Cihaner, "Bir öğretmen düşünün, Eğitim-Sen'e üye, laik, bilimsel, parasız eğitim mücadelesi veren bir sendikaya üye iken açığa alınmış. Şu anda her bir olguyu bireyselleştirmemiz lazım. Ancak sayılar o kadar büyük ki, bu bireyselleşmeyi yapacak etkin bir mekanizma çok zor. Her biri ayrı bir hukuki statüye denk geliyor. Bugün beni bir polis memuru aradı. Sadece Cemaate ait bir okul öncesi eğitim kurumuna kayıt yaptırmış. Valisinden ağır ceza hakimine kadar tüm ilin önde gelenlerinin oraya kayıt yaptırdığı bir kurummuş. Sonra düşünmüş taşınmış ve Cemaat'in kurumu olduğu için vazgeçmiş. Ön kayıt parası orada kalmış. Ama polis memuru bu gerekçeyle açığa alınmış" dedi.
'BU SADECE DARBE SORUŞTURMASI DEĞİL'
Devletin risk olarak algıladığı bazı gruplarla ilgili olarak alması gereken tedbirleri almakta zorlandığının hepimizin kabul etmesi gereken bir nokta olduğunu söyleyen Cihaner, "Bu soruşturma yalnızca darbe soruşturması" değil dedi.
Cihaner, "Bugüne kadar daha çok başkasının hakkını yiyerek, soruları önceden alarak, haksız yere üniversitede komisyon almaktan tutun terfi almaya yaşananlar olaylar var. Bir yandan darbe soruşturması var, bir yandan kamuya yerleştirilmiş bir yapı var. Bunun ayıklanması gerekiyor. Benim önerim şu, soruşturmanın üçlü bir sütun üzerinde yürütülmesi gerekir. Bunlardan ikisi, soruşturmanın etkin ve adil yürütülmesi gerekir. Bu ikisi arasında hukuk çerçevesinden gidilirse, soruşturma nereye kadar gidiyorsa gitsin! 17-25 Aralık'ı referans alırsanız taviz vermiş olursunuz. Unutmayalım ki, belki de kuşaklara sirayet edecek bir sorunla karşı karşıyayız" tespitinde bulundu.
'İDARİ TEDBİRLERLE KRİMİNAL TEDBİRLERİ AYIRMAK LAZIM'