24'te yayımlanan 12 Ağustos 2015 tarihli "Akan kanın bir numaralı sorumlusu Saray'daki Sultan'dır, nokta!" ve 7 Eylül 2015 tarihli "Heyy sen!" başlıklı yazılarına dair de "cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla soruşturma açılmıştı. Savcılar Umut Tepe ve Emin Aydinç, bu soruşturmalarda takipsizlik kararı vererek dava yoluna gidilmesine yer olmadığına hükmetmişlerdi.
Savcı Umut Tepe, "Akan kanın bir numaralı sorumlusu Saray'daki Sultan'dır, nokta!" başlıklı yazıya ilişkin verdiği takipsizlik kararının gerekçesinde "mağdurun Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olması nedeni ile eleştirilere diğer insanlara göre daha fazla katlanması gerektiğini belirterek, "siyasetçileri ve toplum önünde bulunan tanınmış kişileri eleştiri sınırlarının normal bireye göre daha geniş olduğu" görüşünü dile getirmişti.
İkinci soruşturmayı yürüten savcı Emin Aydinç de, şu ifadelerle takipsizlik kararını gerekçelendirmişti:
"Eleştirinin ağır ve keskin bir eleştiri olmasına karşın ifade özgürlüğünden yararlanabilen açıklama mahiyetinde olduğu, yazının bir bütün olarak eleştirel nitelik arz ettiği, yazıdan ayrı olarak başlı başına hakaret suçunu oluşturacak mahiyette herhangi bir ibarenin de yazıda yer almadığı, bu itibarla şikayet konusu yazının hakaret suçunu oluşturmadığı kanaatine varılmıştır."